banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Becet Necatigil’i düşündüm gün boyu.

        Sevgilerde isimli şiiri; bırakalım uzaklardaki dostlarımızı, neredeyse elimizi uzatsak dokunabileceğimiz mesafede olup kendimize en yakın bildiklerimize bile sevgimizi ifade etme bakımından ne denli cimrilik ettiğimizi ne güzel anlatır!Şairin ‘gündelik telaşlar’ dediği otomatiğe bağlı gailelerimiz sebebiyle erteleye erteleyemaddi hiçbir şeyle doyurulması asla mümkün olmayan taraflarımızı yahut en ince yerlerimizi; günler, geceler hatta aylar, yıllar boyu nasıl açlığa mahkûm ettiğimizi…

        Dünyamızda yüz elli yılda büyük değişimler yaşandı. İki dünya savaşının ilki Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunu getirdi, milyonlarca insan öldü; çekilmek zorunda kaldığımız topraklar üzerinde masa başı onlarca kukla devlet kuruldu. İkincisidaha çok insan kaybıyla birlikte ekonomik, sosyolojik, psikolojik, teolojik birçok yönden tam bir alabora oluşu yaşayan insanlık iki kutuplu bir düzende yaşamaya zorlandı. Teknolojinin her alanda kullanılması üretim- tüketim alışkanlıklarıyla birlikte insanların tabiatla, toplumla ve birbirleriyle kurdukları ilişki biçimlerine kadar birçok şeyi de değiştirdi.Tabi ki sevgileri de…

        Necatigil, modern zamanlarda toplumun en küçük birimi olan ailede gözlemlediği değişimi, aslında sevgileri ertelemeyle gelen pişmanlıkları ve kederleri anlatmıştır ‘Sevgilerde’ adlı bu çok sevilen şiirinde:

“Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)

Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı”

Sonrası ne hazin ki unutmak oldu!

En kötüsü de buydu…

Kendini her şeyin merkezine koyan insanın başkalarının da bir kalbi olduğunu; özleyebileceğini, kırılabileceğini acı çekebileceğini, küçücük bir şeyle, bir güzel sözle dünyalar bağışlanmış gibi sevinçten göklere uçabileceğini unutup gitmesi…

Bahanesi de hazırdı daima:

İş, güç, telaş…

Bu baş döndürücü koşuşturma içinde eşine, çocuklarına, aile büyüklerine, akrabalarına, arkadaşlarına ayıracağı zaman giderek azalır. Azaldıkça uzaklaşma gelir ister itemez; gün gelir hatırlamakta bile güçlük çeker birçoğunu.

Oysa her şey gibi sevgiler de emekle yeşerir, onunla büyürdü; lakin emekten anladığımız ekonominin çarklarının dönmesi için gerekli iş, insan gücü olmuştu artık. Daha çok kazanmak, daha çok tüketmek…

Hayatın anlamı buydu artık; bunun dışında kalan her şey teferruattan ibaretti. İhmal edilebilir, yok sayılabilir hatta tek kullanımlık eşyalar gibi kullanıldıktan sonra atılabilirdi rahatlıkla.

Her şeyin en kolayına, en rahatına, en konforlu olanına odaklanan insanın dikkatini bu döngü dışındaki şeylere çekebilmek zorlaştı. Karşılık beklemeden sevmek, bir yetimin başını okşamak, zorda darda kalanın elinden tutmak, sahip olduğu şeylerden ihtiyacı olanlara gönülden vermek mesela…

Edebiyatımızın ‘Garip’ şairi Orhan Veli ‘Anlatamıyorum’ demişti ya bir şiirinde. “Ağlasam sesimi duyar mısınız/ Mısralarımda/ Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma/ Ellerinizle” demişti ya hani; işte ben de anlatamadığımı görüyor ve anlıyorum bazı şeyleri.

Anlatamayınca da tabi ki anlamayacak kimse.

Ah Necatigil, bu çağın insanını, bu çağın insan ilişkilerini ne dokunaklı ne güzel dile getirmişsin!

Ama ne fayda; bu sesiz çığlığına aks-i seda çıkmadı zira.

Yahu bir hatırla, bir ara, bir kere olsun sor!

Erteleme sevgini, erteleme insanlığını!

Kapına kadar gelene, sana bir adım atana, üretene, yorulana, üzerine tir tir titreyene, verdikçe, verene…

Bir teşekkür etsen neyin eksilir?

Yok, anam-babam yok!

Bu sessizlik, bu körlük, bu sağırlık…

Başkası değil,

Galiba öldüğümüzün resmidir!

Selamların en güzeliyle…

Hacı Halim Kartal/ 05 Aralık, 2022

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.