Narh’ın kelime anlamı; sabit fiyat tespit etme, fiyat sınırı ve kontrol altında tutma, fiyat takdir edilmesi ve sınırlandırılması anlamında kullanılan fıkhi bir terimdir.
Istılahi anlamı ise, tüketiciyi korumak gerekçesiyle, belli başlı, özellikle zorunlu tüketim maddeleri için devletçe belirlenen fiyatlara denir. Dini yönden de Hanefi mezhebine göre narh, yani fiyat sınırlandırmasını, normal şartlarda koymak mekruhtur. Ancak gıda maddelerindeki fiyatların suni şekilde fahiş ölçülerde artırıldığı ve kamu zararını önlemenin başka yolunun kalmadığı durumlarda narh uygulamasına cevaz verilmiştir.
Serbest piyasa ise, üretilen malın (ürünün) fiyatının, alıcının ve satıcının karşılıklı olarak anlaşması ile belirlendiği piyasa şeklidir. Başka bir ifadeyle, fiyatların alıcının ve satıcının dolayısıyla arz ve talebin karşılanması ile oluşan fiyattır. Bu şekilde işleyen ekonomiye de serbest piyasa ekonomisi denir. Ancak serbest piyasa ekonomisinin olması için tam rekabet koşullarının geçerli olması gerekir. Bu olmadığı veya sağlanmadığı durumlarda bu geçerli olmaz. Kaldı ki, satıcıların anlaşarak piyasada monopol veya oligopol oluşturmaları durumunda serbest piyasa oluşmaz.
Oligopolde, az sayıda baskın firmaların %40'tan fazla bir oranda pazar paylaşımları durumudur. Böyle durumların söz konusu olduğu piyasalar, günümüzde de gerek pandemi kaynaklı, gerekse tedarik zincirinden kaynaklı aksamalar, gerekse de, Rusya Ukrayna savaşı nedeniyle, birçok tüketim maddesinde olduğu gibi, özellikle temel tüketim maddelerinde gıda başta olmak üzere birçok ürünün fiyatlarında aşırı fiyat yükselmesi olmuştur. Bir de buna merkezi ve yerel yönetimlerin ve/veya yetkili kurumların yeterli denetimi yapmamaları veya yetersiz kalmaları ise, tuz biber olmuş ve piyasa ve fiyat istikrarsızlığı oluşmuştur.
Kaldı ki, buna bağlı olarak piyasalarda pazar payına hakim firmaların anlaşarak monopol veya özellikle de, oligopol oluşturmaları, stok ve spekülatif hareketleri tetiklemiş, böylece serbest piyasa ekonomisi şartları hepten ortadan kalkmıştır.
Bunun üzerine, tüketici davranışlarının bilinçli olmaması ve sosyal medyadaki olumsuz bilgi ve yalan bilgiye dayalı bilgi kirliliği, tüketiciyi ve insanları tüketim ve davranış bilinçsizliği serkeşliğine sürüklemiştir. Örneğin, insanlar bir gün önce 2 teneke ayçiçek yağı satın almışken, aynı tüketici, 2. gün ailecek yağ kuyruklarında saatlerce bekledikleri son derece ilkel ve insani olmayan görüntü ve davranışlara sürüklemiştir. Çocuklarıyla birlikte, 3 teneke ayçiçek yağı da o gün alarak, ‘’Komşusu açken, kendisi tok yatan bizden değildir.’’ diye buyuran bir Peygamber (S.A.V.)’in ümmeti olarak, sağına soluna bakarak, hava atıp, egosunu tatmin eden uyanık bir kişi edasıyla evine giden insan manzaraları ortaya çıkmıştır.
Serbest piyasaya ekonomisi, yukarıda saydığımız nedenlerle, yerini kargaşa ve zam furyası ekonomisine bırakmıştır. Bu da, daha çok temel tüketim maddeleri ve gıda maddelerinde kendini göstermiştir. Kaba tabirle, soyguncu düzeni piyasası oluşmuş, tüketici ise, her gün dayak yiyen şamar oğlan misali, ne yaptığını tam bilmeyen, ne yapacağına karar veremeyen, mayına basma riski olan serseri gibi bir duruma düşürülmüştür. Dolayısıyla, sürü psikolojisi de eklenince, at izi, it izine karışmış bir tablo ortaya çıkmıştır.
Bunu önlemenin birçok yolu olmakla birlikte en radikal ve kısa sürede sonuca götürecek çözüm yolu ise, devlet otoritesi tarafından fiyatların belirlenmesi, yani narh sistemidir.
Yalnız, fiyat etiketi ile yola çıkılırsa bundan 15-20-25 yıl öncesinde, bir ilacın üzerinde 4-5-6 fiyat etiketinin olduğu, eczanelerde sırf fiyat etiketi basmakla görevli eczacı kalfalarının bulundurulup, çalıştığı gün ve zamanlar gibi olur. Barkod sistemi ile üzerindeki ambalajda, orijinal, sabit fiyatın, tüketicinin fark edip göreceği bir punto büyüklüğü ile yazılı olduğu bir sistemdir.
Bununla birlikte, para cezalarıyla beraber, iş yeri kapatma, hapis ve hepsinin birlikte uygulanması gibi cezalar, en kısa zamanda, kanun maddesinde, ama, ancak, istisna, muafiyet, iyi niyet vb. gibi sulandırıcı durumlara yer verilmeden, acilen çıkarılıp uygulanmalıdır. Yoksa tavşana kaç, taziye tut. Misali, uygulamalardan sonuç alınmaz, alınamaz. Bu uygulamalar can yakar ve oy kaybederiz endişesi olursa, oy üç beş çıkarcı, monopol veya oligopolcü, spekülatör, rantiyeciden kaybedilir ama tüketicinin çoğunluğu, hele hele dar gelirli ailelerden kazanılır.
Dinimizde de, savaş zamanı, kıtlık, kuraklık ve benzeri gibi durumlarda narh uygulamasına cevaz verilmiş ve tarihte örnekleri çok olacak şekilde uygulanmıştır.
40 dereyi bir tepe keser. Bunların çözümü için hayat olmayan gezegenlerde hayat aramaya gerek yok.
Sadece, helal kazancın hakim olduğu, huzurlu yaşamayı arzulayan bir toplumun istekleri doğrultusundaki adaletli bir mekanizma işletilsin yeter ki.
Başka kelamı kibara gerek yok. Kıymetli okuyucularımız açısından zaman israfıdır.
Gerisi lafı güzaf olur.