O zamanlar maç yayınlarını canlı izleme şansımız pek yoktu. İstanbul takımı tutmuyorsanız ya stadyuma gidecektiniz ya da bütün ailenin toplandığı, aile bağlarınızı en uçlara kadar hissettiğininiz odada, çayınızı demleyip çekirdeklerinizi alıp, tüplü televizyonunuz da maçınızın yayımlanacağı saati bekleyecektiniz. Şampiyonluk yaşamış 3 İstanbul takımının maçları akşam saatlerinde oynanır, Anadolu ekipleri ise; genelde gündüz kuşağında maç yapardı. Yayıncı kuruluş maç özetlerini Lig pazarı isimli programda verirdi. Gece geç saatlere kadar maraton programının bitmesini ve takımımızın maçlarını 3 dakikalık özetle paha biçemezdik. Benim kadar şanslı olanlar, hani masaüstü bilgisayarı olanlardı. Hani bilgisayarların TV kartla tanıştığı, kartın anten girişine varsa uydu, yoksa karasal yayın anteni bağladığımız yıllardan bahsediyorum. Binlerce insan gibi ben de TRT radyosunu açmış, 13.30'da başlayacak maçı beklemeye başlamıştım. 2003-2004 sezonu 25 Ocak soğuk bir kış günü Trabzon deplasmanındaydık. Birkaç maç dışında hakemliği boyunca bize şans getiren Fırat Aydınus karşılaşmanın hakemiydi. Mükemmel oyunla deplasmanda Trabzon 0-3 yenmiştik. Goller Sezonu krallıkla bitirecek Zafer ve Cenk'ten gelmişti. Aynı gün Samsunspor Beşiktaş maçında Cem Papila'nın gösterdiği 5 kırmızı kart maraton programını uzattıkça uzattı. Geniş özet, daha geniş özet, kısa özet, oynat uğur, ileri sar geri sar derken gece olmuştu. Uğur cihaz başında biz ekranlarda çile çekerdik. Lig pazarında Öztürk Pekin'i beklerken geçen son dakika haberi, Benfika Victoria Guimares maçında Miklos Fener'in maç esnasında hayatını kaybetmesiyle futbol dünyası şoktaydı. Buruk bir sevinç yaşamıştık...
Ne zaman bir Trabzon deplasmanı olsa o 0-3’lük maç ve Feher'in ölüm anı gözümün önüne gelir...
Aradan geçen yaklaşık 20 yıllık sürede ülke futbolunda, dünya futbolunda olduğu gibi, teknolojik bir çok gelişme oldu. Standart yakalama konusunda, hakemler dışında oldukça geliştiğimizi söyleyebilirim. Ancak bu maçta maç esnasında verilen penaltılara kızmış olsam da diğer birçok maçta bu pozisyonlar es geçilse de verilen kararlar doğruydu.
Karşılaşma öncesi Muhammet Demir ve Cekici'nin eksikliği büyük bir problem gibi görünüyordu. Karşılaşmaya önceki maçtan 3 farklı değişiklikle başlamıştık Paz, Diouf ve Soner...
İlk yarım saatlik dilimde verilen penaltılarla iki farklı mağlup duruma düşmüştük. İlhan Palut bu bölümde sistemi değiştirip 4-4-2 sistemine dönerek oyuna müdahale etmesi takdire şayandı. Diouf'un gözlerin pasını silercesine attığı muhteşem gol ile umutlanmıştık. İkinci yarı Konyaspor önce oyunu dengeledi, sonra pozisyonlar bulmaya başladı. Beraberlik golünün ardından Konyaspor baskısı artmaya başladı.
İkpeazu'nun gördüğü amatörce kırmızı kart tabir caizse Konyaspor oyununu baltaladı. 2-0'dan dönüş sağlanıp galip gelmek içten bile değildi. Uzatmalarla birlikte 20 dakika sahada eksik oynayan Konyaspor, gösterdiği mücadele ve pes etmeden oynadığı oyun ile böyle bir deplasmanda bir puanla ayrılmayı başardı.
Geçtiğimiz hafta Kasımpaşa takımının yaptığı gibi oyunu soğutarak değil yatarak değil top oyunu tutarak haklı bir beraberlik aldılar. Konyaspor’un attığı ikinci golde 4.5 dakika kanıt arayan VAR net bir kanıt bulamamış ve golü vermek zorunda kalmıştı. Ancak burada eline değip değmediğini seçemesek de, Diouf'a şarj yapan oyuncunun şarjı nizami olmadığını, dolayısıyla, eğer gol iptal olacaksa penaltı ve kırmızı kart şeklinde yorumlanması gerektiğini düşünenlerdenim. Hakem genel olarak beklediğimizden iyi bir maç yönetti. Akılda kalmasın Uğur Can Yazgılı’nın yediği kartın rengi de doğru karardı. Trabzon deplasmanı zor bir deplasman ve buradan puanla ayrılmak, hele ki 2 farklı geriden gelmek güzel işti. Tebrikler takım...
Maçın sözü: Değerli olan hiçbir şey, hayatta mücadelesiz kazanılamaz.