Sorumluluk kelimesinin anlamı ne kadar ağır geliyor insana, kendini bilenler için bu kavramın altında ezilmemek elden değil. Bilmeyenlere de zaten bir lafımız olamaz ta ki bunun bilinç ve şuuruna erene kadar.
O zaman belimizi büken bu sorumluluk duygusu nedir ki bu kadar bizi derinden yaralıyor. Elbetteki neden ve sonuç bakımından çok ehemmiyeti olmalı ki bu kadar etki edebilsin. Öyle de değil mi? Pek tabi ki de öyle, bu sorumluluk bu kavram içerisinde kalan yaşantımızın kesitleri ,birbirimizi etkilemeleri, ticari hayatımız, güncel hayatımız, özel hayatımız ve hele hele de çocuklarımıza karşı olan sorumluluğumuzun sınır ve sonucu yok gibidir.
Mutlaka bütün bu sorumluluğumuz hayatımızın her safhasını kapsarsa da iş ve işler önemli ise de çocuklarımıza karşı olan sorumluluğumuz kendimizin, milletimizin ve dolayısıyla da insanlığın geleceği açısında, şekillenmesinde hayati önem taşıdığı tartışmasızdır. Çünkü sorumluluk duygusu içinde yetiştirilmiş evlatların sağlıklı, çalışkan, üretken ,verimli iyi birer birey olmaları toplumun genel yapısını, özel yapısını şekillendirerek mutlu insan, mutlu toplum kılacaktır.
Peki bu nasıl olacak, çok basit ve kolay bir şekilde sadece örnek olarak çocuklarımıza bunu mümkün kılabiliriz. Terbiye ve ıslahın yolu, örnek davranıştan geçer bu konuda bilim hemfikirdir . Bunu güncel hayatta da sıkça görüyoruz. Çocuklarımız başta kazancımızın helal ve dürüstçe olduğunu bilmeli ve görmelidirler. Sonra çalışkan ve üretkenliğimiz, doğru dürüst çalıştığımızı yalan ve dolan ile işimizin olmadığını, zararlı alışkanlıklarımızın bulunmadığını, iyi komşu, iyi eş ,iyi baba, iyi evlat, iyi amca, dayı, teyze vs olduğumuzu evlatlarımız görmeli ve bunu kafalarına zihinlerine yazmalarını sağlamalıyız. Yoksa kuru kuru nasihat da bulunmak boş bir hasbıhalden öteye geçemeyeceği gibi ileride bizim eleştirilmemize de neden olacaktır.
Bu nedenle gelin bu hususta geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza / torunlarımıza güzel örnek olarak iyiliği,doğruluğu, güzelliği bizzat yaşayarak, yaşatarak gösterelim. Yoksa onların ileride yaşayacağı sıkıntı ve zorluklarda payımızın olduğunu bu ağır yükün omuzlarımızda bulunduğunu asla unutmayalım. Vakit varken, yarın geç olmadan, bugünden gereğini seve seve yapalım da dizimizi dövmeyelim dostlar.