Dünyamızın çarkı ilahi programa uygun olarak evrendeki sayılamayacak kadar çok varlıkla birlikte birbirleriyle şaşmaz bir uyum içinde nasıl başlamışsa dönmeye, milyarlarca yıldır aynı şekilde dönüp durmaktadır yaratıldığından beri.
Şairler, sanatkârlar için bu dönüşlere bağlı olarak meydana gelen her hal ve durum, onu daha güzel anlatabilmenin sayısız imkânlarıyla doludur. Bakar, etkilenir ve bu etkiyle varlığı olduğu gibi değil de iç dünyalarındaki aynalarda ne gibi kırılmalara, yansımalara uğramışsa o şekillerle anlatırlar.
Her yılın eylül ayı okulların da açılmasıyla farklı bir canlılık, yen bir dinamizm yaşanır ülkemizin her yerinde.
Bu hareketliliğin lokomotifi okulların açılmasıdır elbette; çünkü öğrenci velileriyle birlikte düşündüğümüz zaman yirmi milyonu aşkın insanın yollara düşmesi, bir yerlerden bir yerlere hareketi söz konusudur.
Yavaş yavaş yaza veda günlerindebaşlayan bu büyük hareketlilik şair Sabahattin Kudret Aksal’ın ‘Yeni Gelen Güne Türkü’ adlı şiirini getirir hatırıma acı tatlı çağrışımlarıyla.
O istese de istemese de dönecek olan ‘dünyamızın çarkı’ o kadar insanın harekete katılmasıyla daha bir kuvvetli dönmeye başlamıştır sanki. Bu nedenle Allah’ın her günü yeni bir gün olmasına rağmen şairin yepyeni bir yaşama sevinciyle karşılamak için ‘merhaba!’ dediği ‘yenigün’ün, ülkemizde uzun yaz tatillerinin ardından okulların yeni bir eğitim-öğretim yılına başladığı, tarlalarda hasadın ardından yeni telaşların yaşandığı sarı yüzlü eylül sabahları olduğunu düşünmüşümdür.
Önce şaire eşlik ederek yeni gelen güne bir merhaba da biz diyelim:
“Merhaba yeni gelen gün
Gökyüzünde belirsiz aydınlık
Denizde çivit mavisi
Merhaba yaşama gücüm
Hadi bakalım başla işine
İlk vapuru ilk treni
İlk uçağı kaldır
Dünyamızın çarkı dönsün
Şu çarpan yüreğimizin
Umudunun sende olduğunu bil
Bil de ona göre davran
Getireceğin mutluluğu getir”
Yeni gelen güne merhaba demek sadece kendi işimize yoğunlaşarak aşkla başlamak demektir.
İç dünyamızda oluşacak huzur ve mutluluğun, birlikte olduğumuz insanlara ve çevremizdeki her varlığa karşı takınacağımız bu sevgi dolu yaklaşım biçimiyle mümkün olabileceğinin şuurunda olmaktır yeni güne merhaba demek.
Üstün Dökmen gibi başlamak mesela yeni gelen güne merhaba demek:
“Yola çıkınca her sabah,
Bulutlara selam ver.
Taşlara, kuşlara,
Atlara, otlara,
İnsanlara selam ver.
Ne görürsen selam ver.
Sonra çıkarıp cebinden aynanı,
Bir selam da kendine ver.
Hatırın kalmasın el gün yanında.
Bu dünyada sen de varsın!
Üleştir dostluğunu varlığa,
Bir kısmı seni de sarsın...”
Anlık çıkar hesaplarının gölgesini bile düşürmemek dostluklara…
Birilerine yük olarak değil birilerinin yükünü alarak yaşamayı erdemlerin en yücesi bilerek atmak adımlarımızı Allah’ın arzında.
Yeni gelen güne merhaba demek dünyamızın çarklarının daha iyi dönmesi için o çarklarla uyumlu, fıtratımızla barışık bir rotada ilerleyebilmek aşkla, sabırla.
Nimetin devamının şükürde olduğu bilinciyle Rabbimize ve üzerimizde hakkı olan herkese teşekkür edebilmek…
Ve uzatabilmek ellerimizi imkânımız ve gücümüz varken ihtiyaç içindekilere, çaresizlere…
Zulme ve zalime ‘Dur!’ diyebilmek elimiz erdiğince gücümüz yettiğince… Ta ki Allah’ın yasasına muhalefet etmeden dönen çarklara Allah’ın yasalarına muhalefet ederek yeryüzünüifsat eden, yere göre sığmazlanan, har vurup harman savuran, zulümde sınır tanımayan, kan döken insanlar sebebiyle ‘zulüm değirmeni’, ‘kahpe felek’ gibi hak etmediği adlar konulup feryat edilmesin.
Şairin aşkla, şevkle selamladığı ‘yaşama gücü’ ile güzel görmek, güzel bakmak ve güzel başlamak her şeye bir yerlere takılıp kalmadan…
Dünün dünde kaldığını, yarının sahibi olmadığımızı bu nedenle elimizde içinden geçmekte olduğumuz an’ı en iyi şekilde değerlendirmekten başka bir hakikat olmadığının farkında olarak…
Merhaba yeni gelen gün, merhaba günlerin, anların, varlığın ve hülasa her şeyin emanet olduğu bilinciyle hareket etmeyi erdemlerin en yücesi bilen, her yerde her zaman Peygamberimiz Hz. Muhammed’in “İnsanların iyisi insanlara hayrı ve faydası olandır” ilkesini hayatına taşımayı başarabilmiş kardeşlerim!
Merhaba!
Selamların en güzeliyle…
Hacı Halim Kartal/ 19 Eylül, 2022
Not: 22.09. 2017 tarihli yazımın güncellenmiş halidir.