Ülkemizde; Dünya’nın futbol sevgisi olan her bölgesi gibi taraftar ile futbol iç içe girmiş durumdadır. 1965-70 yılları arasında ilk defa Eskişehir’de başlayan toplu tezahürat günümüze kadar bir çok evreden geçmiştir. Her şehir, her kulüp ayrı bir renk getirmiştir. Bazen bandolar, bazen koreografiler, bazen protesto... Kısaca tribünde geçen hayatlar haline gelmiştir. Tabi herşey güllük gülistanlık değildir. 1967 yılında Kayserispor ile Sivasspor arasında oynanan müsabakada çıkan olaylar nedeniyle 43 kişi yaşamını yitirir 300’den fazla kişi de yaralanır. Doksanlı yıllardan sonra ise tribün olaylarında zirve yaşanır. Artık deplasmanlara adeta fetih ruhuyla gidilir. Birçok tribün olayları olmuştur. Bu süreçte bazı takımlar dost bazıları birbiri ile düşman olmuştur. Bazende iki takım arasında hiç promlem yokken kardeş takım taraftarlarının arasındaki problemler nedeniyle biribiri ile kanlı bıçaklı olan şehirler olmuştur. Bazen bir futbolcunun yaptığı hareket bazen tribünde kendini bilmez birinin ettiği bir küfür olayların ve düşmanlığın fitilini ateşlemeye yetmiştir...
Konyaspor ve Ankaragücü taraftarları birbirine çok çile çektirmişlerdir. Öyle maçlar olmuş ki otobüs camları kırılmış, yaralananlar olmuş, sadece oradan geçtiği için nasibini alanlarda kötü hatıralarına yazmışlar yaşadıklarını...
Neyseki, sağduyulu insanların nesli tükenmiş değil, birbirine saygı duyarak, rekabeti gölgelemeden, yani, taraftarca tribün yaparak maç izlemek artık hayal değil. Dostluk içinde ağırlamak ve ağırlanmak olay yaşamadan şehirden ayrılmak için bembeyaz bir sayfa açıldı. Maçtan önce tribün liderleri Ali İmdat ve İbrahim Apalı’nın güzel measjları şehre yansımış olacak ki beraberce gezip, yemek yediler, hatıra fotografı çekinip tribüne girdiler. Maçtan sonra olaysız bir şekilde herkes evine döndü umarım tüm şehirler birbirine bu saygıyı artık gösterir...
Ankaragücü takımı toplama bir takım olmasına karşın tabiri caizse taş gibi takım olmuşlar. Takım oturduğunda çok can yakacakları aşikar. Karşılaşmanın ilk yarısını deyim yerindeyse tek kale top oynadılar.Amir ve Soner ikilisine özel önlem almışlar. Amar ise neredeyse hiçbir şey yapamadan devreyi tamamladı. Pas bağlantılarını kesip orta alanda üstünlük kurunca kalemizde ciddi pozisyonlar verdik.
İlhan hoca ikinci yarının başında yumuşak karnımızı biraz sertleştirme adına Paz’ı dahakreatif işler yapmak için Muric’i sahaya sürdü. Konyaspor önce oyunu dengeledi. Sonra oyun üstünlüğünü aldı. Geçen yazımda da belirttiğim üzere Pivot santrafor eksikliğimizi bariz yaşadığımız bir 90 dakikayı gol atamadan bitirdik. En son Geçen sezonun 20.haftasında tam 8 ay önce gol atamadan bir maç tamamlamıştık. Penaltı pozisyonları ile ilgili UEFA her yıl güncelleme yapıp karar değiştirdiğinden, haklı olarak futbol severlerin aklı karışmış durumda bulunuyor. Bu seneki kurala göre elin doğal konumundan dolayı bu tür pozisyonlara penaltı çalınmayacak. Bu durum lehimize veya aleyhimize olması kuralı değiştirmeyecek! Konyaspor takımının da baktığımızda kadrounun oturması gerekiyor. Her iki takımında tribünleri karnaval yeri gibiyken, sahada gol sesi çıkmadı. Bu sezon başında çok oyuncu kaybettik. Bu kadro oturduğunda gerçek Konyapor’u keyifle izleyeceğiz. Tam 9 ise bu takımın olmaza olmazı, hiç bulamazak, hazır Ahmed Hassan bir kulüple anlaşmamışken macera aramadan tekrar kiralık yoluna gidebiliriz. İlk hafta oynan maçlarda gördük ki, takımlar bu sezon, öyle elini kolunu sallayıp maç kazanamayacaklar. Lig bu sezon çok zevkli mücadelelere sahne olacak. Vaduz maçı için ise ilk 15-20 dakika çok önemli ! eğer ki, bu süre zarfında gol bulursak tarihi bir farkla galip gelebiliriz. Ancak gol atamadığımız her dakika rakibin ekmeğine yağ sürecektir.
Maçın sözü; Yenemiyorsan yenilmeyeceksin!