banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Hafta sonu bir arkadaşımızın düğünü vesilesiyle uzun sayılabilecek bir süredir görüşmediğimiz dostlarla buluşma imkânımız oldu. Allah’a hamdolsun, görüştük, hasret giderdik.

        Sohbetin bir yerinde vaktiyle gündeme getirdiği sıra dışı yorumlarla hepimizi şaşırtan bir arkadaşımızın şimdi bir sağlık kurumunda yönetici olarak çalışan oğlu, hayatımızı kolaylaştıran telefonlarla yaptığımız ve diyebiliriz ki artık tiryakisi olduğumuz bir garip savaşa değindi. Teferruatı bir mecradan elimizdeki cihaza gelen, gelen ne kelime, sağanak sağanak yağan demeliyim, doğruları duruma göre bizim de birilerine fırlatıp atmakla sürdürdüğümüz bir savaştı bu sözünü ettiği şey.

        Yaşı benzemesin, rahmetli babası gibi önce hepimize tebessüm ettirmiş, ardından içini pek güzel doldurduğu açıklamalarla konu üzerinde düşünmemizi sağlamayı başarmıştı.

        Yığınla bilgi dolaşıyordu sanal âlemde. Antik çağın filozoflarından, Peygamberlerden, her dönemin meşhurlarından, bilge krallarından, şairlerinden, hatiplerinden, devlet adamlarından, ömür boyu her mihnete, her cefaya katlanarak ilim ve hakikat peşinde diyar diyar dolaşmış ilim adamlarından ibretlik sözler, hikâyeler, öğütler…Cuma akşamları, bayram günleri, kandil geceleri kimileri sesli, kimi sesli görüntülü; ama birçoğu hazır kalıp mesajlarda ayetler, hadisler, şiir formunda göze ve gönle hitap eden dokunaklı dualar…

        Hiçbir emeğimizin karşılığı olmadan telefonlarımıza dolup taşan binlerce mesajın bırakalım tamamını okumayı, bizim için taşıdığı öneme göre seçerek silme işlemi için bile saatlerce uğraşmak gerektiğini biliyoruz.

        Vakıa bugün birbirimize ayet, hadis, bilgi fırlatıp durduğumuzdan söz eden arkadaş, bugün asıl sorunumuzun, kaynağı ne olursa olsun, doğru bilgiye ulaşmak olmayıp özümseyememek (içselleştirememek) olduğunu anlatmaya çalışmıştı. Anlık paylaşım dediğimiz fırlatmalardan düşünmeye, anlamaya, bize ne dediğini değerlendirmeye de fırsat kalmıyor; bu ahval ve şeraitimiz içinde olan ne yazık ki çoğu zaman meftunu olduğumuz ideolojimize, mezhebimize, meşrebimize göre savaş aracı yaptığımız hakikate oluyordu.

        Mesajında dostlarının mübarek gününü Allah’tan iman Kur’an üzere yaşayıp, İman Kur’an üzere ölmeyi, cenneti ve Cemalullah’ı nasip etmesi duasında bulunarak kutlayanlara bir yolunu bularak ‘Kur’an ölüler kitabı değildir, o yaşarken önce bize lazım’ diyecek olsak duasındaki ‘iman Kur’an üzere yaşamak’tan ne anladığını düşünüp bunu hakkaniyetle tartmak yerine böyle söyleyenler için kafasında hangi şablon varsa sizi o kategoriye dâhil görerek yok saymayı tercih edecektir.

Deneyebilirsiniz…

        ‘İman-Kur’an üzere yaşamak’ özlemli dualar haftada en az bir defa gidip gelecek; lakin kestiği kurbanların atıklarını insanların gelip geçtiği yolun üzerine boşaltarak geçip gitmekte bir beis görmeyecektir. Herkesin gelip geçtiği, herkesin kullandığı alan kamuya aittir. Böyle yapmakla Semud kavminin azgınlarının ‘Allah’ın devesi’ni gereksiz yere su tüketmesin diye işkence ederek öldürmeleriyle aynı eylemi yaptığını bilmiyor olamaz; zira Kur’an’ın ‘Allah’ın devesi’ dediği varlık kamu malıdır. 

        ‘İman-Kur’an üzere yaşamak’ kelimelerinin bulunduğu dualar dilinden düşmeyecek; lakin kamu malı üzerinde istediği tasarrufta bulunurken kılı bile kıpırdamayacaktır.

        ‘Yahu bir lokma ekmeğe, bir yudum suya muhtaç insanlar var, gel israf içinde yaşama, onları düşündüğünün göstergesi olacak bir kıpırtın olsun!’ desen kırk dereden itiraz gerekçeleri buluruz anında, sabahtan akşama hakikat yüklü mesaj trafiğini yönetip durduğumuz halde.

        ‘İman Kur’an üzere yaşamak’ temalı mesajlarımızı aksatmadan dolaşımda tutacağız; lakin bir fakirin, bir garibin, bir yetimin yahut hicabından en bariz hakkını bile uluorta dile getirmekten çekinen insanların yazılı taleplerini bile nasıl olsa bu durumlarını sorun yapmazlar diye aylarca görmezden geleceğiz.

        İman ve Kur’an üzere yaşamak bilelim ki hakkı üstün tutmak, Allah’ın yarattığı her varlığa adil davranabilmektir.

        Lafını etmek değil…

        Şu halde hayatımızı hakikat yapmadan yaptığımız hakikat paylaşımlarının bir kıymet taşımadığını her zaman, her yerde görüp duruyoruz.

        Öğrendiğimiz hakikati önce kendimize atalım.

        Önce kendimize…

        Selamların en güzeliyle…

        Hacı Halim Kartal/ 01 Ağustos 2022

       

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.