Malumunuz olduğu üzere Kurban ibadeti Hz. Âdem (a.s.) ile başlayan bu ibadet bizlere Âdem
(a.s.) (Safiyullah)’den gelmektedir. Âdem (a.s.)’ma Safiyullah dedik. Hz. Âdem (a.s.) ilk insan ve ilk
Peygamberdir. İlk Babadır. Öyle bir baba ki hem kendi oğul ve kızlarının ve hem de tüm insanlığın
babası. Yetimlerin öksüzlerin babası. Zulme uğrayanların, sürünenlerin sürülenlerin babası. Allah (c.c.)’ı
sevip Allah için gözyaşı dökenlerin babası. Sevdiklerini Allah (c.c.) için sevip, sevmediklerini de Allah
(c.c.) için sevmeyenlerin babası. Bundan dolayıdır ki; kadın erkek, genç yaşlı, açık kapalı, zengin fakir,
siyah beyaz ayrımı yapılmadan bütün insanlar “Âdemoğlu” diye şereflendirilmiş olan Hz. Âdem (a.s.) ve
Hz. İbrahim (a.s.)’da sembolleşen evrensel bir tevhid gösterisidir.
Bizi yeryüzündeki varlıklar arasında, insan olarak, insanların içerisinde mümin ve müslüman
olarak yaratan, müslümanların içerisinde de âlemlere rahmet olarak gönderdiği hatemül enbiya olan Hz.
Muhammed (s.a.v.) ümmet yapan ve bizleri “Allahü ekber Allahü ekber. Lailaheillallahu vallahu
ekber. Allahü ekber ve lillahilhamd.” nidalarının yükseldiği bir bayrama inşallah yine kavuşturacak
olan Rabbimiz (c.c.)’e binlerce hamdler olsun.
Kurban ibadeti Hicri 2. yılda meşru kılınmış olup, Hz. Allah (c.c.) için maddi fedakârlık yapmak
ve bu vesileyle Allah (c.c.)’a yaklaşmak gayesini taşıyan kurbanı tarihte ilk kez Hz Âdem (a.s.)’in oğlu
Habil keserek büyük bir seferlik imtihanını başlatmıştır.
Rabbimiz (c.c.) Hac 36. Ayeti Kerimesinde şöyle buyurmaktadır. “Biz sizin için onları Allah’ın
dininin nişanlarından kıldık ki onlarda size maddi ve manevi pek büyük bir hayır vardır.” Şiâr:
Allah (c.c.)’a ibadete vesilesi olan bir araç ve bizleri Allah (c.c.)’a yaklaştıran eser olup birer kulluk
göstergesidir. Benzetişte hata olamasın kesilen kurban yollardaki trafik levhaları, kilometre göstergeleri
gibi bizleri menzile vasıl eder. Yani kesilen o kurbanlar sahibini Allah (c.c.)’a yakınlaştırır, cennete
yakınlaştırır cemalullaha yakınlaştırır.
Böyle bir Kurbanda büyük hayırlar vardır. Bu hayırlar, yalnızca zengin ve fakir insanların et
yemesi iel hayvan piyasasında görülen canlılık değildir haaa. Kesilen kurbanın aynı İbrahim (a.s.)’mi ki;
(Kur’an’ı Kerimde ismi geçen yirmi beş Peygamberden bir ve Ülü’l-Azim (Azim ve kararlılık sahibi beş
peygamberden biridir.) gönlünü Rahman’a, dilini burhana, malını ihvana, oğlunu kurbana, canını
nirana veren biri şuura erişip oğlu İsmail’i yüce Allah (c.c.) uğruna maldan ve candan geçebilme ruhunu
kazanmaktır.
Kurban, Sözlükte yaklaşmak, yakın olmak anlamına gelirken, dini bir terim olarak da Allah
(c.c.)’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanları,
usulüne uygun olarak Yüce Rabbimiz (c.c.).’e İbrahim’i bir teslimiyetle Saffat 100’de buyurulduğu üzere
“Ey Rabbim neslimi, sürdürecek, davet ve tebliğde yardımcı olacak, ardımdan da yerimi
dolduracak olan Salihlerden birini bana bağışla.” ve onu senin için kurban ederim der. Evladıyla bir
imtihanı yani kurban kesmeyi ifade eder.
Bu teslimiyet anında şöyle tasdikleştirir kulluk ibadetini Hz İbrahim (a.s.). Allah’ım; “Gerçekten
de ben bâtıl ilahları bırakıp, gerçek Rabbime yönelici bir Hanif olarak yüzümü, gökleri ve yeri
yoktan yaratmış olan Zat’a yöneldim. Zaten ben hiçbir hususta şirk koşanlardan değilim.” (En’am
79) “ Resulüm deki, Muhakkak benin namazım, hac ve Kurban gibi bütün ibadetlerim hayatım ve
ölümümü kaplayan tüm anlarda işlediğim işleyeceğim imanım ve bütün salih amellerim tüm âlemlerin
rabbi olan Allah’a mahsustur.” “Kendisi için hiçbir ortak yoktur. Ey muhatap işte sana ben ancak bunu
ifade ettiği ihlasla emrolundum. Ve ben ümmetime nazaran müslümanların ilkiyim.”(En’am 162-163)
Nidasına bizlerde âmin âmin âmin diyerek kurbanlarımızla ortak olalım inşallah.
Aksi halde Hz. Mevlana’nın dediği gibi; Ey insan, sende yürek olmadıktan sonra hançerin ne
faydası var?
Ali gibi bilek olmadıktan sonra Zülfikarın ne yararı olur ki?
Nuh gibi kaptan olmadıktan sonra sana gemi ne yapsın?
İbrahim gibi, içindeki putları kıramadıktan sonra putperest olmadığının ne alamı vardır?
İsmail gibi, her şeyinden geçip nefsini O’nun yoluna koyamadıktan, O’nun olamadıktan sonra
kurban kesmenin ne anlamı olur ki. Özellikle kurban günlerinde getirdiğin teşrik tekbirleriyle, nefsinin
kibrini, gururunu, bencilliğini yok etmezse, tekbir getirmenin ne anlamı vardır?
Nihayet Rabbimiz (c.c.) Kevser Suresinde; “Sen de Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.” emri
gereği bizleri imtihana tabi tutuyor.
Hadisteki delili ise; “Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize
yaklaşmasın.” Korkutucu mesajı verirken, başka bir rivayette de; “Udhıyye Kurbanını kesiniz, çünkü
o babanız İbrahim (a.s.)’ın sünnetidir.” Buyurarak kurban ibadetinin ehemmiyetini şöyle beyan
buyurmuşlardır. “Kurban bayramı günü âdemoğlu sıla-i rahm dışında kurban kesmekten daha
üstün bir amel yapmamıştır.”
Kurbanı müslüman, akıl baliğ olmuş, mukim, hür ve nisaba malik olan kimselerin kurban kesmesi
Hanefi mezhebinde vacip, Şafii mezhebinde ise sünnet bilinciyle, şu hayvanların hem dişisinden ve hem
de erkeğinden kurban olur. Koyun, keçi ki bunlar bir yaşını tamamlayıp (ikiden gün alan) ancak koyun 6
aylık iken bir yaşındaki gibi gösterişli ise kurban olur. Sığır, manda bunlar iki yaşını bitirmiş 3 yaşından
gün almış olanlar kurban olur. Deve ise beş yaşını doldurmuş olan kurban olur. Bu hayvanlardan: Koyun
ve keçi bir kişi için, sığır, manda ve deve ise yedi kişiler için kesilebilir. Ve kestiği o kurbanın etini üçe
ayırıp bir kısmını ailesine, bir kısmını misafir ve komşulara ikram edilir, diğer kısmını da ihtiyaç
sahiplerine dağıtılması tavsiye buyurmuşlardır.
Efendimiz (s.a.v.) “Bu günümüzde bizim için ilk yapılacak şey namaz kılmaktır. Ondan
sonra evlerimize dönüp kurban kesmek olacaktır. Her kim böyle yaparsa Sünnetimize uygun iş
görmüş olur”
Rabbim (c.c.) kestiğimiz ve keseceğimiz kurbanları bizlere Burak eylesin.
Bayramın tüm dünyada, İslam âleminde huzurlara, sevinçlere, kardeşliğe vesile olmasını Rabbim
(c.c.)’den niyaz eder teşrik tekbirlerini unutmamanız temennisiyle bayramımız bayram ola…
Yusuf ÇAKICI
Seydişehir / KONYA