Şimdi "durup dururken bu konu nereden çıktı?" diyeceksiniz … Suğla hakkında kısa bir bilgi tazeleyelim ve sonra konumuza dönelim..
Suğla Gölü’nden, yani “kan damlasa can biter” denen bereketli topraklardan bahsediyorum.
Bir zamanlar, bölgenin en verimli toprağı olan yerden bahsediyorum.
Gölü çevreleyen Seydişehir, Bozkır, Ahırlı ve Yalıhüyük ilçesinde bulunan tüm ahalinin ekmek kapısı olmuş Suğla Gölü havzasından bahsediyorum.
Çocukluğumuzda, “yedi yıl dolar yedi yıl ekilir”diye anlatılan, Torosların metrelerce yükseklikteki zirvelerinden akan kar sularının, pınarlarının, derelerinin, ırmaklarının beslediği bir bölge…
Dolduğu zaman, etrafında kilometrelerce uzaklıkta bulunan dere yataklarına kadar akıtan ve onlarca çeşit balığı içinde barındıran bölge…
Zaman geldi birileri bu kıymeti, bürokrasinin de yardımı ile bölge halkının geçim kaynağı olan bu bölgenin en verimli arazilerinin akıntı bölümüne dokuz metre yükseklikte milyonlarca metreküp hafriyat yığarak ve yetmiş milyon dolar para harcayarak baraj yaptılar, yaptırdılar.
Gölün işletim hakkını da Çumra Sulama Birliği adı altında bir kuruluş sahiplenerek gölü istedikleri gibi kullanıyorlar.
Balık çeşidi dersen, yağ balığı zaten efsanelerde kalmış. Gölü, maddi hiçbir değeri olmayan çim çapağı istila etmiş, bundan başka çok az da olsa levrek balığı ve nadiren de sazan balığı ve ak balık görülmekte.
Suğla Su Ürünleri Kooperatifi, gölü kiralamış ve yalnızca balık avlanması konusunda yetkilendirilmiş.
Çevre köylerde bulunan balıkçılar, maddi değeri olmayan çim çapağı için ağ atıyorlar göle yani gelinen nokta bu.
Konumuza dönecek olursak Suğla Suyunun Çilesini Çeken bölge halkı, Sefasını süren başkaları…
Şimdi 2021 yılı yaz aylarında yaşanan kuraklığı hatırlayın. Suğla bölgesinde sulu tarımla çiftçilik yapan vatandaşlar bu baraj gölünün suyundan istifade edemeden ürünleri yandı gitti ve bu baraj gölünün suyu gözümüzün önünde baka baka kilometrelerce uzağa aktı gitti.
Aynı bölgede çiftçilik yapan vatandaşlar yine kış aylarında yaşanan taşkınlardan dolayı ekili alanları su altında kaldı ve ektikleri yerler bozuldu, tekrar tohum, tekrar mazot, tekrar gübre , tekrar emek harcayarak mağdur oldular.
2022 yılında "elhamdülillah bu yıl kışımız iyi oldu, baraj gölümüz doldu" diye hep birlikte sevindik.
Ama daha haziran ayında Çumra Ovası'na pompalan aşırı sudan dolayı göldeki adalar gözükmeye başladı su seviyesi birden azalıverdi.
E kardeşim, bölgeninin çocuğu olarak damarlarımızda suğla bölgesinde yetişen ürünlerin beslediği kan dolaşırken biz bu duruma ses çıkarmayalım mı?
Bölge halkı olarak suyun yokluğunda ve çokluğun Suğla Suyunun çilesini çeken bölge halkı olsun Sefasını süren Başkaları olsun öyle mi?
Buranın bir sahibi yok mu?
Su bastığında çiftçilerin hakkını koruyacak, mağduriyetini giderek, su verilmeye başladığında "bu kadar yeter;
Suğla Gölü su havzası, çevresindeki kuş türleri ve balıkların koruması için bu seviyeden başka su vermeyiz. Burada binlerce tür balık ve kuş var onları koruma altına alınmalı ve bu bölge milli park olarak ilan edilmelidir" diyecek birileri yok mu?
Suğla çevresinde geliştirilecek değişik projeler ile bölge halkına yeni imkanlar sunulamaz mı?
Olur Tabiii. Bu bölgeye sahip çıkacak siyasiler pek alada bunu yapabilir.
Suğla bölge halkı için ekonomik bir değer olduğu gibi geliştirilecek projeler yaz kış ziyaret edilecek bir kıymet haline gelebilir…