Geçenlerde ünlü aktörümüz, büyük sanatçımız Cüneyt ARKIN’ ı toprağa vererek ebediyete uğurladık. Cenazesine binlerce kişinin katıldığını görsel basından seyrettik. Hepsinin yüzünde hüzün kalbinde burukluk vardı. Diğer bazı sanatçılarımızın tabutuna kapanarak ağladıklarını gördük.
Bir çok sanatçılarımız hayatlarını tamamlayıp göçüp gidiyor her fani gibi. Bu noktada yapılacak bir şey yok biz aciz kullar açısından. Ancak bazıları sessiz sedasız üç beş kişi ile uğurlanırken, bazıları da böyle rahmetli Cüneyt ARKIN da olduğu gibi binlerce hatta on binlerce kişi tarafından uğurlanıyor. İşte üzerinde düşünülmesi gereken konuda burada başlıyor.
Her zaman bir olayın ve olgunun özüne ve aslına bakmak lazım her şeyden önce. Bu merkezde bakınca Cüneyt Arkın nasıl görünüyor ve göçüp gitmeden önce ne yaptı nasıl yaşadı da bu denli bir coşku ile uğurlandı. Sadece Cüneyt Arkın değil bu denli coşku ile kimler uğurlandı ise sözümüz onlar içinde geçerlidir. Yakın günlerde buna sıkça şahit oluyoruz. Bunca insan birini bu şekilde yolcu ediyorsa vardır bundan bir hikmet diye bakmak lazım.
Büyük usta aslında sanat hayatına romantik jön filmleri ile başlasa da Gurbet Kuşları filminden sonra aksiyon filmlerine yönelmiştir bu merkezde de bir çok filmleri mevcuttur. Rahmetli Cüneyt Arkın aslında Doktor Fahrettin Cüreklibatır’dır. Ancak biz onu Cüneyt Arkın olarak bildik, tanıdık, sevdik, hayran olduk, önder aldık. Vizyon kabul ettik. Onu sadece Cüneyt Arkın olarak bilmedik. O Battal Gazi’miz, Malatya Fatihi, Kara Murat’ımız, Fatih’in Fedaisi, Malkaçoğlu’muz, Karaoğlan’ımız, hatta dünyayı kurtaran adamımız ve daha nice kahramanımız ve ekolümüzdür. O bizim çocukluğumuzun, gençliğimizin kahramanı, erkekliğin şanını yaşatan,yücelten, haksızlığa karşı aslan gibi dik duran, Bizans surlarına bayrağımızı asan hayalimizdeki Ulubatlı Hasan’ ın vücut buluşuydu.
Onunla tarihi sevdik. Onunla Türk evladı olmakla gurur duyduk. Kıbrıs’ ı bile onunla fethettik ve Önce Vatanı onunla öğrendik. Hele hele de Bizans burçlarına bayrağımızı dikmesini ellerimiz kızarana kadar dakikalarca ayakta alkışladık. Ve bu alkışlamayı ömrümüzün sonuna kadar da unutmayacağız.
Sinema deyince aklımıza ilk onun filmleri geldi. Okuldan kaçarak gizli gizli defalarca aynı filmini seyretmeye gittik. Onunla coştuk onunla askerliği, bayrağı sevdik. Kısaca vatanımızı sevdik. Filmlerini seyrederken kendimizden geçtik. Film bitip de ışıkları yanınca adeta şimdiki zamana yeniden döndük o denli filmle bütünleşip dalıp gidiyorduk. Rahmetli ömrünün her döneminde dik duruşu ile vatanseverliği bayrak ve millet aşkı ile örnek oldu. Cüneyt Arkın'a sorarlar, "günümüzün kahramanı kimdir" diye. "Bu devir" der Cüneyt Arkın, "Malkoçoğlu'nun, Battal Gazi'nin yetenekleriyle kahramanlık yapabilecekleri bir devir değil. Bu devirde benim gözümde Malkoçoğlu, akşam evine iki ekmek götürebilmek için günde 12 saat çalışan insandır. Basında duyduğumuz okuduğumuz bilgilere görerol icabı bile erkekliğe aykırı rollerde oynamayı profesyonel bir sanatçı olmasına rağmen kabul etmemiştir. İşte bu dur büyük usta
Büyük usta bu davranışları ile her şeyin para olmadığını, yiğitliğin gerçek anlamda ne olduğunu bizlere en güzel şekilde göstermiştir. Ustanın vatan, millet, bayrak sevgisi her zaman zirve yapmış ve örnek teşkil etmiştir. Yolun açık olsun büyük usta, mekanın cennet olsun inşallah. Tabutuna sarılan o şanlı bayrağımızı en çok hak eden sendin ve öyle de oldu. Ne mutlu sana ki binler arkanda yürüdü. Bizim daima kahramanımız olarak kalbimizde yaşayacaksın sakın gözün arkada kalmasın Malkoçoğlu..