Fen bilgisi ders kitaplarını Müslümanın bakış açısıyla yazdırın. Milli Eğitim Bakanlığının okullarda okuttuğu fen kitapları ateist bakış açısının ürünü, İslam inancına aykırı. Çoğunluğu Müslüman olan halkımızın inancı yok sayılıyor.
Fen kitaplarındaki bakış açısı demokratik değil. Ateistler toplumun % 1’lik bir dilimini bile meydana getirmez. Milletimizin büyük çoğunluğu inançlı.
MEB, neden çoğunluğa küçük bir azınlığın bakış açısını dayatıyor; neden Müslüman çocuklarına ateist görüşü okutuyor?
İnançlı bilim adamları bir araya gelip lise 1.sınıf biyoloji kitabı kaleme almış, lise müfredatına uygun olarak konuları anlatıyorlar.
Okudukça insanın inancı kuvvetleniyor, imanı artıyor. Aynı konuları MEB’in kitabından okuyorum; anlamsızlık, hikmetsizlik, ateist doktrin fışkırıyor.
Bakış açısının sonucu nasıl değiştirdiği konusuna bir örnek vereceğim. Her iki kitapta DNA molekülü anlatılıyor. DNA, deoksiribo nükleik asit demek; karbon, hidrojen, oksijen, azot, fosfor atomlarından meydana gelir.
MEB’in kitabında molekül tanrılaştırılıyor, inançlı bilim adamlarının kitabında yaratıcının gücü, ilmi, iradesi örnekleniyor.
MEB’in kitabı şöyle diyor:
“DNA, hücrede gerçekleşen bütün metabolik olayları yönetir. DNA molekülü, yönetici molekül olmasının yanında kalıtım molekülüdür. Genetik özelliklerimiz DNA üzerinde bulunan gen denilen şifrelerde saklıdır.” (1)
İLİM NASIL HİKMETE DÖNÜŞÜYOR
“DNA molekülü sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi tarafından çift zincirli moleküler yapıda tasarlanıp yapılmış bir yaratılış harikası ve bir kudret mucizesidir. Canlı organizmalarda bilginin depolanması, aktarılması ve kullanılmasında görevlendirilmiş makro moleküllerdir.
Her bir DNA molekülü dört temel bazdan yapılmıştır. Bu bazlara Adenin, Guanin Sitozin, Timin adı verilir. Bunların farklı birleşimlerinden binlerce çeşit DNA molekülü yapılır.
Bir canlının genetik şifrelerini taşıyan DNA’lardan kromozomlar yapılır. Bu yapıyı bir makara etrafına sarılmış ipliğe benzetebiliriz. Elektro mikroskopla görülebilen bir kromozom içinde DNA ipliğinin uzunluğu 10 cm’yi bulur. İnsanın bir hücresindeki DNA’lar açılsaydı 2 metre uzunluğundan bir iplik elde edebilirdik. İnsan vücudunda ortalama 50 trilyon hücre var, vücuttaki DNA’nın uzunluğu 100 milyar kilometreyi bulur.
İki metre uzunluğundaki DNA, 6 mikrometrebüyüklüğündeki hücre çekirdeğine nasıl sığdırılıyor?
İlk bakışta karmaşık ve biraz da imkânsızmış gibi görünen DNA paketleme işi, bilim adamlarınca “süper kıvrımlar” görüşü ile açıklanmaktadır. Yani sonsuz bir ilim, irade ve kudret sahibi yaratıcı tarafından hikmetle kıvrılan DNA molekülü, yumak şekline dönüştürülür. Daha sonra kendi üstüne tekrar kıvrılarak bir süper kıvrım hâsıl edilir. DNA bu şekilde kendi üzerine katlanan çift sarmal hâlinde olmasaydı genetik yazılımımız belki de hücrelerimize sığmayacaktı.
Bir DNA’ın içinde 3 milyar kadar bilgi yerleştirilmiştir. Bunun manası, her bir cildi 1000 sayfa olan 1000 cilt kitap barındıran kütüphane demektir.
Bu muazzam kütüphanenin kendi kendine, tesadüf eseri olarak hücrelerin içine yerleştirilmiş olması mümkün mü?
Dünyanın en önemli genetik uzmanlarından biri olan ve insan DNA’sının şifresini çözen, insan genom projesinin yürütücüsü Prof. Francis Collins DNA’daki bu muhteşem yapıdan etkilenmiş ve ‘DNA’da Yaratıcıyı gördüm.’ diyerek iman ettiğini açıklamıştır. “ (2)
Örnekler çoğaltılabilir. MEB’in kitaplarında kimi yerde özne doğa, kimi yerde moleküller, proteinler, bazlar, asitler vs. Kimi yerde kendiliğinden oluyor, ifadeleri var.
Bir kitap yazarsız olmaz, bunu herkes bilir ve kabul eder.
1000 ciltlik ansiklopedi büyüklüğündeki genlere kodlanmış bilginin yazarından MEB kitapları neden hiç söz etmez?
Sarmal depolama, 2 metre uzunluğundaki iplik şeridi, mikroskopla ancak görülebilecek şekilde küçültüp kaydetme… Olağanüstü bir iş, olağanüstü sanatkârı gerektirir.
Bu mucizeleri yaratan sanatkârdan neden hiç bahsedilmez?
Oluştu, oluşur, falan diyerek edilgen çatılı fiiller kullanarak yaratıcıyı saklamak ateistlerden başka kimin işine yarar?
“Bir hücre, bölüneceği zaman mutlaka DNA’sının bir eşini yapar.” (1) diyerek hücreyi tanrılaştırmak ateist görüşü yansıtır. Hücre nasıl 1000 ciltlik bilgiyi çoğaltır, bu irade hangi atomda var?
Bir kitap yazarsız olmazken 1000 ciltlik kitabı yazarmış gibi anlatmak akıl dışı değil mi?
MEB’in fen kitapları mantıksız bir anlatımla yaratıcıyı saklıyor, akılsızlığı bilim diye yutturuyor.
Dindar gençlik yetiştirmek isteyen Cumhurbaşkanımıza rağmen, ateist görüşün fen bilgisi ders kitaplarında yer alması, “Bilimler Işığında Yaratılış Kongrelerinde” yüzlerce bilim adamının defalarca dile getirmesine rağmen hiç değiştirilmemesi anlaşılır şey değil.
Biyoloji, fizik, kimya, fen bilgisi, coğrafya, hayat bilgisi kitapları yaratıcıyı gizliyor. Ateist bakış açısı bilim kisvesiyle öğrenciye şırınga ediliyor. Ateist ideoloji MEB fen bilgisi kitaplarını istila etmiş, not tehdidiyle yavrularımıza ateizm dayatılıyor.
Evladının kendi inanç ve kültürünü yitirdiğini gören veliler, gençler neden ateist, deist oluyor, intihar ediyor diye feryat ediyor.
1. 9.sınıf Biyoloji, Özgür Suna, s.60, Netbil Yayıncılık, 2018
2. Biyoloji 9. sınıf, Prof. Adem Tatlı, Prof. İsmail Kocaçalışkan, Prof. Ali Alaş, Prof. Fatih Satıl, s.52, Dalgıç Yardımlaşma Vakfı,2022