banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Her şey çok çabuk değişiyor, doğrudur. Dünyamız kendi etrafındaki dönüşünü yirmi dört saatte tamamlıyor. Çevresi kırk bin kilometre olduğuna göre gezegenimizin bir saatteki hızı 1666,6 km.

        Bu inanılmaz hızı hissetmiyoruz. Bir sarsıntı sebebiyle oluşabilecek huzursuzlukların zerresini duymuyor; baş dönmesi, bulantı, kusma, geçici işitme kaybı gibi en konforlu araçlarla yolculuk ederken dahi ortaya çıkan emarelerin hiçbirini yaşamıyoruz.

        Sonra birbiriyle uyum içinde değişik hızlarla hareket halindeki milyarlarca yıldızdan gezegenden oluşan bir galakside hiçbiri ötekinin yolunu kesmeden, birbirine çarpmadan programlandıkları gibi milyarlarca yıldır akıp gitmekte olduğu âlemleri düşünüyorum.

        Rabbimiz göklerde ve yerde bu ikisi arasında bulunan bütün varlıkların tabi oldukları uyumlu hareketliliği Kur’an’da ‘yüsebbihu’ kelimesiyle beyan ediyor.  Yani durmadan ‘tesbih ediyor, eder’ demek.

        Demek oluyor ki tesbih, varlığın yerine getirmekle yükümlü olduğu görevini hiç aksatmadan yapmasıdır,  oturulan yerde bazı kelimelerin belli sayılar kadar tekrarlanması değil. 

        Denizleri, ırmakları, gölleriyle; dağları, ovaları, platolarıyla önce nebatata yani bütün bitkilere sonra hayvanata yani bütün hayvan türüne ev sahipliği yapan gezegenimizde en son sahneye çıkan insan oldu. Kur’an’ın ifadesiyle ‘Arz insana beşik kılındı.’

        Köyünüze, bağınıza bahçenize gidip geliyorsanız bugünlerde son yağmurlarla tabiattaki her rengin birbiriyle uyumundan oluşan coşkuyu görebilirsiniz. Duruşunu mevsimlere göre değiştirip dönen arzın tesbihatını...

        Bugün üzerinde yedi milyardan fazla insanı barındıran yer küre en son sahneye çıkan oyuncuları sebebiyle huzursuz… Huzursuzluğunun temel nedeni daima hakkı olandan daha fazlasına sahip olma hırsının tüm dengeleri tepe taklak etmesiyle ortaya çıkan uyumsuzluk.

        Âlemler birbiriyle inadına uyumlu hareket ediyorsa insanoğlu da inadına uyumsuzluk ederek evrendeki ahengin aksi meçhul bir istikametedoğru yol alma gayreti içinde.

        Uyumsuzluğun çabucak huzursuzluğa evirilebildiği küre üzerinde kıskançlıklar kavgaları, kavgalar husumetleri, husumetler cinayetleri doğurdu. Habil’in bir kıskançlık neticesi kardeşi Kabil tarafından öldürülmesiyle döküldü yeryüzünde ilk kan. Ondan sonra da huzursuzluk, kardeş kavgaları ve savaşlar, kırımlar hiç eksik olmadı Rabbimizin Hucurat suresinde birbiriyle tanışıp, birbirinin eksiğini tamamlaması nihayet birbirinden istifade etmesi için kabileler halinde yarattığını söylediği insanlar arasında.

        İnsanlık tarihi bir bakıma kâinattaki ontolojik uyuma kendini bir türlü uyduramayıp sürekli arıza ve maraza çıkaran insanoğlunun bu uyumsuzluğunun doğal uzantısı kabul edeceğimiz huzursuzluğu neticesinde kendisinden zayıf gördüğü üzerinde tahakküm kurma çabalarının tarihidir.

        İşler bir kere kendinden başkaları üzerinde üstünlük sağlama psikozuna dönüşünce bilim de teknoloji de bunu sağlamanın birer aracı haline gelmesi kaçınılmaz oluyor. Artık eline çekici geçiren için başkaları sadece çivi görünecektir.

        Mesela bilim konusunda insanlığın ulaştığı zirveyi HenriFrederic Blanc ‘Uyku İmparatorluğu’ adlı eserinde şu cümlelerle dile getirmiş:

        “Bilim beyefendi kediler için bir bulamaçtır. Bakteri yetiştirmek biliniyor da çocuk yetiştirmek artık bilinmiyor. Atomla da oynanıyor ama incelik artık artık bilinmiyor. Uzaya gidiliyor ancak denizler pis kokuyor, balıklar ölüyor. Açlıktan ölenlerin gıdasına harcanandan daha fazlası füze yakıtları için harcanıyor. Gerçek şu ki çok şey bildikçe daha az yaşanıyor. Bilim toplulukları aptallaştırmaktan başka bir işe yaramıyorsa ben ne yapayım öyle bilimi?”

        Durum şu ki ‘güç bende artık!’ diyen insanın hali 250 kilometre hızla giden bir trende seyahat eden kimsenin ara sıra vagonunun penceresinden trenin gittiği istikamete doğru tükürmesine benziyor.

        Rabbimiz ‘beni hatırlarsanız, ben de sizi hatırlarım’,  ‘teşekkür ederseniz arttırırım’ diyor.

        Şu halde uyum, iyiliğe ve her türlü nimetin sahibine teşekkürde, uyumsuzluk ve huzursuzluk unutup yok saymada, nankörlükte.

        Uyum şefkat ve merhamette, zayıf bulduklarımıza uyumsuzluk haksızlıkta, zulümde…

        Nihayet uyum ve ahenk Âlemlerin Rabbi olan Allah’a saygımızın ve kulluğumuzun gereği olarak O’nunkâinatta cari yasalarıyla uyumlu, razı olduğu hayırlı bir iş ve eylem içinde olup insanlık yararına değerler üretmede; uyumsuzluk ve huzursuzlukbu değerlere muhalefette, ihanette…

        Halimizi en güzel hale cevir Allah’ım!

        Selamların en güzeliyle…

        Hacı Halim Kartal/ 13 Haziran 2022

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.