Çocukluğumda rahmetli dedem; "oğlum radyoyu açta ajanları dinleyelim" derdi.
Tabiîki çok az kişide bulunmayan ve her zaman açılmayan, sadece ajansların dinlendiği radyoların oldugu zamanlardan bahsediyorum.
Çok değil yakın zamanda televizyonlarda ana haber bültenleri ile birçok vakıadan haberdar olan insanımız, artık gayya kuyusu gibi olan sosyal medya dünyasında her dakika, gece gündüz demeden gün boyu kendilerini önüne konan haberler dâhil, bir çok veri ile ömür tüketmekte.
Gün boyu paylaşım bombardımanına maruz kalan her yaştan milyarlarca insan, her şeyi bilen, her şeyden haber olduğunu zanneden, kendini uzman olarak gören bir sosyal medya bağımlısı heyulası…
Tabiiki bu kadar çok bağımlı, bu kadar çok izleyici kitlesinin olduğu bir pazarda ne ararsan da bulursun.
Sözüm ona hırlısı hırsızı bu gücü kullanmak isteyen herkes milyar dolarlar harcayarak bu işlere yatırım yapar, dünyayı dizayn etmeye ülkeleri dizayn etmeye çalışırlar ve şehirlerde borusunu öttürmek ister..
Gelinen bu nokta; ülkeleri her hangi bir düşünceye ideolojiye, dine mezhebe, meşrebe, bölgeye, kabileye, mensup kişileri yönlendirmek, iktidarını yürütmek, iktidarı yıkmak için sosyal medya gibi bu güçlü silahı kullanmak ister... Kurdukları düzenekler ile dünyanın her noktasındaki kitlelere saniyeler için ulaşarak kamuoyu oluşturur, kargaşa çıkarır vs...
Gelelim konumuza. Böyle bir yapısal düzen olur da ülkelerde, şehirlerde, bölgelerde buna uşaklık yapmak isteyen gönüllüler olmaz mı?
Son zamanların moda deyimi ile “Trollerin” servis ettiği bilgiler ile savrulan kitleler, nasıl bir oyuna kurban gittiğini ancak iş işten geçtikten sonra anlayabiliyor.
Sürü psikolojisi, tarih boyunca trollerin gücüne güç katan en önemli etmen olmuştur..
Şimdiye kadarki tecrübemden aktarayım, önemli bir olayda önemli bir haberde atılan başlık ve içeriğini bile bu habere gelen ilk yorumlar diğer yorumların seyrini belirler, diğer yorumlar ilk yorumla büyük çoğunlukla aynı istikamettedir.
Hak hukuk adaletin rafa kalktığı, doğru ile yanlışın yer değiştirdiği, gerçeklerin örtbas edildiği trol ikliminin uşakları her zaman "kimin atı önde giderse ona oynar" ve özgün bir düşüncesi bir değeri olmadığı için bukalemun gibi yanar döner.
Ömrü, güçlüyü yalamakla geçen bu trollerin hiç bir değer kaygısı doğru ya da yanlış derdi yoktur, tek derdi hizmet ettiği güçleri ayakta tutarak onların gücünden nemalanmaktır.
Hal böyle olunca bu kokuşmuluğa karşı durabilmek, mücadele edebilmek neredeyse imkânsız bir hale gelir...
Ama mücadeleyi bırakmak onların "ekmeğine yağ sürmek" anlamına gelir ki gün gelir seni de kolayca harcayıverirler.
Aman ha dikkat...
Gazetecilik, Sosyal medya trolleri