Ramazan’da hem de oruçluyken dua edebilmek gerçekten büyük bir nimettir. Eğer Ramazan’ın gündüzünde ve gecesinde kendinize özel bir dua vakti ayırabiliyorsanız ve gönülden dualar yapabiliyorsanız ne mutlu size!
Çünkü Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Allah bir kula dua etmesini müyesser kalmışsa, mutlaka kabul et¬meyi de müyesser kılmıştır.” (Camiussağir, 7804) Yani Rabbimizin bize verdiği dua etme isteği, iradesi ve fırsatı, duamızın kabul olunacağına dair ilk müjde ve ilk adımdır.
Yeniden bir besmele çekelim:
Ramazan ayında olmamıza rağmen ne gündüzünde ne de gecesinde şöyle gönülden bir dua edemediysek, kendimizle baş başa kalıp iki damla gözyaşı dökemediysek, oruç ağızla ve ısrarla dualar yapamadıysak, kendimiz, ailemiz, çocuklarımız, sağlığımız, rızkımız, ümitlerimiz ve korkularımız için Rabbimize gönülden bir yöneliş gerçekleştiremediysek çok şey kaybetmişiz demektir.
Ancak hamdolsun Rabbimize ki, içerisinde bulunduğumuz Ramazan’ın mağfiret günleri ve geceleri, tüm kaybettiklerimizi geri bulabileceğimiz, tüm kaçırdığımız fırsatları tekrar yakalayabileceğimiz, yeniden besmele çekip Ramazan’ı değerlendirmek için düştüğümüz yerden yeniden kalkabileceğimiz günlerdir. Fırsat halen elimizdedir.
O halde şimdi dünya işlerinizi erteleyin biraz. Tüm kargaşa, yoğunluk, tartışma ve koşuşturmalardan kurtulup kendinize bir dua vakti ayırın ve dua kapısını çalmaya başlayın! Ve bunu muhakkak yapın! Çünkü Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Sizden herhangi bir kimseye dua kapısı açılırsa, ona rahmet kapıları açılmış olur. (Ve bu dua esnasında) Allah’tan afiyet istemek kadar O’na sevimli gelen başka bir istek yoktur. Dua, vuku bulan bir şey için de vuku bulmayan bir şey için de faydalıdır. O halde duaya yapışın ey Allah’ın kulları!” (Kenzu’l-Ummal, 3130)
Acele edin ve Ramazan bitmeden, her gece ve her gündüz, sürekli ve ısrarla, bıkmadan, usanmadan ve yorulmadan Rabbinizden isteyin! Çünkü “Allah, en fazla ısrarla yapılan duaları sever.” (Camiussağir-1876)
Ramazan gecelerinde Rabbimizin çağrısına duayla icabet edelim!
Çünkü Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Ramazan’ın her gecesinde sabaha kadar bir münadi seslenir: Günahlarının affedilmesi için istiğfar eden yok mu? Tevbe eden yok mu? Allah tevbesini kabul buyursun. Dua eden yok mu? Cevap verilsin. Kendisi için bir şey isteyen yok mu? İsteği hemen karşılansın.” (Ahmed b. Hanbel Müsned, 4:22.)
İftar vakitleri duaya özel bir önem gösterelim. Her iftar vakti bir kabul olunmuş dua fırsatımız olduğunu unutmayalım!
Çünkü Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Oruçlunun orucunu açarken yapacağı dua reddedilmez.” (İbni Mâce, Siyâm, 48)
Her an Allah’ın fazlından isteyelim! Ve bilelim ki, isteyen istediğine muhakkak kavuşur:
Suffa ehlinden Vâsile bin Eskâ anlatıyor:
Ramazan aylarından birinde Suffa’da bulunuyordum. Sahabeler bizi aralarında bölüştürerek misafir ederlerdi. İftara yakın yanımıza gelir, bizi birer ikişer alıp evlerine götürür, yemek ikram ederlerdi. Ramazan’ın ilerleyen günlerinde bir akşam nasılsa hiç kimse bizi iftara götürmedi. Ertesi gün aç karnına oruç tuttuk. İkinci akşam yine gelen olmadı.
Açlıktan bitap düşünce Allah Resulüne giderek durumumuzu anlattık. Halimize çok üzülen Allah Resulü tek tek bütün eşlerinin evine haber göndererek evde yiyecek olup olmadığını sordurdu. Eşleri yemin ederek, yiyecek hiçbir şey olmadığını hatta kendilerinin bir lokma dahi yemediklerini söylediler.
Bunun üzerine Allah Resulü bize: “Toplanın! Halimizi Allah’a arz edelim” dedi. Bir araya toplanınca: “Allah’ım! Senin fazlın ve rahmetinden istiyoruz. Her şey senin elindedir. Senden başkasının hiçbir şeye gücü yetmez” buyurarak bizim için dua etti.
Çok geçmeden bir adam Allah Resulünün huzuruna girmek için izin istedi. İçeri girdiğinde onun kızarmış bir koyun ve et getirdiğini gördük. Allah Resulü adamdan koyunu bizim önümüze koymasını istedi. Biz de oturup doyana kadar yedik. Hz. Peygamber (S.A.S.) bize dönerek: “Allah’ın fazlı ve rahmetinden istedik. (O da bize verdi.) Zira O rahmetini katında bizim için saklamıştır” buyurdu (Hilyetü’l-Evliyâ, 2: 22).