Müslüman şahsiyet, Ramazan için muhakkak bir plan ve program yapar. Çünkü plansız ve programsız bir Ramazan, saatleri ve dakikaları şuursuzca harcanan ve büyük oranda da heba edilmiş bir Ramazan’a dönüşür. Eğer iyi bir Ramazan planı yapamazsanız çevreniz ve olaylar sizi nereye sürüklerse Ramazan’ınızı o şekilde tüketirsiniz.
Plansız ve programsız bir Ramazan şeytanın, nefsin ve çevrenin isteklerine göre şekillenecek bir Ramazan’dır. Plansız bir Ramazan, hedefsiz, gayesiz ve başıboş insanların gereksiz konuşmalar ve tartışmalarla tüm zamanınızı tüketeceği bir Ramazan’dır.
Ramazan’ı planlamak demek ise, bu mübarek zamanın her dakikasından faydalanmak ve aynı zamanda yaptığımız plan ve program için Allah’tan yardım istemek demektir.
Sahur programımız:
Sahur, orucumuza başlangıcımızın ilk adımıdır. Sahur yemeğimizden bir miktar önce veya sonrası için muhakkak bir ibadet vakti ayıracağız. Çünkü Ramazan gibi mübarek bir vakitte hem de tam teheccüd vakti uyanıp, sahur yapıp iki rekât namaz kılmadan, birkaç ayet okumadan veya birkaç dakika dua yapmadan, belki de bu gece Kadir Gecesi’dir heyecanını yaşamadan uyursak gerçekten büyük fırsatlar kaçırmış oluruz. Evet, yalnızca sahura kalkmak bile büyük bir ibadettir. Ancak bize düşen bu mübarek zamanlarda yapabildiklerimizin en fazlasını yaparak Ramazan’ın her dakikasını değerlendirmeye çalışmaktır.
Dua programımız:
Ramazan’ın yoğunluğuyla en çok ihmal edilen şeylerden birisi de oruçluyken dua etmektir. Evet, iftar sonrası, teravihlerde, gece namazlarında ve sahurlarda da çokça dua edeceğiz. Ancak unutmayalım ki, Ramazan’da ibadetlerimizin değerine değer katan ve dualarımızın kabul edilme ümidini artıran en önemli etken, tuttuğumuz oruçlarımızdır. İşte bu nedenle gün içerisinde oruç ağızla dua etmeye özel bir önem göstereceğiz. Günlük programımızda tüm ibadetlerimizin dışında oruçluyken Rabbimize yalvarabileceğimiz bir dua vaktimiz de olacak. Çünkü Ramazan’ın, orucun, duanın ve samimi bir kalbin bir arada bulunduğu dualar, hedefine fırlayan ok gibi olurlar.
İftar programımız:
Bu Ramazan her iftarımızda iki ana hedefimize ulaşmaya gayret edeceğiz. Bu hedeflerden birincisi, Efendimizin (S.A.S.), “Şüphesiz oruçlu için iftar vaktinde geri çevrilmeyen bir dua hakkı vardır” (Camiüssağir) müjdesine ulaşma hedefidir. Otuz iftarda otuz kabul edilmiş dua fırsatını değerlendirmek için her iftar öncesi, televizyondan, sosyal medyadan, iftar sofrasındaki menüden, gereksiz muhabbetlerden kurtulup birkaç dakikalığına da olsa iftar öncesi özel bir dua vakti ayırıp kabul olunmuş duamızı arayacağız.
İftar programımızın ikinci hedefi ise Efendimizin (S.A.S.), “Kim bir oruçluya iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır” (Tirmizî) müjdesine ulaşma hedefidir. Bu fırsatı değerlendirmek için kendi kapasitemize ve ekonomik durumumuza göre çözümler üreteceğiz. Kimimiz Ramazan’ın başında bir erzak kolisi yaptırıp bir garibanın kapısına bırakacak ki, o evde her iftar onun vesile olduğu gıdalarla açılsın. Kimimiz evde yaptığı yemekten komşularına ve akrabalarına ikramda bulunacak. Hepimiz bu fırsatı değerlendirmek için hep bir gayret ve çaba içerisinde olacağız. Hiçbir şey yapamazsak soframızdaki eş ve çocuklarımız iftarlarını açarken sularını biz doldurup, hurmalarını biz ikram edeceğiz ki, Rabbimiz gayretimizi ve çabamızı görsün.
İbadet programımız:
Bu Ramazan artık namazlarımızı huşu ile kılma hedefine ulaşmak zorundayız. Yıllardır namaz kılmamıza rağmen bir türlü huşuyu yakalayamıyorsak bu Ramazan peşinden koşmamız gereken hedeflerimizden birisi de namazda huşu olmalıdır. Bu Ramazan ulaşmak için gayret etmemiz gereken hedeflerimizden birisi de Kur’an’ımızı üzerinde düşünerek, tefekkür ederek, etkilenerek ve tesir altında kalarak okuma hedefi olmalıdır. Ramazan geceleri bu iki hedefe ulaşmak için bulunmaz fırsatlardandır.
Bu iki hedefe ulaşabilmek için vakit ayırmak ve gayret göstermek zorundayız. Çünkü hem namazda huşu hem de Kur’an tilavetinden etkilenmek büyük nimetlerdendir. Ve Allah bu nimetleri gayret edenlere, vakit ayıranlara, çaba gösterenlere ve gönülden isteyenlere verir.
