‘Sohbet etmek, karşılıklı konuşmak, söyleşmek’ anlamlarına gelen bu kelime eskiden çok kullanılırdı, şimdi kısa mesaj gönderiyoruz icabında.
Pandemi sebebiyle hayatımızda birçok değişiklikler oldu. Maskeyle yaşamaya çok zorlansak da alıştık. Uzun süre sokağa çıkamadığımız günler oldu. Mecburen evlerimizde daha fazla kalmayı öğrendik patlama derecesine geldiğimizi bile bile. Bu arada eş-dost ve komşular arasındaki ziyaretler de neredeyse bitme noktasına geldi iki yılı aşkın bir süredir. Artık kimse kimseye pek gidip gelmiyor, önemli bir neden olmazsa arayıp sormuyor.
Geçen gün yeğenlerim geldi ziyaretimize de bayram ettik çok şükür. Sair zamanlarda gözümüzü ayırmadığımız televizyonu önce bir süre kendi haline bıraktık sonra da ‘en iyisi bu akşam sen aramızdan çık’ diyebildik.
Oh be, dünya varmış! Televizyon değil, her gün sabahın köründen gece yarılarına kadar karşısında en güzel saatlerimiz ne kelime ömrümüzü heder ettiğimiz camgöz; dizileriyle, reklamlarıyla, Engin Ardıç’ın yazılarında lüzumsuz, kısır çekişmeler için ara sıra kullandığı gibi ‘mala davara’ faydası dokunmayan tartışma programlarıyla işgal ordusu gibi bir musibetmiş…
O aradan çıkınca birbirimizin yüzünü görebildik. Yüzlerimizi görüp oradan buradan konuşmaya başlayınca asker mektuplarına yazılan havadisler gibi köyde olup bitenlere orada konuşulup tartışılan birçok konuya kapı aralanmış oldu. Gübreye, yeme, akaryakıta gelen zamlar; hububat fiyatları, arazideki son ölçümlere göre çıkan tapularda öncekilere göre kimi yerde eksilen, kiminde artan, eski sınırların az çok değişmesi sebebiyle kimi komşuları birbiriyle kavgalı hale getiren can sıkıcı değişiklikler; yeni askere gitmeye hazırlanan gençler, hastalar, sağlar…
Köyümüzün şehre bakan batı tarafında arazi ile nispeten araziden biraz yüksekte kurulu köy arasındaki araziye doğru eğimli bir alanda bulunan üçgen konumundaki çok iri üç kayadan dolayı aşağıdaki mevkide bulunan tarlalar ‘Üç Kaya Altı’ diye bilinir. Bir ara söz bu taşlarla ilgili efsaneden hareketle veli, evliya konusuna geliyor.
Efsaneye göre Seyit Harun Veli Seydişehir’e gelip de ismiyle anılan şimdiki camiinin inşaatına başladığında çağrısına uyan insanlar gibi civardan taşlar bile akın akın yardıma gidiyorlarmış. Bölgede çift süren biri bu taşların hareket ettiklerini görünce kerametin bozulmasına neden olacak bir şey söylemiş. Taşlar da bayırda öylece kalakalmış.
İşte bu menkıbeden hareketle veli, evliya konusunu soruyor yeğenlerden biri. ‘Nedir bu işin aslı amca?’ diyor.
Cevap olur umuduyla birkaç ay önce bir namaz sonrası camide yaşadığım bir olayı anlatıyorum.
Hoca namazın ardından içinde Bakara suresinden birkaç ayet okuyor. Bunlardan biri hocanın okuyuşundaki vurguyla olsa gerek daha çok dikkatimi çekiyor. Toplumumuzdaki çarpık veli, evliya algısına ‘Dur!’ deyip ayna tutan, bu algıyı yok eden bir ilahi bir ihtar olduğunu düşünüyorum bu ayetin. Yüce Rabbimizin bu konudaki uyarısı şu:
“Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin velileri isetağuttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara sürükleyip çıkarır. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebedi kalırlar.”
Hoca odasına yönelirken ‘Hocam’ diyorum, ‘halkımızdaki veli, evliya anlayışını, inanışı veya algısını bir de bu ayetin aydınlığına tutmalı değil mi?’ diyorum. Hoca ne demek istediğimi sorunca ayette her şeyin açıkça beyan edilmesine rağmen insanlara bu geçeğin bu açıklıkta anlatılmadığını, başka bir ayette de ‘Allah sorumluluk bilincine sahip olanların velisidir’ diye buyurulduğunu söylüyorum. O arada hocanın telefonu çalıyor ve görüşme uzayınca da daha fazla beklemeyip camiden ayrılıyorum. İlerleyen günlerde de konu bir daha gündeme gelmiyor.
Yeğenime insan muhayyilesinin çağlardan çağlara efsane üretmeye, efsanelere inanmaya meyyal olduğunu, insanlığa rehberlik, öğretmenlik göreviyle Allah’ın insanlar içinden seçip görevlendirdiği elçilerinin saf akidenim üzeri toza, çamura bulandıkça onları temizlemek için büyük mücadeleler verdiklerini, büyük sıkıntılara meşakkatlere göğüs gerdiklerini anlatıp Peygamberimiz Haz. Muhammed ile ilgili bir olayı anlattım.
Peygamberimiz oğlu İbrahim’in vefat ettiği gün güneş tutulması meydana gelir. Sahabeden bir zat bu durumu ‘Güneşin de bugün bu mateme iştirak ediyor’ diye ifade edince Allah’ın resulü şu müthiş cevabı veriyor: “Allah hiç kimse için yasasını değiştirmez!”
Yeğenimin çok hoşuna gidiyor peygamberimizin aynı anlama gelen Kur’an ayetleriyle uyumlu bu tepkisi.
“Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın yasasında asla bir değişme bulamazsın.Ahzap/62
Selamların en güzeliyle…
Hacı Halim Kartal/28 Mart 2022