banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

1981 yılında Seydişehir’den Üniversite öğrenimi için ayrıldıktan sonra, 1999 yılında (18 yıl 3 ay sonra) Seydişehir’e tayin olup geldiğimde, görev yaptığım Sağlık Meslek Lisesi’nin dışında, 1999-2002 yılları arasında, Ticaret Meslek Lisesin’de de meslek derslerine girmiştim.

                Daha önceden tanıdığım ve aynı okulda İngilizce öğretmeni olarak görev yapan Mehmet KOÇ hocamla boş kaldığımız zamanlarda sohbet etme imkanı bulduk Mehmet hocamın nöbetçi olduğu günlerde daha çok sohbet etme fırsatı buluruz diye düşünüyordum.

Nöbet günlerinde Mehmet hocamı sabit bulabilene ve sabit bir yerde görebilene aşkolsun.

Mehmet hocam teneffüs zili çalar çalmaz kantinden bir bardak çayını alır, elinde çay bardağı, öğrencilerin bulunduğu üst koridoru alt koridoru gezer, koridorda açık olan elektrik lambalarını söndürürdü.

Erkek öğrencilerin WC’sine girer yanan lambaları söndürür, açık muslukları kapatır, bozuk veya damlayan muslukları tespit eder, idareye bildirirdi.

Gelecek teneffüste, kız çocuklarının WC’sinin kapısının kenarında, koridorda gördüğü iki kız öğrenciyi çağırıp, çocuklar içeriye girip bakın, açık lamba varsa söndürün açık musluk varsa kapatın, damlayan musluk veya arızalı musluk varsa bize söyleyin derdi.

Diğer bir teneffüste okulun bahçesine çıkar-gezer, binanın arka tarafını dolanır, orada gizli sigara vb. şeyler içenler var mı bakar, orada bulunan öğrencilerin ön bahçeye gelmelerini sağlardı.

Öğle arasında arıza veya contası değişecek muslukları anahtar ve conta alıp değiştirdiğini de gözlemledim.

Bir defasında, Sayın hocam, kızlar tuvaletini falan bayan nöbetçi hoca hanım kontrol etse, siz bu kadar yorulup-yıpranmasanız daha iyi olmaz mı? dedim.

Abdullah’cığım nöbetçi hoca hanım, çayını söyledi, öğretmenler odasında sigarasını yaktı, çayım gelse de ikisini birlikte içsem diye bekliyor.

Yanan lamba, bozuk musluk, binanın arkasında sigara vb. içenlerle uğraşmak idarenin görevi, bunlarla niye uğraşayım,

Uğraşsamda bu işler yıpratıcı işler, ne kadar uzak olursam, o kadar kafam az ağrır düşüncesinde olmalı ki, ilgilenmiyor. dedi.

Şu emekliliğime az kaldı dolsa değil yılı, dönemi beklemeyip emekliye ayrılacağım dedi.

Hocam sizin gibi ideal öğretmenler Milli Eğitim’den hemen ayrılamamalı dedim.

Yoruldum, Abdullah hocam, emeklilik benim için daha iyi olacak dedi.

5 yıl Elazığ’da, 20 yıl da Seydişehir’de görev yaptığım süre içerisinde, 1 tane meslektaşıma iz bıraktıramadım, koridorda veya WC’lerde yanan lambaları söndürtme alışkanlığına örnek olamadım ama, öğrencilerimden iş hayatında veya özel hayatlarında %5-10’una bu alışkanlığı kazandırabildiysem kendimi bahtiyar hissedeceğim dedi.

Ticaret Meslek Lisesi’nde veya diğer okullarda tanıdığım öğretmenlerden 3-5 daha görevinde titiz davranıp dikkatimi çekenler oldu, bu hocalarıma da haksızlık etmeyelim, ama ilk olarak yazmakistediğim Mehmet KOÇ hocam oldu.

Kendisine emeklilik hayatında Yüce Mevla’mdan sağlıklı, huzurlu bir ömür diliyorum.

Bunu niçin paylaştım?

Şimdiki veya daha sonra Milli Eğitim camiasında görev alan veya alacak olan diğer öğretmen arkadaşlarımıza bir meşale yakabilmek amacıyla.

Bunu paylaşmak için, Mehmet KOÇ hocamdan izin aldım, anlayışına teşekkür ederim. İlerleyen zamanlarda hocamın “Nohut nere, Goca Kadir nere” anekdotunu da yazacağız inşallah.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.