BM (Birleşmiş Milletler) : 24 Ekim 1945’te kurulan; dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararası ekonomik, toplumsal ve kültürel bir işbirliği oluşturmak için kurulmuş olan Uluslararası bir teşkilattır. 193 üye ülkesi bulunmaktadır. Merkezi; ABD’nin New York şehrindedir.
Beş daimi üyesi bulunmaktadır. Bunlar, 1- Amerika, 2- Rusya, 3- Çin, 4- Fransa ve 5- İngiltere’dir.
BM’nin yan kuruluşları BM Güvenlik Konseyi ve UNESCO’dur. Teşkilatın idari yapısı ise, Genel Kurul, Güvenlik Konseyi, Ekonomik ve Sosyal Konsey, Yönetim Konseyi, Genel Sekreterlik ve Uluslararası Adalet Divanı’dır. Örgütün Genel Sekreteri en göz önünde ki mercii olup, şu anda Antonia GuterresTrend’dir.
Amacı ise, İkinci Dünya Savaşında 53 milyondan daha fazla insanın hayatını kaybetmesinden sonra, silahsızlaştırma ve silah denetimi, barış ve güvenliği sağlamak için önerilerde bulunmak, ülkelerarası iyi ilişkileri bozan sorunların barışçıl yollarla çözümü için yaşanan olumsuzlukların önüne geçerek, bu belalardan gelecek nesilleri koruyabilmektir.
İlk başlangıçta, Türkiyedahil50+1 üye ülkenin katılımı ile BM Şartı onaylanarak faaliyete geçmiştir.
Bu Şart ise, İkinci Dünya Savaşını kazanan 5 kurucu üye ülkenin topluca evet demesi ile karar alınabiliyor olmasıdır. Alınacak herhangi bir karara bir daimi ülkenin evet dememesi veya veto hakkını kullanması karar alınamamasına neden olmaktadır.
Başlangıçta statükoyu korumak için öyle sağlam bir mekanizma getirilmiş ki, bugüne kadar olduğu gibi, çok yakın bir gelecekte de değişeceğe benzemiyor.
BM Şart’ında yapılacak en ufak bir değişikliğin önce Genel Kurulda 2/3 çoğunlukla kabul edilmesi, ardından da bu değişikliğin, üye ülkelerin 2/3’ü tarafından usulüne uygun olarak onaylanması gerekmektedir. Üstüne üstlük birde onaylayan ülkeler arasında BM Güvenlik Konseyi Daimi üyelerinin beşininde bulunması şartı var. Gerçekçi olmak gerekirse, bu dünya düzeni ve koşullarında hangi daimi üye, sahip olduğu veto gibi ayrıcalıklı bir haktan vazgeçmek ister ki…
Bugüne kadarki uygulamalar ve mevcut yapısına bakıldığında, beş daimi üye “evet” demeden dünya ülkeleri sorunları ile ilgili parmak bile oynatamaz durumdadır. Hatta veto yetkisine sahip bir tek ülke bile istemediği takdirde, BM’yi devre dışı bırakabilecek durumdadır.
Daimi üyeler veto yetkisini kullanmakta pekte çekingen davranmıyorlar. 1946-2018 yılları arasında 240 kez veto nedeniyle BMGK’da karar alınması mümkün olmamıştır. Aynı dönemde ABD’nin vetosuna uğrayan 84 karardan 43’ü İsrail ile ilgilidir.
İsrail ile ilgili alınmış birçoğuna da İsrail uymamış, ama bugüne kadar da hiçbir yaptırım uygulanmamıştır. Karara uymayan başka bir devlet, örneğin Filistin olsaydı, tabiri caizse ensesinde pişirilmedik boza kalmazdı.
BM Genel Kurulunun Genel Başkanlığını, kurulduğu tarihten bugüne ilk defa bir Türk emekli büyükelçimiz Volkan VURAL yapmaktadır. Bu bile bir başarıdır. Genel Kurul olağanüstü durumlar hariç yılda bir kez toplanır ve diyalog formu niteliğindedir.
Genel Kurullar’ın bir kısmına Devlet Başkanları veya Hükümet Üyeleri de iştirak ettiği için katılım görünümü yüksek olsa da, genellikle havanda su dövülür. Açılış oturmaları hariç, konuşmacılar genelde boş sıralara hitap ederler. Genel Kurul kararları bağlayıcı olmadığından, çoğu da kağıt üzerinde kalır.
Bütün bu durumlar göz önünde bulundurulduğunda, günümüzde BM fonksiyonsuz gibi görülüp, günah keçisi yerine konulan bir cemiyet durumundadır. BM’yi günah keçisi yapmak yerine, BM’nin önünü kesenleri suçlamak daha doğru olur.
Lise yıllarımızda 1979 yılında Milli Güvenlik Dersimize gelen İlçe Jandarma Bölük Komutanı Üst Teğmen Hurşit YILMAZ Komutan ”Oğlum Hurşit, kendin söyle kendin işit.” derdi. İnternet araştırmamda rahmetli olduğunu gördüm. Ruhu Şad MekanıCennet olsun.
BM’nin şu anda içinde bulunduğu durumu anlatan en iyi sözlerden bir tanesidir.
BM Daimi ülkeleri, bırakın adil kararlar almayı, kendisi ile veya beş daimi üye ülkelerin haksız karar ve tutumlarıyla ilgili “Dünya 5’ten büyüktür.” diyen ender Dünya Lideri insanları bile, hedef tahtası haline getirmektedirler.
Bu işin en pratik çözümlerinin başında, üye ülkelerden daimi üye olmayan (193-5=) 188 üyenin ayrılarak yeni bir teşkilat kurmaları gelmektedir.
Ancak, bu 188 ülkeden bazılarının Vatikan faktörü gibi nedenlerle, bazılarının ise, Müslüman ülkelerin karşısında olma veya yer alma gibi nedenlerle, bazılarının ise çoğunluğuşimdi ki Müslüman ülkelerin başındakiler gibi, ABD’ye ve İngiliz’lere göbekten ve/veya düşünce bağıyla bağlı olmalarından dolayı şimdilik imkansız gibi görünmektedir.
Ama bu durum kimseyi de ümitsizliğe sevk etmemelidir.
Gün doğmadan neler doğar.
Şimdiki tabloya bakıldığında ise; aslen Erzincanlı olan eğitimci, şair ve öğretmen, 1977 yılı seçimlerinde Sivas’tan CHP Millet Vekili adayı olup, 17 oyla kaybeden Hazım ZEYREK’in dediği gibi;
“Bir düzen ki, adı yok,
Niye dersen, yok işte.” dizeleri BM’nin şimdi ki durumunu en iyi anlatır niteliktedir.
Ama benim şahsi görüşüm; her karanlık gecenin mutlaka aydınlık bir sabahı vardır ve er-geç olacaktır.
Ümitvar olalım, riyadan uzak olalım, dürüst olalım, çok okuyalım, çok çalışalım. Karşılığını Yüce Mevla’m mutlaka verecektir.
Bu adil olmayan dünya düzeni de mutlaka ve mutlaka tersine dönecek, hak yerini bulacak, tüm dünya insanları oof yerine aheste aheste “oh be dünya varmış” diyeceklerdir.
Böylece Hakk’ın vaad ettiği günler de gelmiş olacaktır.
Belki bugün olmasa da, İstiklal Marşı Şairimizin de dediği gibi “Belki yarın, belki yarından da yakın.”