2 Nisan 1971 yılında, İstanbul merkezli endüstri ve hizmet kuruluşlarını temsil eden, o zamanın önde gelen Türk sermayedarlarınca kurulmuş bir iş dünyası kuruluşudur. Açılımı, Türk Sanayici ve İşadamları Derneği’dir.
Genel merkezi İstanbul olup, Vehbi KOÇ önderliğinde 5 kurucu üye ile kurulmuştur. Bu kurucu üyeler 1- Vehbi KOÇ, 2- Feyyaz BERKER, 3- Osman BOYNER, 4- Sakıp SABANCI, 5- Ahmet SAPMAZ’dır.
Genel merkezi İstanbul’un dışında, Ankara’da temsilciliği, Brüksel, Washington, D.C. Berlin, Londra ve Paris’te Uluslararası temsilcilikleri, Çin (Şanhay), Silikon Vadisi (San Fransisco) ve Körfez (Dubai) ağları bulunmaktadır.
Koç Üniversitesi – Ekonomik Araştırma Forumu EAF, Özyeğin Üniversitesi – Sürdürülebilir Kalkınma Forumu SKF, Sabancı Üniversitesi – Rekabet Forumu REF ve Tüsiad Küresel Siyaset Forumu olarak Akademik Forumları da vardır.
Tüsiad’ın internet sitesindeki bilgilere göre ‘’Fikir üreten bir Fabrika’’ kimliği ile bir düşünce yapısına evrildiği ifade edilmektedir.
Şimdiki başkanı Simone KASLOWSKİ’dir. Babası Aldo KASLOWSKİ, annesi Guia KASLOWS olup, 1963 yılında İtalya’nın TORİNE kentinde dünya ya gelmiştir. İstanbul’da bulunan İtalyan Ticaret Odası’nın da Yönetim Kurulu Üyesidir.
Derneğe üye olabilmek için, Türk Vatandaşı olmak, yabancı uyrukluların üye olabilmesi için de, Türkiye’de ikamet izni almış olması gerekiyor, 18 yaşını bitiren, fiil ehliyetine sahip olmak gerekir. Asil üye olabilmek için, 2 asil üye tarafından takdim edilmesi veya önerilmesi gerekmektedir. Önerilen üye, Yönetim Kurulu Üyeleri’nin çoğunluğunun kararı ile kabul edilir ve 30 günlük bir sürede alınan karar sonucu üye adayına yazı ile duyurulur.
Şu anda, 5’kadın olmak üzere 2.117 üyesi vardır.
Derneğe üye olabilmek için 2 üyenin takdiminin dışında, 10.000 dolar giriş aidatı, 7.000 dolar yıllık aidatı ödemek gerekiyor. Bazı kaynaklarda da, bunların dışında 20.000 dolar daha ödemesi gerektiği ifade edilmektedir.
Bundan dolayı adı ‘’Zenginler Kulübü’’ olarak ta anılmaktadır. Bazı işadamları, bu parayla Anadolu’da bir fabrika bile kurulabileceğini ifade etmektedirler.
Tüsiad, üyeleri olan 4.500’e yakın şirketi temsil etmektedir. Bu şirketler yaklaşık olarak Kamu dışı milli gelirin yarısını (%50), Dış ticaretin %85’ini (enerji ithalatı hariç) gerçekleştirir, Kayıtlı istihdamın %50’sini (kamu ve tarım hariç) sağlar, Kurumlar vergisinin %80’ini öder.
Üyelik için, 30 gün içerisinde karar verileceği belirtilmesine rağmen, 3,5 yıldır beklediği halde, üyeliğiyle ilgili olumlu-olumsuz yazı alamayıp bekleyenlerde mevcuttur.
Tüsiad’ı yöneten Türkiye’nin en zengin aileleri, bir imPARAtorluk gibi durum ve konumdadırlar. Ülkenin iktisadi kararlarında tahmin edilenden çok daha etkin durumdadırlar. İş adamlarının oluşturduğu bir kuruluş olması nedeniyle, bu durum bir nebze doğal gibi görülse de, iktisadi olmayan konularda ki etkinliği ve müdahilliğine bakılırsa, ülke rejiminden tutunda, Anayasası’na, sosyal alandaki konu ve kanunlara kadar hükümran durumdadırlar.
28 Şubat 1997’de halkın oylarıyla seçilmiş sivil iktidarı, askeri darbe olmadan iktidardan indirme noktasında insiyatif alan 5 sivil STK’nın başında olduğu da görülür.
Bu yönüyle sanki, ‘’Silahsız Kuvvetler Komutanlığı’’ gibi bir fonksiyon icra etmektedir. Askerler darbe yapmadan bu kuruluşa danışıp, emir ve görüş alabilmekteydiler.
Bu kurumun üyelerinin bir kısmının sermayesinin de, bu işadamlarının kendi paraları değil, dünyadaki sermaye babalarının olduğu konuşulanlar arasındadır. Şayet bu doğruysa, dünyada ki para babalarının Türkiye’deki gardiyanlığı yapılmaktadır. O zaman aklımıza şu soru gelmektedir. Tüsiad kurulmadı da birilerimi kurdurdu? Böyle bir durum söz konusuysa, kim veya kimler kurdurdu?
Bütün bu gerçekler, Anadolu’da yetişen iş adamlarını belli kararlar almaya zorlamış ve arayışlar içerisine sokmuştur.
Örneğin, Müsiad (Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği), Misiad (Milliyetçi Sanayici ve İşadamları Derneği) v.b. kuruluşların kurulmasına ve faliyet göstermesine neden olmuştur.
Rahmetli Özal’ın oğluna, ‘’İstanbul dükalığı yıkılmadan Türkiye, asla kendine gelmez ve bağımsız bir ülke olamaz.’’ demişti. Oğlu ‘’bu dükalık nedir ve kimlerdir?’’ diye sormuştu.
Rahmetli Özal ‘’Türkiye’yi boğazdan yöneten 5 aile.’’ cevabını vermişti.
Bu yazımız vesilesiyle, Rahmetli Özal’ın vadesiyle ölmeyip, zehirlenerek öldürüldüğüne inanan birisi olarak ‘’Ruhu şâd, mekânı cennet olsun.’’ diyor ve yazımı tamamlıyorum.