Günün hangi anında olduğunuzun bir önemi var mı?
Sabah, öğlen, akşam, gece olmasının gerçekten bir önemi var mı?
Neden önemli olmasın diyorsunuz değil mi hepsinin ayrı bir önemi var.
Ayrı ayrı yapılması gereken işleri var.
Güneş doğduğunda geçmişi düşünüyorsanız öğle yemeği yerken sofranıza geçmişi davet ediyorsanız akşam sizden önce geçmişin yorgunluğu giriyorsa eve gece yastığınızı geçmişle paylaşıyorsanız inanın bana bir önemi yok.
Çünkü bulunduğunuz hiçbir anda bugünün eseri yok. Bugünün geçmişe geçmiş katmaktan başka bir görevi yok.
Peki neden bu kadar geçmişle iç içesiniz? Sebebini söyleyebilirim çünkü bitirilmemiş işlere sahipsiniz.
Psikolojide bitirilmemiş işler bireyin ifade edemediği duygularıdır.
Bu ifade edilmemiş duygular küskünlük, öfke, nefret, acı, kaygı, suçluluk, sevgi ve mutluluk gibi açığa vurulmamış, tamamlanmamış, çözülmemiş duygulardır. Birey tamamlanmayıp bir bütün oluşturamadığı için şimdi ve burada olamaz. Bu duygular tam bir farkındalık içinde yaşanmadığından, arka planda gezinip dururlar.
Bireyin kendisiyle veya başkasıyla etkili iletişim kurmasını engeller. Bitirilmemiş işler, bireyin açıklayamadığı duygularıyla yüzleşip, bu duygularıyla baş edebileceği ana kadar varlıklarını sürdürürler.
Siz bastırdıkça kaçındıkça geçti sanırsınız ama geçmez.
Sigmund Freud'un da söylediği gibi: "İfade edilmemiş duygular asla ölmez sadece diri diri toprağa gömülür ve sonradan korkunç bir şekilde tezahür eder." Duygularınız korkunç bir şekilde tezahür etmeden onu yaşayın, ifade edin ve muhabbatına bildirin.
Eğer söyleyemiyorsanız içinizi döke döke mektup yazın.
Sonra mektubu ister verin isterseniz yakın. Yeter ki içinizde öylece paslanıp kalmasına müsade tanımayın.
Çünkü siz kıymete değersiniz.
Bunu unutmayın.
En kısa sürede görüşmek dileğiyle.
Ha tabi bir de onca duygunun arasından mutluluğu bulup mutluca kalmanız istemiyle..