Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi hepimizin üzerine olsun kıymetli kardeşlerim.
Manevi iklimi ile ruhumuz ve gönlümüzü kuşatan kandiller kervanı, İslami geleneklere göre üç aylar olarak bilinen hidayet ve rahmet kaynağı olan evveli rahmet, ortası mağfiret sonu ise ateşten azad, Kur’an’ın doğum ayı ve on bir aya sultan olan Ramazan ayının yaklaştığını müjdeleyen Şehrullah yani Allah’ın ayına sahabe efendilerimiz (r.a.) ibadetlerinin makbul olması, hoşnut olması için helalleşerek girilen o üç aylara, Zünnûni Mısrinin dediği gibi; “Recep ekme ayı, Şaban sulama ayı, Ramazan derleyip toplama ayı veya Recebi şerif ayı tohum ekme, Şabanı şerif ayı sulama, Ramazanı şerif ayı ise hasat ayıdır, hasat ayı.” Yani herkes bu dünyada ne ekerse yarın ahirette onu biçer, ne yaparsa onun karşılığını görür ceza veya mükâfat olarak.
Bu üç aylar hasebiyle biz mümin ve müslümanları namazlarına daha fazla dikkat etmeye, nafile ve kaza orucu tutmaya, zikir ve dualarını çoğaltmaya, Kur’an’ı mealiyle okumaya, tonlarca olan günahlarımıza karşı tövbe etmenin yanısıra, hayatımıza uygulamamız ve bu mübarek aylara erişmemiz nedeniyle şu soruları kendimize sormalıyız.
Biz Allah (c.c.)’ı seviyoruz diyorsak ki, seviyoruz. Acaba borçlu olduğumuz kulluk vazifemizi hakkıyla yerine getirebildik mi?
Biz Hz. Peygamberi seviyoruz diyorsak ki, seviyoruz. Peki, onun sünnetini, ahlakını ne kadar yaşıyoruz.
Kitabım Kur’an’dır dediğimiz halde, Kur’an’ın emirlerine ne kadar sarılıp yasaklarından ne kadar kaçınıyoruz?
Allah (c.c.)’ın nimetlerini yediğimiz halde şükrünü eda edebiliyor muyuz?
Cennet haktır deyip cennetin arzuladığı ve ona lâyık hazırlığımız var mı?
Cehenneme götürecek kötülüklerden ne kadar uzak durabiliyoruz? Korona virüs var diye herkes hastane ve eczanelere koşup habire ilaç alıyorlar da; Rabbim cennet var diyor koşan yok denecek kadar az, amma cehennem için insanların çoğu dolandırıcılık, cinayet, zina, kul hakkı yemenin peşinde koşanların bu ayı fırsat bilip tevbe istiğfar ederek bu fırsat aylarında kendimize sorup bu soruların cevaplarını cevaplamalıyız.
Enes b. Mâlik'ten rivayete göre en emin beldenin en emini olan efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) üç ayların başlamasında şöyle nida da bulunuyordu “Allahümme barik lenâ fi Recebe ve Şaban. Ve belliğnâ Ramazân.” “Ey Allah’ım Recep ve Şabanı bize mübarek kıl ve bizi Ramazana kavuştur” mübarek dualarına binlerce âmin niyaz ve temennisiyle şerefyab olduğumuz; kelime olarak herhangi bir şeyi istemek, arzulamak ve onu elde etmek için çaba sarf etmek manasını ihtiva eden, Receb ayının ilk cuma gecesine erişeceğimiz Regaip Kandilinin, başta nefsim, neslim, sevdiklerim, İslam âlemine hayırlara vesile olmasını, günah ve hatalarımızdan dolayı imtihana tâbi olduğumuz virüs belasından halas olmamızı, bu aziz vatanın huzur ve refahı için mücadele eden askerimizi, polisimizi, ordumuzu, yurdumuzu her türlü bela ve musibetlerden, kötülüklerden, deprem, yangın ve sel felaketlerinden muhafaza eyleyip Rabbimiz (c.c.)’nun ruhumuza ikram ettiği fazilet ve bereketli aylarda yapılan dileklerin dalga dalga Allah’a ulaştığı, dökülen pişmanlık gözyaşlarının günahları silip yok ettiği, tövbe hata ve günahlarımızdan pişman bir şekilde af ve mağfiretimiz için Rabbimiz (c.c.)’ye gönülden yalvararak tövbe ve istiğfarda bulunup, yaratıcımıza karşı görev ve sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlayıp gaflet uykusundan uyanmamıza, aramızdaki çekişmeleri, tefrika ve ihtilâfları, şahsi menfaat hesaplarını bertaraf ederek, öyle yaşayalım ki kimse bizleri Allaha şikâyet değil, Allaha emanet edercesine barış, hoşgörü, kardeşlik, birlik ve beraberliğimizin güçlenmesine tüm dünya insanlığına umut olan bu necip milletimizi hıfzu emin olmasına, dünya küffarına, iç ve dış şer güçlere, işbirlikçilerine karşı devletimizin güçlenmesine vesile olmasını, gecelerimizin Hira, gündüzlerimizin sevr, evimizin gül, gönlümüzün gülşen olmasını Rabbim (c.c.)’den niyaz ederim kıymetli kardeşlerim.
EKME, SULAMA VE TOPLAMA AYLARI OLAN ÜÇ AYLAR
