En büyük hayallerimizden biriside vakti saati geldiğinde isabetli izdivaç yapmaktır. Bu hem erkekler hemde kızlar için elbetteki hayallerini süsleyecek bir olgudur bu izdivaç.
Peki bu denli hayali ile yaşadığımız evlilik kervanına katılma teşebbüsümüz sonucu oluşan yeni yuvamız bizleri ısıtacak mı yoksa ısıtmayacak mı ve sorun ile mi başlayacak bu evlilik. İşte bu bizlerin elinde, ,ebeveynlerin tutum ve davranışlarında, töre diye dayatmama, , iyi niyet ve hoşgörüde saklı. Günümüzde bilindiği gibi her şey ateş pahası olmuş, olmuş da yeni bir yuva içinde her şey gerekli. O zaman bazı harcamalar kaçınılmaz olacak bunlardan kurtuluş yoktur.
Ancak buna kimsenin itirazı olmazda, itiraz edilecek de çok şey ne yazık ki mevcut yapılan uygulamalarda görülüyor. Daha Bismillah başlarken bile bir kız evinin kapısına giderken başlıyor harcamalar, işte bu noktada mantıklı, akıllı ve imkanlar ölçüsünde davranılmalı ve istek ve taleplerde bulunulmalıdır. Aileleri zora sokacak talep ve istek yerine, el birliği ile yuvanın temel ihtiyaçları temin edilmeli ve çok ileride lazım olacak belkide hiç lazım olmayacak ev eşyası, giyim, kab/kaşık gibi alımlara rağbet edilmemelidir.
Ayrıca ,takı zulmü ile de karşı tarafı gereğinden fazla zora sokarak ,sıkıntı yaratacak istek ve taleplerde bulunulmamalıdır. Kaldı ki bu tür zorlamalar sonucu alınan ve alınacak takılarında gerek kızımız ve gerekse gelinimize bir faydası olmayacaktır .Zira evlilik sonrası ilk fırsatta bunlar zarar karşılığı elden çıkarılarak borçların kapatılması yoluna gidilecektir. Buda aile içinde ilk huzursuzluk ve ayrışmanın da temelini oluşturarak yıllar boyu sürecek tartışma ve çekişmeye konu olacaktır. Düğün münasebetiyle gelen hediyelerin de gerek erkek tarafı ve gerekse kız tarafı olarak imkanlar ölçüsünde ebeveynlerce alınmadan evli çiftlere bırakılması çok da şık ve yerinde olacağı gibi; Çiftlerin ileride kullanacakları akıllı bir yatırımın temelinin oluşumuna da katkı sağlayacaktır.
Birde erkek tarafı mümkün olduğu kadar kendi öz kaynakları ile düğün harcamalarını yapmaya gayret etmeli yeni evli çiftlere borç yükü bırakmamaya çalışmalıdırlar. Kız tarafı da bu konuda duyarlı olmalı ve nasıl olsa babası alıyor olabildiğince aldıralım gibi sakat bir düşünce ile karşıyı zora sokacak istek ve taleplerde bulunmamalıdır. Unutulmamalıdır ki artık iki aile hasım değil hısım oldular ve bu hısımlığı daima gözeterek ileriye daha da pekiştirmiş şekilde taşımaları; Yeni kurulan yuvanın selameti ve mutluluğuna katkı sağlayacaktır.
Borçla kurulmuş evlilik ve evlilik sürecinde birbirini gereksiz yere yıpratmış ebeveynler, kurulacak yuvada bunların tatsız ve lüzumsuz olaylara sebep olacağını, gençlerin mutluluk ve saadetlerinde tehdit edeceğini bilmelidirler. Buna fırsat vermemek, mutluluğa gölge düşürmemek, başlarken pürüz yaratmamak için süreci başladığı gibi sürdürüp neticelendirerek, evliliği zor değil kolay kılalım. Ebeveynlerin gayret ve çabası bu doğrultuda olmalı ve kurulacak olan yuvaya ne bir borç yükü nede çatışma mirası bırakılmamalıdır. Onların mutluluğuna odaklanılarak gereği, gereği gibi yapılmalıdır. Çünkü onlar bizlerin boyuna/posuna bakmaya, sevmeye kıyamadığımız, geleceğimizin garantisi olan ciğerpare evlatlarımız onlardan daha ötesi ve değerlisi yoktur.