İnsanoğlu olarak hiç düşündük mü imkanları kullanmada ne kadar başarılıyız yada sahip olduğumuz imkanların farkında mıyız, farkında isek de ne kadar farkındayız. Hep şikayet etmek gibi bir bulaşıcı hastalık ne yazık ki ortalığı kasıp kavuruyor.
İşte bu açıdan bakıldığında hepimizin iyi kötü , az çok bazı imkanı ve yapabileceğimiz işler mutlaka vardır. Zira bu dünyaya , yer yarılıp ta yerden çıkarak gelmedik. Bu imkanlarımız farkında olup bunlardan azami ölçüde faydalanmak dururken bunları görmemezlikten gelmek de neyin nesi. Hani bu şuna benzer yıllarca bize yakıştırdıkları su akar Türk bakar yakışıksız deyim gibi bir sonuç yaratır ki bak el nasılda haklı dedirtir. İşte bu duruma düşmemek için bu konuyu da irdelemekte fayda var.
Biz aslında millet olarak bir çoğumuzun evveliyatı çiftçilik tir. Yani köylerde arazimiz şu ya da bu şekilde mevcut. Ya da kasaba, şehrin kırsal bölgelerinde yaşıyorsak bir miktar bahçemiz arsamızda bulunabilir ki hiç yoksa bile evimizin önünde avlumuz da vardır. Peki bu arazimizden, arsamızdan, bahçemizden hatta avlumuzdan istifa ne kadar ediyoruz. Bunun için neler yapılır neler yapılmaz bu değerimiz hayatımıza ne kadar değer katar bunun hesabı içinde olunmalıdır.
Rahmetli babam yıllar önce şehir çıkışında polis yada jandarma bulunmalı şehirden çıkan araçlarda köylere ilçelere gidenlerin içinde tüp sevkıyatına engel olmalıdır derdi. Niye baba diye sorunca da şöyle cevaplardı. Köylerde yaşıyorlar bu tüp yakıt imkanı bulamayan şehirde yaşayanların hakkı köyde çalı-çırpı, odun mu yok kay bunları pişir ekmeğini, yemeğini derdi. Her ne kadar yadırgasam da bu yaklaşımı hiç de haksız sayılmaz.
Köylümüz ve bu imkana sahip olan herkes, ekmeğini yapsa bir kaç tavuk besleyip yumurtasını alsa, daha çok imkanı mevcut ise inek besleyip taze süt ve yoğurduna kavuşsa, bir kaç tane küçük baş hayvan besleyip kavurmasını yapsa ne olur. Kim kazanır, neden yapmayız. Köylerimize günlük fırınlardan kucak, kucak ekmek gidiyor ve marketlerden yumurta taşınıyor. Hatta yoğurtlarını bile marketlerden aldıklarına çokça şahit oluyoruz.
Bu ne kadar rahatlığa düşkünlük, bunu bir yana bırakın bu ailemizin bütçesini ne kadar tehdit ediyor. Bu ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılasak hem tüketim ve üretim zincirine olumlu katkı sağlamış oluruz hem bütçemize, hem de doğal ve tabi besleniriz ki bu hepsinden daha önemli. Tabi sözümüz bu imkanlara sahip olmayanlar ile zamanı ve mekanı olmayanlara değil.
Haydi o zaman bu konu ile ilgili yapabileceklerimizi tekrardan gözden geçirip ekonomimize olumlu katkının yolunu ararken, diğer taraftan da bu vesile ile doğal beslenme imkanına kavuşalım. Ayrıca gelenek ve göreneklerimizi de yaşatalım. Göreceksiniz ki sizinle birlikte bu imkana sahip olmayanlarda tüketimin kısılması sonucu oluşacak dengeli fiyatlardan sebeplenerek hep beraber kazanmış olacağız. Ne dersiniz?..