Türkiye Belediyeler Birliği, 2006 yılı Temmuz ayında, Nevşehir'de 3 günlük bir seminer düzenlemişti. Seminere bizde katılmıştık. İlk günkü seminer dersinin konusu İletişimdi ve hocası Prof. Dr. Üstün DÖKMEN'di. Hoca, başkanların onca görevinin içerisinde, olumsuz ve kanuna uymayan, zamanlı zamansız defalarca gündeme getirilen istekler karşısında yalan söylemelimiydi, ve/veya karşı tarafı oyalamak için böyle bir yönteme başvurmalımıydı.
Üstün hoca bu konuda şunu anlatmıştı. Bir çocuğu babası aşı vurdurmak için sağlık ocağına götürecektir ve oğlum sana çok sevdiğin pamuk şeker alacağım der evden çıkarlar. Sağlık ocağında aşı yapacak prensesleri görünce ağlamaya başlar, kolunu açarlar ve aşısını yaparlar. Aşıdan sonra babası çok sevdiği ve söz verdiği pamuk şekerinden iki tane alır ve ağlamaması gerektiğini, aşısını olduğu için daha sağlıklı yaşayacağın söyler. Çocuk ağlamayı ve hıçkırığı keser ve babasına aşıya değilde pamuk şeker almaya götürüyorum diye neden kandırdın diye sorar. Seni çok seviyorum, çok üzülmenide istemedim, 30 dakika üzülmek yerine 1 dakika üzüldün, 29 dakika seni az üzdüm der . "Seni çok sevdiğim için" cümlesini bir kaç defa tekrarlayarak anlatır.
Daha sonraları, çocuk çok zeki ve başarılıdır. Okul hayatında, ders ve sınıflarını başarıyla tamamlar. Çocuğun aileye, ailenin, özellikle babanın çocuğa karşı sevgi ve saygıları artarak devam eder. Üniversite sınavında çok yüksek bir puan alarak, Türkiye'de en iyi eğitim veren bir Üniversiteyi ve ailenin de arzuladığı bir bölümü kazanır.
Babasıyla birlikte gidip kaydını yaptırırlar, yurtta kalmayıp çok rahat bir ortamda ders çalışabilmesi için okuluna yakın ideal bir ev tutarlar. Aile çocuklarının eğitimi için bütün imkanlarını seferber ederler.
Çocuk ilk eğitim yılının sonunda gelir, derslerini ve sınıfını geçtiğini, çok başarılı olduğunu, hocaların yaz tatillerini boşa geçirmeyin yabancı dil kursları ile yabancı dilini çok iyi geliştirmesini, okul bitince yüksek lisans yapıp, araştırma görevlisi olarak üniversite de kalmayı ve bilim adamı olmasını tavsiye ettiklerini söyler.
Ailenin mutluluğu bir kat daha artar. Yabancı dil kursu parasını verip tekrar gönderirler. 2. sınıfın sonunda, derslerini başarıyla geçtiğini, 2. bir dil kursuna daha yazılacağını bildiren mektup gönderir. Mutluluk bir kat daha artar. 3.sınıfın sonunda, yurt dışına gidip teorik ve pratik dil bilgisini geliştirmesini hocalarının tavsiye ettiğini bildirince o yazda yurt dışına gönderilir. 4. sınıf biter, yüksek lisan sınavlarına hazırlanır ve kazanır. 5.yılın sonunda yüksek lisansı bitirip asistanlık sınavlarına girmiş ve kazanmıştır. Ailenin mutluluğu artarak devam eder.
6. yılın ortalarında, evin kapısı çalınır, baba kapıyı açar, bakarki karşısında iki polis, şaşkınlık içinde oğlunun başına üzücü bir olay mı geldi diye endişelenir. Polisler, oğlunun asker kaçağı olduğunu ve askerlik için götürmeye geldiklerini söylerler.
Aile nasıl olur, doktorasını yapıyor, bitirince askerliğini yapacağını söyleseler de ikna olmazlar. Polisler oğlunun üniversite 1. sınıfta devamsızlıktan atıldığını, 2'kez 3'er yıllık üniversite sınavına gireceğinden dolayı askerliğini tecil ettirdiğini, şimdide tecilinin bitip asker kaçağı durumuna düştüğünü söylerler.
Baba telaşla oğlunu evdeki telefondan arar. oğlu telefonda doğru olduğunu söyleyince, babası "Oğlum 6 yıldır niye gizledin, bize söylemedin" deyince oğlu "baba ben sizi çok seviyordum. Söyleyip 6 yıl üzülmenizi istemedim. Son anda duyup 6 dakika üzülmenizi istedim." cevabını verir.
Babası bunu nereden akıl ettiğini sorunca, sen küçükken beni 30 dakika üzülmeyesin diye aşıya götüreceğini söylemeyip, pamuk şeker alacağım diye 29 dakika az üzülmemi sağladınya, ordan öğrendim cevabını alır.
Prof. Dr. Üstün DÖKMEN hocada, bu örnekten hareketle, hiç bir belediye başkanının hangi şartlar içerisinde olursa olsun, yalan söylememesi gerektiğini söyledi.
Sadece belediye başkanları değil millet olarak herkes yalan söylememeliyiz. Zaten dinimizin emri de bu değilmi?
Zaman zaman bu deneyim paylaşımlarımıza,yazılarımızda yer vereceğiz.
DENEYİM PAYLAŞIMI - 1 -
Yorumlar
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren,
aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya
da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk
içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.