Yazar Şakir Kapçı, ikinci hikâye kitabını yayınladı. İçimizdeki Gurbet, yürek burkan hikâyelerle dolu.
Yazarın su gibi akan bir dili var, sade ve güzel bir üslûbu. Hayatın içinden olaylar anlatıyor yazar. İnsanı yüreğinden yakalıyor, birçok insanın normal karşıladığı vakaları dramatik bir şekilde, iç burkan yönleriyle gözümüzün önüne seriyor.
Yer yer kahramanlarının ruh hâlini sergiliyor, insanı derinden sarsan psikolojik tahliller yapıyor yazar Kapçı.
Zaman zaman felsefî yorumlar yapıyor. Kısa, öz, çarpıcı tespitlerde bulunuyor.
Hırsına yenilen, nefsine mağlup olan, tutkularına esir düşen insanların perişanlığını anlatan Kapçı, hayatın sonuna işaret ediyor, dönülecek yeri de söylüyor. Kitabın sonunda bilgeliğe sığınıyor.
Hayatın sıradan, alâlade hâlleri vardır, anlatmaya değmez. Sanat eseri, hayatın anlamlı kesitlerini anlatır. Kapçı sıradan ile anlamlı kesitleri çok iyi ayırıyor ve hayatın özü diyebileceğimiz karar anlarını dile getiriyor.
Hikâye aralarına serpiştirdiği yorum cümlelerine bayıldım. Bekleyen hikâyesindeki şu cümleler ne kadar da çarpıcı:
“Hayat sürprizlerle dolu. Kader dediğimiz şey, tam da bu belki. İnsan çoğu zaman çıplak bir dağın zirvesinde tek başına yaşayan ağaç gibi yalnızdır aslında. Çoğu zaman yitik duyguların esiri, kör kurşunların hedefi olmaktan kurtulamaz.” (S.61)
Yazar, yer yer son derece sanatlı cümleler kuruyor, benzetmeler arka arkaya uçuşuyor, okuduğunuz metni yeni baştan okuma ihtiyacı hissediyorsunuz. İnsanı durduran ve düşündüren cümleler çarpıyor alnımıza.
“İnsanın gözlerindeki perdenin kalkıp hayat zannettiği bu içi boş rüyadan uyanabilmesi için yüreğine bir çığ düşmesi gerekiyormuş meğer…” (s.62)
Hayat için boş bir rüya değil tabi. Bize ebedi hayatı kazanabilmemiz için verilmiş bir fırsat. Hikâye kahramanı genç kızın içine düştüğü ruhsal çelişkileri anlatırken kurmuş yazar bu cümleyi. Öylesine yerinde bir tespit yapmış ki aşk olsun diyorsunuz. İnsanın ruh dünyasındaki dalgalanmaları, yanılgıları, pişmanlıkları fevkalade güzel dile getirmiş.
Kitaplar ve Beyaz Çanta hikâyesinde kahramanların iç dünyasını anlatırken kurulan şu cümleler, felsefi bir bakış açısı sergiler:
“Eylül serinliğine bürünmüş çisil çisil dökülen yağmur gibidir hayat. Zayıf kalan yerlerimizden yontar durmadan. Yontulan kimi zaman hüzünlü öykülerimizdir paylaşamadığımız.
Hayat bir oyun, süs ve tutkulu bir oyalanmadan başka nedir ki? Kırıntıları elimize, yüzümüze ve dahi gönlümüze bulaşırken ruhumuz özgürlüğe susamış atlar gibi şaha kalkar.” (s.70)
Zaman zaman mücevher değerinde öğüt cümleleri sıkıştırıyor yazar hikâyelerin arasına. Dönüş hikâyesindeki şu cümle ne kadar da güzel:
“İleride insanın hatırlayınca mutlu olabileceği anılar biriktirmesi servet biriktirmesinden çok daha önemliydi elbette.” (s.75)
Sokakta kalmış bir genci anlatan Bilge hikâyesindeki şu cümle hem sanatlı hem de çarpıcı.
“Kaldırım kenarında boş bir poşet gibi fırlatılıp atılmış hissi uyandıran yarı baygın bir delikanlı kıvrılmış yatıyordu. Cılız bedeni uçuşan kar tanelerinin altında tir tir titriyordu. Kimdi, niçin oradaydı?
Vicdanımızı kaybedişimizin canlı yayın belgesiydi o an yaşananlar.
Beklenmedik bir anda hayat insanın suratına kocaman bir tokat atıp onu sarsarak kendine getirilebiliyor…” (s.86)
Şakir Kapçı, bazen insanı kızdırıyor İçimizdeki Gurbet’te. Bir hikâyeye dalmış, olayın seyrine kendinizi kaptırmış okuyorsunuz. Bir de bakmışsınız ki hikâye bitmiş. Oyuncağı elinden alınmış çocuk gibi kızıyorsunuz. Bekleyen, Dönüş, Bilge hikâyelerinin bitişinde burkuluyor okuyucu, hikâyelerin devam etmesini bekliyor, beklenmedik bir anda metin sona eriyor.
Yazar Kapçı, roman vadediyor bize. Uzunca metinler ve heyecanla okunacak hayat sahneleri anlatacak hissi uyandırdı bende.
İçimizdeki Gurbet, bir oturuşta okunacak hikâyelerle dolu. Akıcı bir üslûba var yazarın. Heyecan uyandıran olaylar anlatıyor. Yürek burkan psikolojik tahliller yapıyor. Tutkularına, hırslarına, duygularına yenilmiş insanların iç dünyasına ayna tutuyor.
Başarılı bir hikâyeci Şakir Bey, gönlümüzün dehlizine ayna tutuyor, vaka anlatıyor, çarpıcı psikolojik tahliller yapıyor.
İrtibat: Çırak yayınları arasında çıkan kitap 0212- 6359919; 0505 2423065’ten istenebilir. Internet sitelerinden temin edilebilir.