banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Bizleri yoktan var eden varlığından haberdar eden, şekil veren, rızık veren, kimilerini takvaca kimilerinden üstün kılan yüce Rabbiz (c.c.)’ya karşı şu üç günlük dünyanın varisleri, yarınların emanetçileri, âdemoğulları ve kızları, olarak kısa bir konaklamadan sonra istesek de istemesek de bu diyardan hesap vermek üzere tahtadan ata bindirilerek göçüp gideceğiz. Rabbim (c.c.) imanla yaşamayı, imanla ölmeyi cümlemize nasip eylesin. Öyle ki ‘hesap edeyim dedim dünya malını, çarptım, böldüm, çıkardım, topladım netice itibariyle 5 metre 1443 yıldır modası geçmeyen beze yani kefene dayandı.’ Evet, bizler maalesef dünya, moda, nefis ve heva peres olup, evlerimizin, sokaklarımızın, köyümüzün, kentimizin, şehrimizin beldemizin “OKÇULAR TEPESİni terk ettik terk. Muhammed Yusuf KANDEHLEVİ, Meşhur Hayatu’us Sahabe kitabının yazarı olan Muhammed Yusuf Kandehleviye vatandaşları gelip fiyatların artışından şikâyet ederler. Vatandaşları dinledikten sonra şöyle Muhammed Yusuf Kandehleviye cevap verir. Ey müslümanlar insanlar ve eşyalar Allah katında iki elin mizanı gibidirler. Eğer insanın kıymeti Allah katında artarsa, eşyanın değeri düşüp ucuzlar. Yok, eğer insanın değeri düşerse, o zaman da eşyanın değeri artıp fiyatlarda yükselir. Öyleyse Allah katında değerinizi artırın. Oda iman ve salih amel ile olur. Bakınız Rabbimiz (c.c.) A’raf 96. Ayetinde şöyle buyurmaktadır. “O ülkelerin halkı inanıp Allah'ın azabından korunsalardı, elbette üzerlerine gökten ve yerden bolluklar açardık; fakat yalanladılar, biz de onları kazandıklarıyla yakaladık.” Maalesef; ümmet olarak bizler Kur’an ve Sünneti yavaş yavaş terk edilmemesi talimatına rağmen birçok tepeyi terk ederek büyük bozgunlar yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz.

Nasıl mı?

*Anne babamızın evlerimizden uzaklaştırılmasıyla birlikte nesillerimizi tehdit eden büyük facia başlamış oldu. Dolayısıyla evde ana kalmayınca bu sefer anaokulları açtık, evde huzur kalmayınca huzur evleri açtık.

*Ahmed b. Hanbel’in Müsnedinde geçmekte olan şu hadise bizler için ibret alınması gerek bir olay. En emin beldenin en emini olan Efendimiz (s.a.v.) güzide ashabına ey ashabım; “Ne şart ve durum olursa olsun asla burayı terk etmeyeceksiniz. Bizlerin cesetlerinin akbabalar tarafından parçalandığını görseniz bile yerinizi bırakmayacaksınız.” emrine rağmen sahabe efendilerimizin bir kısmının vaktinden önce görev yerlerini terk etmeleri nedeniyle Uhud savaşı bir zafer olmaktan çıkmış, Hz. Hamza (r.a) ve Mus’ab bin Umeyr (r.a.) başta olmak üzere 70 kadar sahabe efendilerimiz maalesef şehit olmalarına sebep olup okçular tepesini terk ettiklerinden dolayı.

*Kreşlerin, bakıcıların ve bakım evlerinin bağrında yetişen nesillerimiz avuçlarımızdan kayıp gitti. O gün okçular tepesini terk ettiği için Hz. Hamza (r.a) ciğeri parçalanarak şehit edilmişti. Bugün analarımız evlerimizi terk ettiği için nice Hamzalar, Mus’ablar televizyonun, internetin ve dizilerin pençesinde kalpleri, zihinleri paramparça edilerek heba edildi.

*Dünyevileşmenin iliklerimize kadar işlemesiyle birlikte, nesillerimizin geleceği ile ilgili önceliklerimiz değişti. Evlatlarımızın aldığı notlar ya da kaçırdığı deneme sınavları yüzünden neredeyse depresyona girerken, her gün kaçırdıkları namazlar için yüzümüzü bile ekşitmez olduk. Dershane taksitleri ve özel ders ücretleri arasında sıkışan babalarımızın, ailelerini, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem azabından koruyacak ne takatleri kaldı, ne de vakitleri.

*Tapusu bize ait olan evlerimizin başköşesini televizyon, gündemini de dizi ve magazinler işgal etti. Geniş odalar, salonlar, mutfaklar, mobilyalar arasında afiyeti, huzuru ve bereketi kaybettik. Daha konforlu bir hayat, daha iyi bir ev, daha iyi bir araba hayalleri kurarken İslami hedef ve ideallerimizi unuttuk.

*Bir evde asli görevinin şuuruna varmış bir anne varsa, o ev yıkılmaz bir kale gibidir. Şuurlu annelerin bulunduğu evlerin gündemleri Kur’an ve Sünnettir. O evlerde erkek veya kadının değil sadece Allah’ın sözü geçer.

*Evlerimiz Hz. Hatice’nin evi, çekirdek kadrolarının yetiştiği Erkam bin Ebil Erkam’ın evi, Mus’ab bin Umeyr ve Medine’de karargâh seçtiği Esad bin Zürare’nin evi, hatta İslam devletinin ilk kararlarının alındığı Ebu Eyyub el-Ensari’nin evi gibi daima ümmete hizmet eden evler olmaktan uzaklaştı.

*Irkçılık, malum, pis bir hastalıktır. Doktor değilim ama, kolay bulaştığı belli olan bu hastalığa yakalanmış kişilere bol bol Kur’an ve Sünnet suyu içmelerini, yaşam ve ölüm üzerine az biraz tefekkür etmelerini, tavsiye ederim.

*Yüreklerindeki merhamet değerlerine baktırsınlar; ya kalmamıştır, ya da çok azdır. Kalplerini için minaya gidilmeli kontrol ettirsinler, belli bir oranda taşlaşmayla karşılaşabilirler.

*Zamanımızın insanlarına baktığımızda, fiyatlar pahalı, kadınlar çıplak, mescitler bomboş, Allah’ın hükümlerine uyulmamakta, beldelerimizde hırsızlar şımartılmış, yiğitler prangalara vurulmuş, evlenmeler pekde mümkün ve kolay olmaz hale gelmiş, zinaya helal gibi bakılıp hale getirilmiş, kadın ve erkekler arasındaki sevgi muhabbet göçüp gitmiş.

*Müslümanların yaşadıkları yerleri, zalimler işgal etmiş, fakirler yağmur altında çadırlarda veya çardaksızlar.

*Günümüzde öyle bir hale geldik ki, işlediğimiz her hayırlı ameli, delik bir çuvala koyduk. Güzelce abdest alıyoruz amma, abdest alırken de suyu israf ediyoruz. Fakirlere sadaka veriyoruz amma, fotoğrafını sosyal medyada paylaşıyoruz. Gece namazını kılıyoruz amma, akraba ilişkilerini kesiyoruz.  Oruç tutup açlığa sabrediyoruz amma, küfrediyor ve lanetliyoruz. Emin olunuz ki Allah’ın hesabı pahalı ve çetindir haaa. Bazı insanlar masrafların çok yüksek olduğunu öne sürerek hacca gidemiyorlar, Ne gariptir ki, aynı zamanda tatile gidebiliyorlar. Bazıları kurban kesemediklerini iddia ediyorlar. Neden mi. Efendim kurbanlıkların pahalı olduğu için,  amma son model telefonları kullanıyorlar. Bizden bazıları günde Allah’ın kitabından 10 ayet bile okumuyor, amma günlük 100 haberi okuyorlar vesselam.

Dolayısıyla bu gösteriyor ki maalesef bizler çoktan okçular tepesini terk etmişiz.

İlahi ya Rab, Bizler dağıldık, bizi topla Allah'ım.

Bizler şaşırdık, bizleri doğrult Allah'ım.

Bizler ayrıldık, bizleri birleştir Allah'ım.

Bizler kirlendik, bizleri temizle Allah'ım.

Bizler unuttuk, bizleri kendimize getir Allah'ım.

Bizler gevşedik bizlere azim ver Allah'ım.

Bizler kaybettik bizlere göster Allah'ım.

Sen dilersen boşa çıkmaz emeklerim.

Sen ikram etmezsen, biz gariplerden de garibiz. Yardımını esirgeme üzerimizden Allah’ım. Âmin âmin âmin.

 

 

 

                                                                                                                                            Yusuf ÇAKICI

                                                                                                                                        Yalıhüyük/ KONYA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.