Romancı Yazar Yakup Çak Kardeşimin Yollar Huzur’a Çıkar isimli romanı tıpkı kapağındaki güneş gibi sıcak ve dokunanın ve okuyanın sadece elini değil yüreğini de yakıyor.
Yazarımız 1971 Karaman doğumlu... Tahsil Hayatı,Kazımkarabekir/Akarköy’de başladı ve Konya/Meram Ticaret Lisesinde yarıda kaldı. Özel sektörde çalışma hayatına devam eden yazarımız, yazarlık serüvenine şiirle başladı ama en büyük hayali ve hedefi bir ”romancı” olabilmekti. Bu hayali ve hedefine, yaşanmış bir köy hikâyesi olan ve 2010’ylında çıkardığı SIZAK isimli romanıyla kısmen adım atmış oldu. Hemen ardından 2012 yılında, yıkılan bir ailenin enkazı altında kalan bir hayatı anlatan YANIK BAHAR isimli romanıyla bu alanda, ayaklarını yere daha bir sağlam basmaya başladı.
Bir sosyal duyarlık çalışması olan ve yazımızın da esas konusu olan; YOLLAR HUZUR’A ÇIKAR isimli romanıyla ülke çapında tanınan bir romancı olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Yazarımız Konya’da ikamet ediyor.
Kitapta, bir huzurevinde geçen acıklı ve hepsi de birer ibret vesikası olan hikâyeler anlatılıyor. Gerçekten de “hayatın kış mevsimi” diyebileceğimiz bu bölümünü çok güzel anlatmış Yakup Çak...Mesela, sağlığında evlatlarına mallarını verip Anadolu tabiriyle “zıpazırlak” ortada kalan bir babanın, burun direklerini sızlatan halini gözleriniz yaşararak okuyacaksınız.
Hepimiz potansiyel birer huzur evi sakiniyiz. Huzurevlerini değersizleştirmek için falan kurmuyorum bu cümleleri. O evler aslında sosyal bir ihtiyacın karşılandığı hizmet yerleri... Bu hizmet yerlerinin isminin “huzur” kelimesine rağmen toplumumuzda menfi anlamlar çağrıştırmasının nedeni; Müslüman Türk toplumunun tarihinden gelen örf, adet ve gelenekleriyle kazanmış olduğu haklı namına bir zıtlık içeriyor olmasındandır. Yani ataerkil bir aile yapısının özellikleriyle terslikler içeren, ebeveynlerin git gide geleneksel yaşamdan kopartılıp, kapitalist bir düzenin hâkim olduğu bir yaşam tarzına doğru süratle sürüklenmekte olmasıhatta sürüklenmiş olması üzüntü kaynağımız olmaktadır.
Ülkemiz toplumunun da bu düzenin bir parçası haline gelmiş olması,artık kadınların da yoğunlukla iş hayatına atılmış olmaları, onları kendi çocuklarına dahi bakıcı arayacak bir pozisyona düşürmüştür. Bu da ister istemez; “bana ne babadan, bana ne anadan, hele hele “bana ne dededen, bana ne nineden?” gerçekliğini ister istemez gözümüzün önüne kocaman bir dağ gibi, uçsuz bucaksız bir deniz gibi sermiş ve “yükseğe mi çıksak?” yoksa “derinlere mi dalsak?” pozisyonlarından birisini bizlere dayatır olmuştur.
Çocuklarını kreşe, anaokuluna bırakmak zorunda olan günümüz aile yapısında çocukların; “siz bizi kreşe bırakıyorsunuz ama biz de büyüyünce sizi huzurevine bırakarak rövanşı mutlaka alacağız” nefretiyle yetişmelerine bizatihi kapı aralıyor bu çağın gelenekleri...
Nüfusun 10’unun köylerde 90’ının şehirlerde yaşamaya başladığı çağımızın getirisi daha başka nasıl ya da neler olabilirdi ki?
Neyse kitabın verdiği acıyı ve dersleri siz okuyuculara bırakıp biraz da kitabın fiziki özeliklerinden bahsedelim.
Yollar HuzuraÇıkar’ın,Yakup Çak’ın üçüncü romanı olduğunu yukarıda yazmıştım.
Kitabın kapağında güzel bir kompozisyon işlenmiş. Yaşlı bir amcanın bir sehpada oturması, güneşin batışı ile birlikte anlamlandırılmış sanki.Bastonu ve önündeki çantası yılların anılarını içinde saklayan geçmiş zamanı tasvir ediyor gibi...Amcamızın durduğu yer ile ufka doğru uzayıp giden yolun sonu çok uzak değil artık.“Yollar HUZUR’A Çıkar” derken, HUZUR ifadesinin kırmızı renkte ve düzgün bir şekilde yazılmasına karşılık “A” harfinin soluk bir renkle yazılmış olması ve arkasına eklendiği HUZUR ifadesinden ayrılarak aşağıya düşüyor gibi gösterilmesi de manidar bir düşünce ile tasarlanmış belli ki... “A” harfi bence, ölümü temsil ediyor.
Arka kapakta yine yaşlı amcamız aynı pozisyonda yer almış ve ömrünün geride bıraktığı tüm yaşanmışlıklarını, belki de artık bütün umutlarını yitirip kaçınılmaz akıbeti düşünüyor.
Kitabın kimliğinde yine kitabın ve yazarın ismine yer verilmiş. Kitap; Dizgi Ofset/Konya Matbaasında, Ekim 2021 ayında basılmış.
“Kendine uzak gördüğün ama en yakınında olduğunugeç fark ettiğin akıbetindir ihtiyarlık.
Sen düşlediğin hayallerine dikersin gözünü, o ise dizlerinin dermanına, gözlerinin ferine...” diyerek “Gidiyorsun...” başlığını atmış ve anlatımına öylece başlamış yazarımız.
Kitap 250 sayfadan ibaret olup okuyucusuyla ilk kez; 2021, Konya Kitap Farında, Selçukya Kültür Sanat DerneğiStandında karşılaşmış ve epeyce de ilgi görmüştür.
Her Türk evladının okuması ve mutlaka ve mutlaka dersler çıkarması gereken bir eser...
Temin için, yazarımızın sosyal medya hesaplarından kendisine ulaşılabilir.
İyi okumalar.