banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Kişiliğimizi belirleyen hangisi?

        Hangisi insanı daha güvenilir, daha huzurlu ve mutlu kılar?

        Cevabı baştan belli bir soru olmasına rağmen bu iki kavram üzerinde yeniden düşünülmesine ihtiyacımız olduğunu düşündüren bir okuma gibi geldi bana Erich Fromm’ın ‘Sahip Olmak ya da Olmak’ isimli kitabından alınmış şu cümleler:

“Eğer insan yalnızca ‘sahip olduğu şeylerden ibaretse, onları yitirdiğinde, kendini de yitirecek, kim olduğunu bilemeyecektir. Böylece yaşamı yanlış kurmanın sonucunda ortaya yenilmiş, moralsiz, yıkık ve acınacak bir insan çıkar. ‘Olmak’ kavramında ise sahip olunan şeylerin kaybedileceğinden doğan endişe ve korku yoktur. Olduğum gibiysem ve kişiliğim ‘olmak’ tarafından belirleniyorsa kimse benden bunu alamaz ve kişiliğimin yıkılması tehlikesi de doğmaz. Odak noktamı ve davranışlarımı yönlendiren güdüleri kendi içimde bulurum.”

        Yeni Şafak’tan Gökhan Özcan’ın, 15 Kasım 2021 Pazartesi günü yayımlanan ‘Yaşamaya Mani Olan Ne?’ başlıklı yazısında kullanılmıştı birçok yazar gibi adını ve eserini ilk defa bu sayede gördüğüm bu satırlar. 

        Yazarın hakkı vardı gerçekten. Birçoğumuz sahip olduğumuzu sandığımız şeylerin köleleri gibiyiz aslında. Sahip olduğumuzu sandıklarımız bize hükmediyorsa gibisi fazla basbayağı kölelerdik işte!    

        Yukarıdaki satırları okurken yazarın ‘olmak’ kelimesine yüklediği anlam ile hepimizi çocukluk günlerimize götüren, az çok muhatap olduğumuz ‘Büyüyünce ne olacaksın?’ sorusundaki ‘olmak’ fiilinin ta o yaşlarda beyinlerimize kodlanan anlamı arasında ne büyük farklar olduğunu düşündüm.

Toplumumuzda ta çocukluk günlerimizde beyinlerimize yerleştirilen şekliyle ‘olmak’,  Salah Birsel’in “Çark-ı Felek” şiirinde dile getirdikleriyle nasıl da örtüşüyordu öyle! Oldum olası ‘olmak’ kelimesinden anladığımız ne hazindir ki bu olmuştur genellikle:

“  Çark-ı Felek

Neler oldu neler
Ne dolaplar döndü
Talebe oldum
Memur oldum
Âşık oldum
Kazık attım
Kazık yedim
Asker oldum piyade

Ali Şeriati, İnsanın Dört Zindanı adlı eserinde “Beşer doğulur, insan olunur.” demiştir.

Çocuklarımızı şevklendirmek adına büyüyünce ne olmak istediklerini sormayı bir çeşit alışkanlık yaptığımız kadar, Şeriati’nin vurguladığı kişilik oluşturan ‘olmak’tan da söz edebilseydik göz ve gönül aydınlığımız, yarınlarda umudumuz bellediğimiz körpe dimağlara.

Gerçekten de kişiliklerimizi belirleyen bir ‘olmak’tan söz edeceksek en büyük yanlışı kelimeleri ve kavramları kullanırken titizlik göstermeyerek yaptığımızı itiraf etmeliyiz önce; çünkü bunun sorumluluğu düşündüğümüzden de büyük.

Hindistan bağımsızlık hareketinin öncüsü Gandhi dilde titizliğin önemine şu veciz uyarılarıyla dikkat çekmişti:

“Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür… 

Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür… 

Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür… 

Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür… 

Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür… 

Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür… 

Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür…

Kelimeleri yerli yerinde kullanmadığımız takdirde onları bir şekilde yerlerinden etmiş olduğumuzu, dil bozulunca da kademe kademe her şeyin bozulduğunu, bunun da en büyük zulüm olduğunu bilmemiz gerekiyor.

Rabbimiz bir ayetinde “Hakkı batıl ile örtüp bile bile gizlemeyin. Bakara/42” buyuruyor. Bu uyarı dilin kullanımı için de geçerlidir

Nitekim her batıl hakkın, her yalan gerçeğin yerinden edilmesiyle ortaya çıkmıyor mu?

Bu toplumda ‘Her şey olunur; insan olunmaz!’ diye bir yargı oluşmaya başlamışsa bunda benim de payım var mı diyen bir sorumluluk bilinci kazanmamızın hepimizin hayrına olacağını düşünüyorum.

Selamların en güzeliyle…

Hacı Halim Kartal/16 Kasım,2021  

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.