Su sorunu Seydişehir’in veya Konya’nın sorunu olmaktan çıktı Türkiye’nin sorunu olduğunu haber dinleyen herkes görmüştür.
Çeşmeler, dereler, çaylar, göletler, barajlar, göller kurudu yer altı su seviyesi metrelerce aşağı düştü mevcut kuyularda sular bitti.
Su olmayan kuyular çöktü şebeke sularından bulanık çamur gibi sular akmaya başladı.
İmkânı olan vatandaşlar damacanasını bidonunu alarak çevrede bildiği kaynak sularından içecek su getirirken damacana su satışları patladı…
Küresel ısınmadan ve kurak geçen mevsimlerden sonra Dünya iklim değişikliğini su sıkıntısını kuraklık konularını konuşmaya başladı.
Türkiye genelinde yaşanan kuraklık nedeni ile su sıkıntısını gören yetkiler geç kalmış önlemler almaya başladı ve son baharın gelmesi yağışlara ümit bağlandı.
Yaşanan kuraklık nedeni tarım ürünlerinde rekolte düştü. Gıda fiyatları sürekli artıyor ve gelecekte gıda tedarik sorunları krizi patlamaya hazır gibi.
Toroslar’ın en çok yağış alan bölgelerinden biri olan Seydişehir Kışın yağan karları ve dereleri barajları gölleri ile Konya ovasını besleyen Seydişehir de su sıkıntısı yaşanması demek geldiğimiz noktanın ne kadar ciddi olduğunu gösterir.
2004 yılına kadar Seydişehir de yazın su kesintisi yapılırdı.
2005 İbrahim Halıcının başkanlığı döneminde iller bankası ile yapılan Çalışma ile 11 kuyu açıldı ve 7 kuyuda su bulundu Sehrin su sıkıntısı giderildi.
Ama sonraları ne oldu da tekrar su sıkıntısı oluştu anlayamadık. Acaba yönetimsel bir sıkıntı mı oluştu. Yoksa ilave ihtiyaç hasıl olunca ek tedbirler alınmadı mı?
Tabii Seydişehir de su sıkıntısı yaşanmasının birçok nedeni var bunlardan en önemlisi Seydişehir devasa yeraltı su kaynaklarının kullanım hakkını kaybetmesi.
Nasıl mı Etibank özelleştirilirken Seydişehir içeri kışlada bulunan yeraltı su rezervlerinin Eti aş ye verilmesi nedeni ile bu bölgeye su kuyusu vurma hakkını kaybetmesi çok büyük bir engel.
İkincisi Uzun yıllardır son baharda yaşanan bu sıkıntıya kalıcı çözüm üretilememesi her yıl bu dönemde gündeme gelen Bostandere suyunun ilçeye getirilemesi 20 yıldır gündemde olup ta çözüm üretilmeyen bir mesele..
Yerel yöneticilerin işine geldiği zaman Büyükşehirlerin yaptığı yatırımlara sahip çıkarak “biz yaptık” diyerek politika yapması ama su sıkıntısı gibi konularda bu konu bizi aşıyor Büyükşehir- Koski yapacak diyerek topu taca atması gibi
Kışın Toroslar’dan akıp giden suların yazın aranmasına yönelik çalışma yapılmaması.
Tabiii Su kullanımında vatandaşın bilinçli olmaması ise olayın başka bir boyutu.
Geçen gün bir sohbet ortamında otururken övünerek evinde 200-300 TL su faturası ödediğini söyleyen insanların sayısının çok fazla olması bunu en büyük örneği.
Maalesef biz toplum olarak bir şeyi kaybetmeden değerini anlayamıyoruz.
Su sıkıntısı başlayınca su tasarrufu yapılması için çalışma başlatıyoruz.
Sonuç bizler Peygamber (a.s.m.), efendimizin asırlar önceki İnsanlığa yaptığı şu uyarıyı dikkate almaz isek değil bulanık su elimizi yıkayacak su bulmakta zorlanacağız.
Ne Demişti Peygamber (a.s.m.), “Hz. Said (r.a.) suyu bolca dökerek abdest alıyordu. Bunu gören Peygamber Efendimiz, "Suyu israf etmekten sakın" buyurdu. "Yâ Resulullah, abdestte israf olur mu?" diye sorunca, Resulullah (a.s.m.), "Evet, akan su kenarında da abdest alacak olsan suyu israf etme" buyurdu.”