banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Köye gelmişken mezarlık ziyareti yapayım, dedim. Anne –baba yurdu mezarlık. Yaş ilerledi ya, mezarlıkta köyde yaşayandan fazla tanıdık var. Mezarlık birkaç senedir bakım görüyor. Meğer Konya Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğüne bağlı Seydişehir Mezarlıklar Ekibi kurulmuş, 36 köy mezarlığına hizmet veriyorlar. Baharda dikenler otlar temizleniyor, yolları düzeltiliyordu. 

Birkaç gün önce mezarlık yolunda çalışan kalabalık bir grup gördüm, parke taşı döşüyorlardı. Selam verdim, kendilerini tebrik ettim:

-Sağ olun, elleriniz dert görmesin, mezarlık yolu evin kapısının önünden daha güzel oldu.

                Ekipte çalışan Gökhan Aslan gülümseyerek:

- Seydişehir köylerinde bir ilk olacak hocam, dedi.

Mezarlık yolu yapılan ilk köymüş Kavak.

                -Elinize sağlık, ne diken kaldı ne taş ne çamur.

                Ekip şefi Mustafa Ceylan taş paketini taşıyan vinci kullanıyor,Murat Zeybek ve Yılmaz Zeytin parke taşlarını ustaca yerleştiriyorlar.

-Mezarlıkta çalışmak insanı ölümü hatırlatıyor ve insanı dua iklimine kanatlandırıyor mu diye sordum.

                -Olur mu hocam, dedi Murat Bey, kim ölümü kendine yakıştırır?Ölen başkaları, ölecek başkaları, der ve nefis bizi kandırır.

                Onlara YUNUS’un dörtlüğünü dillendirdim:

                “Şu yalan dünyaya konup göçenler,

                Ne söylerler ne bir haber verirler.

                Üzerinde türlü otlar bitenler,

                Ne söylerler ne bir haber verirler.

                               Kimin üstünde biter otlar

                               Kiminin üstünde sır selviler,

                               Ne masum nice güzel yiğitler

                               Ne söylerler ne bir haber verirler.

                Toprağa karışmış nazik tenleri,

                Söylemeden kalmış tatlı dilleri.

                Gelin duadan unutman bunları,

                Ne söylerler ne bir haber verirler.

                               Yunus der ki gör takdirin işleri,

                               Dökülmüştür kirpikleri, kaşları.

                               Başları üstünde hece taşları,

                               Ne söylerler ne bir haber verirler.”

                Sohbetten sonra anne ve babamın kapısız, penceresiz, eşiksiz evine vardım. Dualar mırıldandım.

                Mezarlık dönüşü bizim köye yapılan devlet yatırımlarını düşündüm.

                Mezar yoluna parke taşı döşeniyor.

                Daha önce köyün sokakları taş döşendi, sokaklar çamurdan kurtuldu.

                Geçen sene çay atıldı, kışın sel sularının tarlaların humuslu toprağını alıp götürmesi önlendi.

                Üç senedir köyün tarlaları şoseden Karasar’a kadar sulanıyor. Gölet yapıldı. Sadece bizim köy değil gölete kavuşan. Komşu köyler Kızılcaköy, Yeniceköy, Akçalar, Taraşçı’nın da göletleri var.

                Dahası… İstanbul yolu üzerindeki Afyon, Eskişehir bölgelerinden geçerken köy ve kasabaların gölete kavuştuğunu, birçok arazinin sulandığını gördüm. Prof. Veysel Eroğlu döneminde DSİ, köylere gölet ve baraj yapma işini hızlandırmıştı.

                Konya Büyükşehir Belediyesi birçok ürünün ekilmesini teşvik ediyor ve destekliyor.

                Köyün eski muhtarı İsmail Harmancı, tarım ve hayvancılık alanındaki üretim projelerine devlet inanılmaz destek sağlıyor, dedi.

                Ak Parti öncesi tarım ürünlerinin desteklemesi söz konusu değildi.

                Her köye gölet ve baraj kimsenin aklına gelmezdi.

                Muhtara, köye yapılan devlet yatırımlarının hangi iktidarlar zamanında yapıldığını sordum.

                1956 yılında Rahmetli Adnan Menderes zamanında iki çeşme yapılmış.

                Adalet Parti zamanında şoseden köye kadar 2 km mesafe asfaltlanmış.

                Yine Adalet Parti zamanında iki çeşme yapımı için künk verilmiş, köy halkının su yolunu imece ile kazdığını hatırlıyorum.

                CHP bizim köyde çakılı çivisi yok.

                Bu yazdıklarımdan köyde CHP’nin hiç hatırası yok anlamı çıkmasın. Köyün ihtiyarları CHP döneminde harman zamanı köyün harman çeçlerinin mühürlendiğini, vergilendirildiğini, milletin vergi veremediği için üç-beş davarını tahsildar gelmeden derelere kaçırdığını, tahsildar köyden ayrılana kadar, köye getirmediğini anlatırlar.

                Bir de imamın mahalle mektebinde cüz okutmasının yasak olduğunu, köye gelen jandarmaların bir defasında mektepten dağılan çocukları görünce imamın yakasına yapıştığını, onu döver gibi sorguladığını, köy ileri gelenlerinden Hüseyin Dayı’nın imamı jandarmanın elinden kurtardığını ve jandarmayı payladığını anlatırlar. Tabii, ertesi gün Hüseyin Dayı karakola çağırılmış ve hesap sorulmuş. Jandarma karakolundaki dayak fasıllarını anlatır eskiler.

                Hasılı, 79 senede devlet bizim köye 4 çeşme, bir de asfalt yol yapmış. Son 20 senede köyü imar etmiş. Yine de Ak Parti millete hizmet etmiyor diyenler oluyor. Boşuna, insanoğlu Rabbine karşı nankördür, buyurulmamış. (Adiyat, 6)

                İnsanoğlu çiğ süt emmiş, içinden nankörler çıkıyor.

                Çoğunluk kadir kıymet biliyor ve milletine hizmet eden hükümetine dua ediyor.

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.