Yerel bir gazeteci olarak her bayram ve törenlerde olduğu gibi 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla İlçemizde yapılan töreni izlemek ve halkımıza duyurmak için tören alanına vardığımda törenler için hazırlık yapılıyordu.
Bayram kutlamasının sorumluluğu ilgili yönetmelikleri gereği değişik kurumlarda olabilmektedir. 30 Ağustos Zafer Bayramının sorumlu kurumu ise İlçe Jandarma Komutanlığıdır. Tabi ki İlçe Kaymakamı ise tüm kurumların başı olarak en üst sorumludur.
Biliyorsunuz bayramlarda ses sistemi kurulmaktadır. Ses sisteminden,Saygı Duruşu ,İstiklal Marşımızın okunması ve protokol konuşmalarının yayımı yapılmaktadır.
Ses sisteminin sorunsuz çalıştığını test etmek ve bir sorun varsa önlem almak için ses sistemi tören saatinden önce çalıştırılmakta ve çeşitli marşlar çalınmaktadır. Bu durum 15 -20 dakika gibi bir zaman almaktadır.
Törenlere kurum, kuruluşların yanında siyasi partilerin ilçe temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar katılmakta ve belirlenmiş bir takım protokol kurallarına göre resmi kutlamalar gerçekleştirilmektedir.
Bu bilgileri verdikten sonra gözlemlediğim olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Bayram kutlamalarına CHP İlçe başkanlığı, diğer siyasi partilere göre daha kalabalık bir katılım sağlıyorlar, bu bağlamda kendilerini tebrik ediyorum.
Ancak, Zafer bayramında tören başlamadan önce, ses sisteminden çalınan Mehter marşına karşı çıkmalarına da bir anlam veremiyorum. Önce, törenin organizasyonunu sağlamaya çalışan yetkiliye durumdan rahatsız olduklarını iletmeleri “burada Osmanlı bayramı mı kutluyoruz?” şeklinde tepki verilmesini hiç yakıştıramadığımı ifade etmek istiyorum.
Verilen tepkiler üzerine ses sisteminden sorumlu çalışanın cep telefonundan internet bağlanması ve İzmir Marşının çalınmasının ardından “bak nasılda başardık ve istediğimizi yaptırdık” anlamında alkışlamalarını da doğru bir davranış olarak görmüyorum.
Artık bu anlayış ve davranışla insanların siyasi görüşlerinin değiştirilemeyeceği bilinmelidir.
Dünyada hiçbir millet atalarından nefret etmez! Bu millet olmanın bir gereğidir. Örneğin, İngilizlerin tarihinde birçok sömürü, istismar, kan ve gözyaşı olmasına karşın, hiçbir İngiliz’e atalarını horlattıramazsınız. Onlara hakaret ettiremezsiniz. Kim ne derse desin ben Osmanlı torunuyum ve Türküm ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Bununla da iftihar ediyorum.
Son dönemlerde CHP Genel Merkezi milletin değerleriyle savaşmaktan vazgeçmiş, milletin değerlerine saygı gösterme yönünde tam olmasa da büyük değişime uğramıştır.
Bu politikanın halkımız tarafından da benimsendiğini mitinglerine katılan başörtülü kadınlardan ve sağ görüşlü çevreden gelen, aday olarak milletvekili seçilen Bekaroğlu gibi ,Abdüllatif Şener gibi kişilerin, bunun göstergesi olduğunu düşünüyorum.
Demem odur ki; eski siyasi anlayışlardan ve kuru partizanlıktan kurtulalım. İnsanların sorunlarıyla ilgilenelim. Dertlerine çare olalım. Eğitimden, sağlığa; ekonomiden dış politikaya Esnaftan Emekliye Askeri ücretliden işsiz olanlara geçim sıkıntısına kadar bir dünya sorunumuza çözüm üretelim. Ülkemizi daha iyi noktaya taşıyalım.
Bu arada tayini çıkan ilçe kaymakamı Sayın Aydın Erdağan’a yeni görevinde başarılar dilerken, Sayın Cumhurbaşkanımızın mesajının program akışında en sona konmasını da garip bulduğumu ifade etmek isterim. Sayın Cumhurbaşkanın protokol sırasında, ilk sırada olduğunu da hatırlatırım.
Gerçi bizim burada olmadı ama Başka illerde Cumhurbaşkanın mesajı okunurken arkasını dönmek bu ülkeye hiç bir şey kazandırmaz bu şekilde Muhalefette yapılmaz.
Bu Ülkeyi yönetenlerin politikasını; beğenmemek en doğal hakkınız bu vatandaşın oyunu alabilecek politikalar üretmek zorundasınız.
Eğer İktidar olmak gibi hayaliniz varsa o iktidara oy verenlerden oy alarak iktidar olabilirsiniz… Yok diyorsanız yetmiş beş yıl daha muhalefette kalırsınız…
Son olarak, bu memleketin partizan davranışlardan çok çektiğini hatırlatarak “ Mehter marşı da bizim, İzmir marşı da; halay da bizim, horonda bizim.” Diyorum.