Dilimize Arapçadan girip yerleşmiş, kullanım alanı oldukça geniş kelimelerden biridir hesap.
Hesap, muhasebe,Hasip, muhasip, aynı kökten türemiştir. Başına Farsçabi olumsuzluk edatı getirilerek hesapsız anlamında kullandığımızbihisap kimi Divan şairlerimizin mısralarında kaybolmuş görünse de bu kelimenin söz varlığımız içinde onlarca deyime ev sahipliği yaparak büyük bir yer tuttuğunu söyleyebiliriz:
Hesaba almak veya almamak, hesaba çekmek, hesaba gelmez; hesaba katmak, hesabı kapatmak, hesabı temizlemek, hesabı/nı kesmek, hesabına gelmek veya hesabına gelmemek, hesabını bilmek, hesabını görmek, hesap açmak, hesap çıkarmak, hesap etmek, hesap görmek, hesap günü, hesap işi, hesaplı, hesap sormak, hesapta olmamak, hesap vermek, hesaptan düşmek bunlardan bazılarıdır.
Kerim kitabımız Kur’an’da da ‘eyahsebü’ (Hesap mı eder?) kalıbıylabirçok ayette karşımıza çıkar.
Hesapsız kitapsız yaşanır mı, yaşanırsa ne olur?
Şu ayet arzularının peşinde deliler gibi tam gaz gitmekte olan insanlığa gösterilen “Dur!” ihtarı gibidir:
“İnsan, başıboş bırakılacağını ve dilediği gibi hareket edebileceğini mi (sanır) hesap eder?” (Kıyamet suresi, 36.)
Kâinatta her şeyin ilahi bir programa göre yerli yerinde anlamlı ve amaçlı olarak yaratıldığını biliyoruz. Rabbimiz Al-i İmran suresinin 191. Ayetinde bu gerçeği mü’minlerin önemli bir özelliği ve duruşu olarak şu şekilde beyan eder: “Onlar ki ayakta dururken, otururken ve uyumak için uzandıklarında Allah’ı anar, (ve) göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler: Ey Rabbimiz! Sen bunları(n hiç birini) anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın! Bizi ateşin azabından koru!
O halde hesapsız kitapsız yaşamak da ne demek oluyor?
Bazı romantik yorumları bulunsa dasorumsuzluk, umursamazlık, boş vermişlik kelimelerinin kapsama alanına giren her şeydir ilk ayetin işareti!
05 Ağustos Perşembe günü Yeni Şafak’ta çıkan “Kavrulan Kim, Yanan Neresi?” başlıklı yazısında Gökhan Özcan’a göre dünyamızın bugünkü gibi yaşanmaz hale gelmesinde bir şekilde payımızın olduğu en temel insani sorunlardan biridir hesapsız kitapsız yaşamak…
“Orman yangınlarının sebepleri araştırılsın, bulunursa suçlulara en ağır cezalar verilsin. Bizler de şunu bilelim ama;o küresel ısınma denen şeyden, kutuplardaki buzullardaki tehlikeli erimelerden, dünyanın oksijen kaynağı Amazon ormanlarının hızla kesiliyor olmasından, Konya ovasındaki yer altı sularının neredeyse adım başı obruklar açacak kadar tüketilmiş olmasından, toprağın havanın suyun kirletilmesinden, bitki ve hayvan türlerinin hızla yok olmasından, tarım arazilerinin yağmalanmasından, şehirlerin her geçen gün biraz daha yaşanmaz hale gelmesinden, her birimize düşen bir günah var.”
Her birimize düşen bu günahlar şu cümlelerle daha görünür kılınıyor:
“Hesapsız kitapsız yaşayarak, kara ticaret senaryolarının oyununa gelerek azılı birer tüketiciye dönüşerek, kanaat kültüründen uzaklaşarak ve israf ederek ve daha başka birçok sebeple dünyayı tüketecek bu yanlış gidişata hepimiz kendi miktarımızca katkıda bulunuyoruz. Ve denizler salyalandığında, ormanlar kavrulup yandığında, susuzluk kapıya dayandığında, virüsler hayatı işgal ettiğinde hemen bir suçlu aramaya çıkıyoruz.”
Aslında herkesin bir hesabı var:
Kolay ve rahat yaşamak mesela… Bir eli yağda, bir eli balda hani! En revaçta olanı da bu olsa gerek.
Bir yolunu bularak, bir şekilde köşeyi dönmek de önemli hesaplardan.
Bir zamanlar çok sevilen şu Ajda Pekkan şarkısının mesajı da pek ala dâhil edilemez mi bu hesaplara:
“Boş vermişim, boş vermişim, boş vermişim dünyaya
Ağlamak istemiyorsan sen de boş ver dünyaya!
Lakin…
Bir başka şarkı (Nil Burak) bu boş vermişliğin hesabı gibidir:
Saçlara dolunca aklar/ Birden bir pişmanlık başlar/ Sanki felek tokadını/ Bizim gibilere saklar
Boşvereboşvere ne hale geldik?
Hesabımıza geldiği gibi, kitaba uymak yerine kitabına uydurarak yaşamayı hayat tarzı haline getirmemizin hesabı böyle olsa gerek.
Selamların en güzeliyle…
Hacı Halim Kartal/ 10 Ağustos, 2021