banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Frankfurter Algemeine Zeitung, Almanya’da çok satan gazetelerden biri. “Satılmış Gazeteciler” (Gekaufte Jurnalisten) yazarı Udo Ulfkote, uzun yıllar bu gazetede kalem oynattı. Çok satan ve yankı uyandıran bir kitap Gekaufte Jurnalisten. Atlantik Brücke (Atlantik Köprüsü) derneği vasıtasıyla Amerika’nın Avrupa’da nasıl adam devşirdiğini ve ABD çıkarları doğrultusunda kullandığını anlatır. Etkili gazeteciler, politikacılar, STK üyeleri Atlantik Brücke’ye üye yapılır, toplantılar düzenlenir, ziyafetler verilir, gezilere götürülür, kendilerini yükseltecek bir çevre sağlanır, ABD’den fonlanır ve lazım olduklarında kullanılır. 

Udo Ulfkote Almanya ve Avrupa’da devşirilen, kullanılan birçok gazeteci, televizyoncu ve politikacı adı sıralıyor, Türkiye’de de bu derneğe üye birçok insanın bulunduğunu yazıyor. 

Chrest Fondation Vakfı’nın fonladığı adamlar ve dernekler ortaya dökülünce Satılmış Gazeteciler’i hatırladım. Ruşen Çakır, 28 Şubat’ta etkili tetikçilerden biriydi, devşirilmiş ve fonlanmış. 

O dönemde hükümet yıkan, hükümet kurduran Aydın Doğan medyasında etkili isimler de devşirilip fonlandığı tahmin edilebilir. 411 el kaosa kalktı manşetini atan Ertuğrul Özkök, merdiven altında namaz kılan öğrencileri irtica faaliyeti yaptı diye jurnalleyen Uğur Dündar, başörtülü üniversite öğrencilerine fahişe diye saldıran Fatih Altaylı, halkın seçtiği iktidarlara giydiren Fatih Çekirge, 28 Şubat tetikçisi Ali Kırca gibi isimler… 

Mor Çatı, Serbestiyet, Filmor ve Kadın Girişimciler Derneği, PKK yayın organı Mezopotamya Chrest Vakfı tarafından fonlanmış. 

Soros, Rockefeller, Bill Gates, Rotchild Vakıfları, Frederick Eberth, Konrad Adaneuer, Henrich Böll Vakıfları gibi kuruluşlar; CIA, BND, MI6, MOSSAD gibi istihbaratların devşirdiği, fonladığı, beslediği adamları alt alta yazın, yüzlerce etki ajanı eder.

Mason locaları, Rotary, Lions örgütlerinin devşirdiği, beslediği adamları unutmamak gerekir.

Seçtiğimiz hükümetlerin muktedir olamamasında devşirilmiş ve fonlanmış adamların etkisi olduğu kesin.

Almanya, İngiltere, Amerika, Fransa’da darbe olmazken NATO üyesi ülkemizde 1960, 1971, 1980, 28 Şubat 1997, 15 Temmuz 2016 darbeleri oldu. Halk iradesinin katledilmesi bu devşirilmiş adamlar eliyle olur.

Bütün darbelerin arkasında ABD var, ordu içinde devşirdikleri subaylara darbe yaptırdılar. 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanımızın uçağına ait uçuş yeri bilgilerini açıklayan Teksaslı Stratfor ile Teksaslı Jensen ailesinin bağlantıları biliniyor. 

Fetö’yü Pensilvanya’da besleyen CIA, göstere göstere Türkiye ve demokrasi düşmanlığı yapıyor.

Açıktan PKK-PYD’yi destekleyen ABD, HDP medyası Mezopotamya’yı fonlayan Chrest Vakfı Türkiye’yi bölmek için bütün gücüyle uğraşıyor. 

Çoban kimin ekmeğini yerse onun davarını güder. 

Udo Ulfkote, medyadaki bazı makale ve yazıların Atlantik Brücke ve istihbaratlar tarafından yazıldığını, devşirdikleri adamların isimleri ile yayınlandıklarını anlatır. Atlantik Brücke beslemeleri sayesinde istediği haberi öne çıkarıp gündeme oturtur ve kamuoyu oluşturuyor.

Medyada yer alan haberleri, siyasetçiler demeç yapıp kullanır. İpleri ABD’nin elinde adamlar özgür medya çalışanı, hür siyasetçi geçinir, bağımsız analizci, etkili bilim adamı kostümleri giyip konuşurlar.

Ruşen Çakır gibiler devşirildik, kullanıldık, satıldık itirafında bulunup halkımızdan özür dileyebilir mi?

Hiç sanmam.

Tanzimat’tan beri Batı içimizde satılık adamlar buluyor, fiyatını verir, kullanıyor. Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Süavi, Abdullah Cevdet, Halit Ziya Uşaklıgil… Bir yığın besleme...

Tuhaf olan şu: Devşirilmiş tarihçiler tarih yazıp satılmışları kahraman gösteriyor.

Bu yüzden millet resmi tarihe inanmaz. Üstat Necip Fazıl onun için “İnanmıyorum bana anlatılan tarihe!” diye haykırır. 

Sultan Abdülhamit Han için resmi tarihçiler kızıl sultan derken Necip Fazıl, “Ulu Hakan, Sultan Abdülhamit Han” der.

Beni hayrete düşüren şey, demokrasi ihracatçısı ABD ve Batı’nın Mısır’da darbeci Sisi, Libya’da darbeci Hafter, Suriye’de eli kanlı katil Esed’i desteklemeleri, Türkiye’de darbe organize etmeleri değil.

Hayret ettiğim şey; 15 Temmuz’da tankların arasından sıvışıp giden Kılıçdaroğlu gibilerin parti lideri olarak itibar görmesi; PKK partisi HDP ile milliyetçi İyi Partililerin iş tutması, bunların bir kısım vatandaş tarafından adam yerine konması.

Saadet’in başındaki adamların bile PKK temsilcisi HDP ile kol kola girmeleri. 

PKK’nın Meclis’te temsilcisinin olması, HDP’liler millet bütçesinden beslenmeleri.

28 Şubatçı generaller mahkûm olmasına rağmen F.Altaylı, E. Ökök, U. Dündar, R. Çakır gibilerden hesap sorulmaması, kalemlerinin kırılmaması. 

Gizli satılmışlar bir an önce deşifre edilmeli; satılmışlar gazeteci, politikacı, sivil toplum maskesiyle dolaşıp itibar görmemeli. Meclis bu konuda etkili kanunlar yapmalı.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.