banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Kurban Bayramı’na yaklaşıyoruz.

        Malum, kurban yaklaşmak demek…

        Tüm ibadetler gibi kurban da Allah’a yaklaşmanın O’na yakın olabilmenin araçlarından biridir. Dinin gereklerinden olan ibadetler birer araç, Alemlerin Rabbi’ne yaklaşmak ise amaçtır. Nihai amaç, Allah’ın arzında O’nun razı olduğu ‘iyi insan’ olma çabasından ibarettir.

        Hayatımız adeta birbirine zıt iki kutup arasında gidip gelen bir sarkaçta geçiyor. Sarkacın bir tarafı takvaya o da Allah’a götürüyor, karşı tarafı ise ‘fücur’a yani şeytana… Allah’a yaklaştıkça şeytandan uzaklaşıyor, şeytana yaklaştıkça da Allah’tan uzaklaşıyoruz.

        Rabbimiz bu gerçeği Şems suresinin (7-9) ayetlerinde şu şekilde beyan ediyor: “Nefse ve onu düzgün biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini/sorumluluk bilincini) ilham edene andolsun ki, her kim nefsini/benliğini arındırırsa kesinlikle mutluluğa erişecektir.”

         Rabbimiz duygu, düşünce ve eylemlerimizle her an hangi tarafa yaklaştığımızı ve buna bağlı olarak hangi taraftan uzaklaştığımızı bilecek bir iç donanıma sahip olarak yarattığını söylüyor kullarını. Güneş’in Ay’ın gecenin/ gündüzün, uçsuz bucaksız göklerin ve bunları var edenin tanıklığını hatırlatarak...

         Bakalım yaklaşacak, yaklaştıracak tarafta mı olacağız yoksa uzaklaşacak, uzaklaştıracak tarafta mı?   

        Nefsimiz 7/24 kolay olana, meşru olmayana, hakkımız olmayana yaklaşmayı fısıldamaktadır. Bunlar bir eyleme dönüşünceye kadar devam edecek, durmayacaktır.

        Rabbimize dönük tarafımız ise takvadır. Takva ise en yalın anlatımla sorumluluk bilincidir. Yaptıklarının veya yapabilecekken yapmadıklarının hesabını vermekle yükümlü olduğunu bilme ve bunun kaçarı göçeri olmadığını kabul ederek yaşama şuurudur.

        Yaklaşmak veya uzaklaşmak eylem irademizde şekilleniyor. Her an her eylemimiz bizi Rabbimize ya yaklaştırıyor yahut uzaklaştırıyor.

        Âlemde hiçbir şey sebepsiz değildir. Her şey birbiri ile çok sıkı ilişki içindedir. Bu bakımdan eylemlerimiz veya eylemsizliklerimiz bizi mutlaka bir yer-ler-e götürüyor. Götürme eyleminin yönü de olumlu veya olumsuz anlamda ya bir kimseye, bir şeye, bir yere yaklaşma ya da bir kimseden, bir şeyden veya bir yerden uzaklaşma şeklinde ortaya çıkıyor.

        Rabbimizin Tekvir/26’da “Fe eyne tezhebun” Öyleyse nereye bu gidiş? Derken ikaz ettiği şey, yegâne hâkimi olduğu mülkünde hakikatten ‘uzaklaşma’ adına yapılan çılgınlıklar değil mi?

        Önce kendimizle ve çevremizle ilgili gözlemlerimize bakalım.  

        Bir çeşme başına oturmuşuz mesela…

Şu temmuz sıcağında gürül gürül akan sularından içip bir süre dinlendikten sonra çöplerimizi oracıkta bırakıp uzaklaşmışsak sarkacın ‘fücur’ tarafına savrulmuşuz demektir; zira ahlaki zaaflarımızın her çeşidi fücur onlar da Hak’tan uzaklaşma nedenidir.

        Eşe dosta, akrabaya; fakire, yetime, garibe elimizle, dilimizle hiç olmazsa gönlümüzle yakınlık kurabilmek sarkacın iyiliklere, takvaya götüren tarafıdır. Onları çoğaltmak da Allah’a yaklaştıracak eylemler olsa gerek.

        Haktan hakikatten yana olmak, bu değerler için gerektiğinde bir bedel ödemek yaklaşmaya/yakınlaşmaya, ‘Bana ne bundan?’ tutumu uzaklaşmaya vesiledir. Olumlu veya olumsuz her eylemin mutlaka Hakk’a yaklaşma/ yakınlaşma veya Hak’tan uzaklaşma olarak bir anlamı, bir karşılığı vardır.

        Haktan ve hakikatten uzaklaşanın insanlıkla da bağları kopmuş demektir. Üstad Necip Fazıl Kısakürek ‘Başıboş’ adlı şiirinde bu uzaklaşmayı ne güzel dile getirmiştir:

“Yanmaz da yürekler ateşe atsan,

 Bir kibrit bir orman yakar başıboş!”

        Birbirimizi her türlü önyargıdan uzak, hesabi değil hasbi sevebiliyorsak Hakk’a yaklaşmış, kırıp dökmeyi alışkanlık haline getirmekle de O’ndan uzaklaşmış oluyoruz.

        Kurbanın yani yaklaşma/ yakınlaşma eyleminin adamak/adanmakla yani kurban olmakla büyük bir ilgisi vardır. Bu, Hakkın rızasını her şeyin üstünde görme idrakidir. Rabbimiz Enfal 162’de bu idraki hatırlatır kullarına: “De ki: Bakın, benim salatım, (bütün) ibadetlerim, hayatım ve ölümüm (yalnızca) âlemlerin Rabbi Allah içindir.”

        Nihayet bu idrak ile ifa edilen kurban Hakka yaklaşmak/ yakınlaşmak, adet yerini bulsun kabilinden yapılanlar da sarkacın uzaklaşma tarafında kuru bir avuntudan öteye gitmeyecektir.

        Neticesi Haktan, iyilikten, güzellikten, insanlıktan uzaklaşmak olan her türlü düşünce, iş, eylem veya eylemsizlikten Allah’ sığınalım.

        Kurbanımız ve bayramımız Rabbimize yakınlaşma vesilemiz olsun.

        Selamların en güzeliyle…

        H. Halim Kartal/ 19 Temmuz 2021

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.