Bir şair düşünün ki ‘Kahraman Ordumuza’ ithafıyla kaleme aldığı İstiklal Marşı’mızın TBMM’de kabulünün üzerinden 100 yıl, Çanakkale Şehitleri’miz için yapılmış en anlamlı abide demek olan destani şiirinin üzerinden de 106 yıl geçmesine rağmen zaman ve şartlar, bu eserlerin her bir mısraını vatanımızın daima atan kalbi, milletimizin nabzı yapmıştır.
Hangi vesileyle anarsak analım, Mehmet Akif denilince zihinlerimizde ona dair bir mutabakat oluştuğunu fark ediyoruz. O mutabakat bana göre şudur: O, öylesine dertlidir ki bu dertle hayatı boyunca şüheda yurdu aziz vatanımız ve bu vatana Anadolu demiş fedakâr milletimiz için yapıp ettikleriyle, söyledikleriyle bütünleşmiştir artık. Ve artık hiçbir tereddüde yer kalmadan diyebiliriz ki o tekmil vatan ve bayrak olmuştur; bu nedenleAkif dedemizi vatan ve bayraktan, vatanı ve al bayrağımızı ondan ayrı düşünmek, anmak ve anlamak mümkün değildir.
Nitekim geçen hafta İstiklal Marşımızın kabulünün 100. Yılı nedeniyle bir sergi açılışında konuşan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bu geçeği şu cümlelerle ifade etmiştir:
“Mehmet Akif, bizim olduğu kadar ‘medeniyet denilen tek dişi kalmış canavarın’ pençesinde inleyen tüm mazlumların da şairidir. Tüm bu vasıflarından ötürü Mehmet Akif, milletimizin her ferdinin sahip çıktığı, bağrına bastığı, baş tacı ettiği ortak bir değerimizdir. İnşallah yazdıkları ve mücadelesiyle de bu milletin gönlünde ebediyete kadar millî bir kahraman olarak kalmaya devam edecektir.”
“O, bu millete eşsiz bir İstiklal Marşı armağan etmiş, bu Marş da tam 100 yıldır yeryüzünün farklı milletlerine kurtuluş yolunda bir rehber olmuştur. İstiklal Marşımız, her okuyanın, sözlerini her anlayanın yüreğinde aynı hissiyatı, aynı coşkuyu doğuran bir hürriyet meşalesidir. İstiklal Marşımızı, sadece bağımsızlığımızın bir timsali olarak değil, 84 milyonu buluşturan bir millî mutabakat metni olarak da görüyoruz. Bu ülkede siyasi fikirlerimiz, görüşlerimiz, mezheplerimiz, meşreplerimiz farklı olabilir. Ama 84 milyonun tamamı için İstiklal Marşı ortak bir buluşma noktasıdır.”
“Nasıl 100 yıl önce Sevr’i yırtıp atmışsak; bugün de FETÖ, DEAŞ, PKK gibi taşeronlar aracılığıyla ülkemize dayatılmaya çalışılan modern Sevrleri yırtıp atıyoruz” …“Terör paçavralarına selam duranlara inat, bağımsızlığımızın timsali ay yıldızlı al bayrağımıza canımız pahasına sahip çıkacağız. Millî mutabakat metnimiz olan İstiklal Marşımızı daha gür bir edayla, çok daha büyük bir coşkuyla söylemeyi sürdüreceğiz.84 milyonun tamamını ‘Türkiye ortak paydasında’ buluşturarak, yarınlarımızı hep birlikte inşa edeceğiz. İstiklal Marşımızın bize vazettiği değerlere ne kadar sıkı sarılırsak, geleceğimize de o derece güvenle bakabileceğimize inanıyorum. İçinde bulunduğumuz 2021 yılını, millet olarak ebedi ve ezeli kardeşliğimizi güçlendirdiğimiz bir fırsata dönüştürmemiz büyük önem arz ediyor.”
Mehmet Akif, milletimizin zor zamanlarında taşıdığı ağır sorumluluk gereği olarak Berlin’den Necid çöllerine, Arabistan’a, Balkanlar’dan Anadolu’nun her yerine adeta çırpına çırpına koşarken ülkemizin jeopolitiğini çok iyi görmüş; sorunlarımızı da, çarelerini de çığlık çığlığa anlatmaktan bir an bile geri durmamıştır. Gün olmuş cami kürsülerinden vaazlarıyla, gün olmuş yazıları ve şiirleriyle tam bir mücadele insanı olmuştur. İnandığını söylemiş, söylediğini yaşamıştır.
Yazar Necip Tosun’a göre onun bugünlerde güçlü bir şekilde yeniden gündeme gelmesinin nedenlerinden biri ‘dönemindeki duruşunun, hayatının ve fikirlerinin haklılığıdır. Bu yüzden yerlilik konusunda konuşmak isteyenler Mehmet Akif’e başvurmuş, örnek bir duruş, örnek bir karakter arandığında onun ismi anılmış, sembol bir isim olarak adı milletin kalbinde yer etmiştir.’
Çanakkale Zaferi’mizin 106. Yıldönümünü yaşadığımız bugünlerde şairin ‘Bir hilal uğruna Ya Rab ne güneşler batıyor!’ anlattığı şehitlerimizle birlikte bu topraklar için toprağa düşmüş, emek vermiş alın teri dökmüş rahmetle anılmayı fazlasıyla hak emiş ecdadımızı rahmetle, minnetle, şükranla anacağız. Anarken de sınırlarımıza ve sınırlarımız ötesinde olup bitenlere daha dikkatli bakmayı ihmal etmeyeceğiz.
Gündem Akif’i unutturmuyor; lakin onu unutursak bizi de bir hatırlayan olmayacaktır.
İşte Batımızda veya Güneyimizde yeni dram için perdeler açılmak üzere…
Şimdi, sesimizi bu zor zamanlarımızda Mehmet Akif dedemizle daha çok birleştirme, onu ve uğruna ömrünü verdiği değerleri daha iyi anlama, daha çok çalışma; vatan ve bayrak gibi ortak değerlerimiz üzerinde daha çok titreme zamanı. Şimdi bu bayrağın çehresinin çatılmaması için daha uyanık olma zamanı.
Tüm şehitlerimize ebedi rahmetler diliyoruz.
“Tüllenen mağribi akşamları sarsam yarana
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana!”
Selamların en güzeliyle…
H. Halim Kartal/16 Mart 2021