İnsanın ve tüm canlıların rızkı âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. Rızkı takdir eden de taksim eden de O’dur. Kimin kaç lokma yiyeceğini, kaç damla su içeceğini, kaç nefes alacağını planlayan da O’dur. Rızkı daraltıp genişleten de O’dur…
Rızkın sahibinin Allah olduğuna iman etmek demek, dünyevi tüm zincirleri kırıp tüm prangalardan kurtulmak demektir…
İşte bu imandır, Müslüman şahsiyetin göğsünü bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile dolduran. Bu imandır, Müslüman şahsiyeti İslam yolunda gözünü budaktan esirgemez hale getiren. Bu imandır, onu dava yolunda adanmış kılan…
Düşmanları için en tehlikeli adam, rızkın Allah’tan olduğuna iman etmiş Müslüman bir şahsiyettir…
Çünkü rızkı Allah’ın verdiğine iman eden bir şahsiyeti artık kimse rızkıyla terbiye edemez. Kimse onu rızkıyla tehdit ederek yola getiremez. Kimse onu rızkıyla korkutarak hakkı söylemesinin önüne geçemez…
Ona kimse rızkından dolayı ceket ilikletemez, boyun eğdiremez, el pençe divan durduramaz. Haksızlıklara ve adaletsizliklere ortak edemez. Zulümlere payanda, zalimlere yardakçı yapamaz. Harama imza attıramaz. Cebine rüşvet, cüzdanına faiz, midesine haram lokma koyamaz…
Rızkın Allah’tan olduğuna iman eden bir Müslüman şahsiyet hakkında kimse dosya tutamaz, kimse onu kirli çamaşırlarını, gizli dosyalarını ortaya dökmekle, kasetlerini piyasaya sürmekle tehdit edemez…
Çünkü Müslüman şahsiyet, daha çok kazanmak için haram lokmaya tenezzül etmeyen, kul hakkına girmeyen ve utanacak bir geçmişi olmayan şahsiyettir…
Rızkın Allah’tan olduğuna iman etmiş bir Müslüman şahsiyete kimse torpil yaptıramaz, kimse ona iltimas geçirtemez, kimse ona ihaleye fesat karıştırması için cazip teklifler götüremez, arsa ve emlak takipçiliği yaptıramaz…
Çünkü Müslüman şahsiyet bilir ki, insan ecelinden kaçamadığı gibi rızkından da kaçamaz. Zaten Allah’ın kendisine yazdığı ve kendisi için takdir ettiği bir rızka ulaşmak için de haram yollara başvurmak ahmaklıktan başka bir şey değildir…
Rızkın Allah’tan olduğuna iman etmiş bir Müslüman şahsiyet, ticarette daha çok kazanmak için stokçuluk ve ihtikâr yapmaz. Müşterisini aldatmaz, kandırmaz ve kazıklamaz. Malını satarken yalan söylemez. Haram olan bir şeyin alım ve satımını yapmaz. Faize bulaşmaz…
Rızkın Allah’ın elinde olduğuna iman etmiş bir Müslüman şahsiyet, memuriyette ve bürokraside ayak kaydırmaz, kulisçilik yapmaz, iftira atmaz, dosya biriktirmez, bir üst makama gelebilmek için kırk takla atmaz. Kamu malına el uzatmaz…
Çünkü Müslüman şahsiyet, haramın binası olamayacağını, zulüm ve haksızlıkla âbâd olunmayacağını, ağlayanın malının gülene nasip olmayacağını bilen şahsiyettir…
Müslüman şahsiyet ne yaparsa yapsın Allah takdir etmedikçe bir kuruş bile fazladan kazanamayacağını, bir lokma bile fazladan yiyemeyeceğini bilir…
Zaten Allah’ın takdir ettiği ve kendisine ulaşacak bir rızık için de günaha ve harama girmenin, türlü ayak oyunları yapmanın hiçbir manası yoktur…