1- Bu süreci kesinlikle Siyonizm’den bağımsız tahlil etmezdi:
çünkü o, Siyonizm’in dokuzuncu dönemi olarak tarif ettiği yeni dönemde ne yapmak istediğini ESAM konferansında şu şekilde deşifre etmişti: “Bakınız şu elimdeki kitap RAND Corporation’un hazırlattığı bir çalışmadır. RAND Corporation, ırkçı emperyalizmin beynidir. Neyi planlıyorlar, polis devleti yol haritasını çiziyorlar. Ne demek bu, senin bir kimlik numaran var ya, artık öyle bir bilgisayar ağı kurulacak ki, nerede ne paran var, kimsin, nesin, ne iş yapıyorsun, nereye gittin, istediği zaman görecek. Diyor ki, biz parayı kontrol ediyoruz ama yetmiyor. Yine de bir takım yardımlaşmalar yapılıyor. Bunları önlemek için bütün dünyada bir polis devleti kuracağız. Herkesin her kıpırdayışını takip edeceğiz. Bu polis devletini nasıl kuracağız? Adımlarını atmaya başladılar. Kimlik numaranı verdin mi tamam. Ama bu yetmez diyor. Şimdi bunu geliştiriyor. Bizim her şeyi istediğimiz gibi kontrol altına almamız lazım. Ne istersek ulaşabilmemiz lazım. Bütün dünyadaki devletleri bir polis devleti haline getirmemiz lazım. Bunu incelemiş, muazzam paralar dökerek hazırlamış bunları. Şimdi de bunları gerçekleştirmek istiyorlar.” (https://www.youtube.com/watch?v=_5POQiX2zBo) Bu linkten konuşmanın tamamını izleyebilirsiniz.
2- Siyonizm’in bu fırsatı asla kaçırmayacağını anlatırdı:
Erbakan Hoca ilk önce bu sürece Siyonizm’in etkilerini araştırır ve eğer virüs bizzat Siyonizm tarafından üretilmişse bunu deşifre ederdi. Eğer süreç Siyonizm’den bağımsız olarak başlamış olsa bile Siyonizm’in bütün dünyayı etkileyen bu süreci muhakkak bir fırsata çevireceğini anlatırdı. Çünkü o, “Biz demiyoruz ki her taşın altında bir Siyonist var; ama Siyonistler hiçbir taşın altını boş bırakmazlar” diyerek onların anatomisini ortaya koymuş bir liderdi.
3- Dünya Müslümanlarını asla BM’nin ve Dünya Sağlık Örgütü’nün insafına terk etmezdi:
Erbakan Hoca BM’yi tarif ederken, “Birleşmiş Milletler, bir Siyonist kuruluştur. Hedefi ise Siyonist İsrail’in kurulması ve güvenliğidir” demiştir. Bu nedenle o, dünya Müslümanlarını bir Siyonist kuruluş olan BM’nin emrindeki Dünya Sağlık Örgütü’nün insafına, talimatlarına, tedavi ve aşı protokollerine terk etmezdi.
4- Dünya İslam Sağlık Örgütü için hareket geçerdi:
Erbakan Hoca, bu süreç başlar başlamaz hemen 57 İslam ülkesinin liderleriyle irtibata geçer ve derhal Dünya İslam Sağlık Örgütü’nün kurulması için çalışma başlatırdı. Bu ülkelerin her birinden bu örgüt için bütçe ayrılmasını ister, sonra da D-8 ülkelerinin başkentleri olan Cakarta’da, Kuala Lumpur’da, Dakka’da, Kahire’de, Tahran’da, Abuja’da, İslamabad’da bu örgütün birer merkezini açardı. Daha sonra da İstanbul’da Dünya İslam Sağlık Örgütü’nün genel merkezini açardı.
5- İslam ülkeleri ortak aşı çalışmasını başlatırdı:
Erbakan Hoca, İstanbul’un en büyük ve gelişmiş hastanesini aşı ve virüsle ilgili araştırmalar için bir merkez haline getirirdi. İslam ülkelerinin ortak bir aşı çalışması yapması için İslam ülkelerinin en ünlü tıp adamlarını, virüs uzmanlarını, bilim adamlarını Dünya İslam Sağlık Örgütü talimatıyla bu hastaneye toplar ve kısa bir sürede aşı üretimine geçerdi. Maske konusunu ayrı bir raporla inceletirdi. 57 İslam ülkesinin bu çalışmaları maddi olarak desteklemesi için büyük bir bütçe oluştururdu.
6- Dünyadaki İslami STK’ları harekete geçirirdi:
Tüm bu çalışmalar için devlet desteği bulamazsa ve İslam ülkelerinden istediği cevabı alamazsa yine pes etmezdi. Dünyadaki İslami sivil tolum örgütlerini harekete geçirir, cemaatlerle görüşür, âlimlerle toplantı yapar, gerekirse İslam ülkelerini tek tek gezer ve bir Müslüman olarak nasıl bir tavır alınması gerekiyorsa onu muhakkak yapardı. Çünkü o bilirdi ki, Siyonizm bu süreci başlattıysa bunun diğer adımları da peş peşe gelecektir.