banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

İnsanlığın koronavirüs salgınıyla cebelleşerek geçirdiği şu upuzun bir yılı üzerimizde bıraktığı etkiler bakımından nasıl anlatmalı bilmiyorum.

        Üstümüze dağlar yıkılmış gibi büyük alt üst oluşlar yaşıyoruz ve ardından gelen ağır mı ağır bir salgın silindiri, ne var ne yok her şeyi dümdüz ederken düne dair yaşanmışlıkların izleri de tonlarca taş toprak yığınlarının altında kalmışçasına nisyanın karanlıklarında kayıplara karışıp gidiyor sanki.

        Bu değişmeyen gündemin doğurduğu sıkıntı ve sıkışmışlık hissiyle ne yapılırsa yapılsın asla geçip gitmeyecekmiş gibi bir duygu çöreklenip kalıyor yüreklerimizde; lakin kara gün kararıp kalmayacak elbet ve gün gelip bunları da unutacağız. Her ne kadar şimdi unutulmaz görünse de…

        Rahmetli Abdürrahim Karakoç’un ünlü şiirinde olduğu gibi:

        Zaman erir kelep kelep
        Meyve dalda kalmıyor hep
        Unutturur birçok sebep
        Unutursun Mihriban'ım

Yıllar sinene yaslanır
Hatıraların paslanır
Bu deli gönlün uslanır
Unutursun Mihriban'ım

İnsan kelimesi ile aynı kökten türemiş bir kelime de nisyandır. Nisyan unutmak demektir. Bu nedenle ‘hafıza-i beşer nisyan ile maluldür’ denilmiştir. Bu değişmez gerçek de vurgulanır şiirde:  

Düzen böyle bu gemide
Eskiler yiter yenide
Beni değil, sen seni de
Unutursun Mihriban'ım

Hey gidi günler hey!

Şiirdeki ‘unutmak’ şairin gecelerini aydınlatan lambadaki titreyen alevin üşüdüğü zamanların anlatımıydı. Olağandı, doğaldı. Doğadaki bu doğal akışı ona daha yakın olduğumuz zamanlarda daha iyi görebiliyor, daha iyi hissedebiliyorduk.

Gün geçti, devran döndü; sanki unutmanın da doğallığı değişti de birçok şey gibi, unutturmaya bu nedenle de unutturulmaya evirildi.

Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’nın telkin ettiği “Bugün eski normallerimize mesafe koymazsak yarın sevdiklerimizle aramıza hiç kapanmayacak mesafeler girebilir.” yeni; ama bir o kadar da tuhaf bir deveranda dönmeye başladık.

Eski normallerimizle aramıza mesafe mesafeyi salgından çok önce koymuştuk aslında. Mesela alış verişlerimizi internet üzerinden yaptığımız gibi, aldığımız hizmetlerin bedelini ödemeyi de oturduğumuz yerden yani hiç dışarı çıkmadan halletmeyi büyük ölçüde öğrenmiştik. En önemli buluşma günlerimiz olan bayramlarda çalmadık kapı bırakmadan yaptığımız yüz yüze bayramlaşmaları modern zamanlarda önce tatil beldeleri kaçamaklarına sonra sosyal medya kanallarıyla öğrendiğimiz kısa mesajlara havale ederek mesafe koymayı başarmıştık.

Televizyonlarımız karşısında yahut artık ellerimizden bırakamadığımız telefon veya tabletlerimizle kendimizi dış dünyaya tamamen kapatarak geçirdiğimiz zamanlar neredeyse günümüzün büyük bir bölümünü kapladı. Dizilerin daha çok bağımlısı olduk. Çocukların elektronik cihazlarla tanışma yaşı birkaç aya inmiş durumda.

İnsanın insana hatırlattıkları vardı; onlarla aramıza pahalı, modern oyuncaklarımızı sokarak mesafeler koyduk. Neticesi unutmak veya unutulmak oldu.

Tabiatın bize hatırlattıkları vardı; akıllı evlerde her şeyimizi bilen her ihtiyacımızı gideren akıllı aletlerle yaşamaya alıştığımız veya ‘bunlar olmadan yaşanmaz’ gibi bir düşünceye iman ettiğimizden beridir tabiatımızı yani bir anlamda fıtratımızı unuttuk yahut kendi doğamıza yabancı olduk.

Tarihimizi, dilimizi, edebiyatımızı hülasa kültürümüzü unuttuk; bunları unutunca ekilip dikilmeyen tarlalar gibi ayrık otları, çakırdikenleri kapladı değerler dünyamızı.

 Birçoğu bizi hayattan ve tabiatımızdan koparmaya, unutturmaya ve fıtratımıza yabancılaştırmaya yarayan dizilerimizde nikâhsız birlikteliklere daha çok yer veriliyor, başkasından peydahladığı çocuğunu bir şekilde başkasına yamamaya çalışanların türlü entrikalarla dolu hikâyelerini izliyoruz. Asla sorumluluğundan kaçamayacağımız eylemlerimizin neticesi şu oldu: Rabbimizin aşağıdaki ayette beyan buyurduğu gibi… Unuttuk, unutturduk ve unutturulduk.  

“Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan kimselerdir.” (Haşr suresi, ayet 19)

Unutmadığımız kadar unutturulmayacağız nihayet korunmayı dilediğimiz kadar korunacağız. Başka yolu yok.

 Selamların en güzeliyle…

H. Halim Kartal 02 Şubat,2021  

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.