banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Memleketin en tanınmış ressamı, yeni ressamlar yetiştirmek maksadıyla bir resim okulu açmış, onlar­ca öğrenci kaydetmişti.

Aralarında biri vardı ki, diğerlerinden hemen ay­rılıyordu.

Hem akıllı, hem saygılı, hem çalışkan bir çocuktu: Çok da yetenekliydi.

"Böylesi zor   bulunur" dedi yaşlı özen göstereceğim." yaşlı ressam, "ona

Gerçekten de özen gösterdi. Özel dersler verdi, her şeyiyle yakından ilgilenip yetiştirdi.

Yıllar yıllara aktı, genç öğrenci iyi bir ressam ol­du.

Günlerden bir gün Hocası genç ressamı yanına ça­ğırdı:

"Artık iyi bir ressamsın" dedi, "sıra son bir sınava geldi."

Genç ressam heyecanlanmıştı:

"Nasıl bir sınav bu Hocam, resim mi yapacağım?"

"Evet" dedi yaşlı ressam, "resim yapacaksın, ama bu kez yapabildiğinin en iyisini istiyorum senden."

Birkaç hafta sonra genç ressam, yapabildiği en iyi resmi yapıp Hocasına getirdi:

"İşte hocam, olmuş mu?"

Yaşlı ressam gözlüklerini gözüne yerleştirip resmi uzun uzun inceledikten sonra:

"Mükemmel" diye gülümsedi, "şimdi bunu al, şe­hir meydanına as, bakalım halk da beğenecek mi?"

Genç ressam hocasının ne demek istediğini pek anlayamamıştı:

"Nasıl yani?" diye sordu.

"Söylediklerim gayet açık, evlâdım; bu resmi şe­hir meydanında uygun bir yere asacaksın. Yani hal­kımızın beğenisine sunacaksın. Bakalım beğenecek­ler mi?"

"Başüstüne."

Genç ressam giderken, aklına yeni bir şey gelmiş gibi durdurdu:

"Ha, söylemeyi unuttum: Resmin yanına bir levha ile kalemler koy. Levhaya şöyle yaz: 'Bu resmin be­ğenmediğiniz yeri varsa, lütfen üzerine X işareti ko­yun/ İki gün sonra resmi bana getir."

Genç ressam söylenenleri aynen yaptı...

İki gün sonra resmi almaya gittiğinde apışıp kal­dı: X işareti konmadık yer kalmamıştı.

Utana-sıktla Hocasına götürdü:

"Galiba beceremedim Hocam, halk resmimi be­ğenmemiş/'

Yaşlı ressam gülüyordu.

"Niye gülüyorsunuz Hocam, sınavı kazanamadı­ğıma mı?"

"Yoo" dedi Hocası, "imtihan henüz bitmedi ki ka­zanıp kazanamadığını bilelim. Şimdi resmin üzerin­deki X işaretlerini sil. Götür yine aynı yere koy Ama bu kez resmin yanına boyalarla fırçalar da bırak. Ve levhaya: 'Bu resmin beğenmediğiniz yerleri varsa, elinizin altındaki boyalarla fırçaları kullanarak lüt­fen düzeltiniz' diye yaz."

Genç ressam Hocasının bu isteğini de yerine getir­di.

İki gün daha bekledi...

Üçüncü günün sabahında merak içinde meydana gitti. Resim bıraktığı yerdeydi. Üzerinde tek düzelt­me bile yapılmamış, boyalarla fırçalara da dokunul­mamıştı.

Çok sevindi. Morali düzelmiş olarak resmi indirdi ve Hocasına götürdü.

"Hocam işte resim, bu defa hiç bir müdahale yok, sınavı kazandım mı?"

Yaşlı ressam başını öne doğru sallayarak:

"Evet genç adam" dedi, "sen kazandın sınavı, ama halk kaybetti."

Delikanlı şaşkın şaşkın sordu: "Anlamadım, halk neden kaybetti?"

"Aslında halkın bu sınavı kaybedeceğini tecrübe­lerimle biliyordum. Bu yüzden niyetim onları sına­mak değil, sana son bir ders vermekti..."

Ve yaşlı ressam, gelecek vadeden genç öğrencisine son dersini verdi:

"İnsanların eline fırsat verildiği zaman hiç bir şey bilmedikleri konular üzerine bile bol bol ahkâm ke­serler, değerlendirmeler yaparlar, hattâ acımasızca eleştirirler. Bilgi sahibi olmadan yargıda bulunur­lar..."

Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti:

"Eğer insanları yargı mercii sayarsan, sürekli ha­yal kırıklığına uğrarsın."

Gülümsedi:

"Önce resmini X işaretleriyle doldurdular, çünkü bunu yapmalarında hiç bir risk yoktu. Bunu yapmak için bir şey bilmeleri gerekmiyordu. Sadece kendile­rine sunulan fırsatı değerlendirdiler, böylece bir şey­ler bildikleri düşüncesine ulaşıp mutlu oldular."

"Peki sonrasında neden hiç müdahale etmediler?" diye sordu genç ressam.

"Sabırlı ol, söyleyeceğim. Sonrasında, yani bul­dukları yanlışı düzeltmelerini istediğinde, hiç biri cesaret edemedi. Çünkü yanlışı bulmak ve düzelt­mek bilgi istiyordu. Bilgi ve yetenekleri artık risk alfandaydı. Oysa resimden hiç anlamıyorlardı. Bilgisiz­liklerini sergilemekten kaçındılar."

Elini genç ressamın omuzuna koydu:

"Hiç bir zaman sanatını bilgisizlerin takdirine sunma, kendini onların yargısına bırakma, unutma ki yaptığın her şey senin bilginin, becerinin, biriki­minin, çalışma ve çabalarının ürünüdür ve son dere­ce kıymetlidir. Kendi kendinin yargıcı ol ve değerini kendin belirle ama bunu adaletle yap."

Bir adım geriye çekilip genç ressama derin derin baktı:

"Başkalarını ve eserlerini yargılama hakkın olma­dığını da unutma."

Bilgi sahibi olmadığımız konularda ahkâm kes­meye hepimiz meraklı değilmiyiz?

alıntı

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.