Kur’an’ımıza baktığımız zaman bütün ibadetlerin bir şekilde kalple bağlantılı olduğunu görürüz. İster beden ile ister mal ile ister dil ile ister can ile yapılsın bütün ibadetler kalp ile bağlantılıdır. Çünkü Rabbimizin bizden istediği ibadet, kalbin, ruhun ve duyguların eşlik ettiği ibadetlerdir. İşte bu huşudur. Huşu da ibadettin ruhudur.
Kur’an Tilaveti:
Mesela Kur’an’da Rabbimizin Kur’an tilavetini beğendiği ve bize örnek olarak sunduğu müminlerin özelliklerinden bahsedilirken, “Rablerine karşı içleri titreyerek korkanların O'ndan (Kur’an’dan) derileri ürperir. Sonra onların derileri ve kalpleri Allah'ın zikrine (karşı) yumuşar, yatışır” (Zümer, 23) buyuruyor. Öyle bir tilavet ki kalplerde ve hatta derilerde bile bir etkisi vardır.
Namaz İbadeti:
Kur’an’da Allah’ımızın övdüğü ve bize örnek olarak gösterdiği müminlerin kalpleri de namazlarına eşlik eder: “Kurtuluşa ermiş müminler onlardır ki, onlar namazlarında huşu içindedirler” (Mu’minun, 1-2). Huşu, kalpte meydana gelen üstün bir manevi haldir. Bu hâl, namazın ruhunu temsil eder.
Zikir İbadeti:
Rabbimizin zikir ibadeti konusunda da bize örnek gösterdiği müminler, Allah’ın adı anılınca kalpleri ürperen müminlerdir: “Müminler o kimselerdir ki, Allah’ın adı anıldığında yürekleri titrer/kalpleri ürperir” (Enfal, 2). Yani dil Allah’ı zikrederken kalp de onunla birlikte olacak. Dil ile yapılan bu zikrin muhakkak kalbe de bir etkisi olacak.
Dua İbadeti:
Kur’an’da dua konusunda örnek gösterilen müminlerin en önemli özellikleri, dualarını kalplerinde meydana gelen ümit ve korku hali ile yapmalarıdır: “Onlar Rablerine korku ve umutla dua ederler” (Secde, 16). Yani dualarına kalpleri de eşlik eder.
İnfak İbadeti:
Kalpleri ve duyguları ibadetlerine eşlik eden müminler, Allah yolunda infak ederken de kalpleri ürpererek infak ederler: “Ve gerçekten Rablerine dönecekler diye, vermekte olduklarını kalpleri ürpererek verenler” (Mu’minun, 60).
Oruç İbadeti:
Kur’an bize oruç ibadetinin asıl hedefinin de kalpte meydana gelen takva hali olduğunu haber verir: “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günlerde farz kılındı, umulur ki, takvaya ulaşırsınız” (Bakara, 183).
Kurban İbadeti:
Yine Kur’an’da kurban ibadeti ile ilgili olarak da asıl hedefin takvaya ulaşmış bir kalp olduğu bildirilir: “Sizin kurbanlarınızın ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşacak değildir. Allah’a ulaşacak olan sadece sizin takvanızdır” (Hac, 37).
Cihat İbadeti:
Kur’an, cihat ibadetini yerine getiren müminlerin kalplerinde meydana gelen iman artması ve tevekkül halini bize şu şekilde bildirir: “Onlar cihat meydanındayken, ‘İnsanlar size karşı asker toplamışlar, onlardan korkun’ dediler de, bu, onların imanlarını artırdı ve ‘Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!’ diye cevap verdiler” (Al-i İmran, 173). İmanın artması ve tevekkül hali, hepsi kalple ilgilidir.
Tebliğ ve Davet İbadeti:
Kur’an, Hz. Musa’nın Rabbimiz tarafından azgınlaşan Firavun’a tebliğ için gönderildiğinde, “Rabbim göğsüme/yüreğime/kalbime genişlik ver” (Taha, 25) diyerek ilk istediği şeyin kalbinin ve gönlünün genişliği olduğunu bildirerek tebliğde de kalbin önemine işaret eder.
Tüm bu ayetlerin hedefi bizi kuru, mekanik, ruhsuz ve rutin ibadetlerden kurtarmak ve yaptığımız ibadetlerimizi bütün benliğimizle, duygularımızla, kalbimizle ve ruhumuzla yapmamızı sağlamaktır.
Çünkü eğer ibadetin ruhu olan huşu olmazsa, namaz kılınır ama hayata etki etmez, Kur’an okunur ama tesiri olmaz, dua yapılır ama yapanın bile kendi duasından ümidi olmaz.
Huşu, ibadetteki eylem, söylem ve fikir birliğinin kalpte ortaya çıkardığı manevi bir haldir.
Rabbim kalbimizi ibadetlerimize eşlik ettirebilmeyi nasip eylesin.