Müslüman genç, ne zaman namazlarını düzletmeye ve huşu ile kılmaya karar verse şeytan hemen gelir ve “Hele bu namazı da böyle kıl bir dahakine büyük bir huşu ile kılarsın. Bir başladın mı artık bütün namazların huşu ile kılmaya devam edersin” der. Şeytanın bu fısıltısına da kulak veren Müslüman genç, hep bir dahaki namazı yani o büyük huşu ve ihlâsla kılacağı namazı bekleyerek bütün namazlarını heba eder.
Şeytan, Müslüman genci iyi tahlil edip zaaflarını bildiği için onu sürekli aynı yerlerden vurur. Kimi genci internetten, kimi genci televizyondan, kimi genci flörtten, kimi genci de çok uyuma, çok yeme ve çok konuşma hastalığından yakalar.
Onun Müslüman gençleri helake sürüklerken kullandığı en önemli silahları tembellik, gaflet, pısırıklık ve korkaklıktır.
Şeytan Müslüman genci özellikle gençlik çağında yapması gereken cihat, aksiyon ve İslami faaliyetlerden uzak tutmaya da büyük bir özen gösterir. Çünkü Müslüman genci ıslah eden ve ona karakter ve şahsiyet kazandıran, onun kimlik bilincini inşa eden en önemli etken, gençlik çağlarında yapılan İslami çalışmalardır. Şeytan onun İslami çalışmalara katılmasını asla istemez. Çünkü İslami bir faaliyete ayrılmış her dakika şeytana uyacak bir dakikanın bile kalmaması demektir.
İşte bu tuzak ve fısıltılardan kurtulmanın yolu ilk önce şeytan ve onun fısıltılarından Allah’a sığınmaktır. Sonra sağlam bir tevbe, ciddi bir kararlılık, istikrarlı bir ibadet hayatı, kalbin eşlik ettiği nafile ibadetler ve şeytana bir dakika bile bırakmayacak yoğunlukta bir İslami mücadele tarzıdır.