Hayat telaşesi içinde ömürler tükenip gidiyor.
Dünyanın işi bitmez, biri biter öteki gelir.
Kalan zamanı da televizyon, telefon, bilgisayar, sosyal medya kuşatmış.
Aldatan, oyalayan, günaha sebep olan çok berbat şeylerle iç içeyiz.
İbadete, ibrete, tefekküre vakit kalmıyor.
Ve derken zaman gaflet içinde akıp gidiyor.
GAFLET
GAFLET: Kulun en mühim görevi olan Allah’a ve peygambere itaati umursamamak, ahireti, günahı, hesabı düşünmemek, tövbeyi unutup nefsin ve şeytanın vesvesesiyle dünyevi zevklere dalıp gitmek, faydasız şeylerle zamanı boşa geçirmektir.
Gaflet içinde olup, ihtiyatsız, tedbirsiz ve sonunu iyi düşünmeyenlere GÂFİL denir.
Gafletten uyanmak için; bakmak, akletmek, zihin yormak yani tefekkür etmek gerekir.
TEFEKKÜR
TEFEKKÜR: İnsanın kendi hususi halini düşünmesi, Allah’ın yaratıkları üzerine fikir yürütüp Allah’ın yüceliğinin farkına varmasıdır. Dini Kavramlar Sözlüğü: Sayfa: 173-558
Tefekkür eden insan bakar, düşünür, faydalı olana, iyiye ve iyiliğe yönelir.
Tefekkür eden aklını kullanır.
Düşünüp aklını kullanan kâinat kitabından ve Kur’an’dan öğüt alır.
Öğüt alan insan Allah’ın azametini takdir eder. O’na daha sıkı bağlanır. Zikrini ve şükrünü arttırır. Dünya ve ahiret saadeti kazanır.
TEFEKKÜR İBADETTİR
Dinimiz tefekkürü ibadetler arasında saymıştır.
Peygamberimiz “Bir saat tefekkür, bir sene yapılan nafile ibadetten daha makbuldür” buyurur.
Anlıyoruz ki Allah’ın ilim ve gücünün eserlerine ibretle bakmak, hikmetini düşünmek, ders çıkarmak ibadetten sayılıyor.
Kur’an’ın birçok ayetinde “Aklın kullanılması, düşünülüp ibret alınması, öğüt dinlenilmesi” emredilir. Nahl Suresi 11-14. Ayetler
Kur’an’da “Göklerde ve yerde neler var bakın (da ibret alın)” buyurulur. Yunus Suresi:101
Demek ki bakmanın bile bir ehemmiyeti var.
Bir bakış insana birçok şeyler anlatır. Fakat her bakış bir değildir. Mevlana ne güzel söylemiş:
“Sözü ne hacet lâf ile beyana” “Bir bakış bin söz eder bakıştan anlayana”
Nice bakışlar var ki insanı günaha sürükler.
Öyle bakışlar da var ki Allah’ın kudretine delalet eden nice harikulade şeyler görür. Allah’a imanını derin bir saygı ile ikrar eder. Bütün hal ve zamanda Allah’ı anmaktan gâfil olmaz.
Bu durumdaki basireti açık, bahtiyar kulları Kur’an-ı Kerim “Aklı selim” sahipleri olarak tanıtır.
“Onlar ayakta dururken, otururken yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler)”Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru” Âli İmran Suresi: 191
Peygamberimiz (SAV) “Bu ayetleri okuyup da gökler ve yerler hakkında düşünmeyenlere yazıklar olsun” demiştir. Safvetüttefasir Cilt:1,Sayfa:480
HZ. MUHAMMEDİN TEFEKKÜRÜ
Hz. Muhammed peygamber olmadan önce zaman zaman Mekke’den 5 km uzakta ve çıkılması gayet zor olan Nur Dağı’nın tepesindeki HİRA mağarasına giderdi.
Bu ıssız ve sakin yeri elbette bir hikmete binaen seçmişti.
“Ben kimim, niçin varım, bu kâinat ne, neye inanmalıyım” gibi sorular üzerinde derin tefekküre dalar, insanlığın kurtuluşu için gözyaşı dökerdi.
Uzun bir murakabede iken, gayb âleminin vahiy meleği (CEBRAİL) ilk vahyi getirdi. İslam Tarihi Cilt:1, Sayfa: 203
BU ZAMANDA TEFEKKÜR
Bu zamanda insan, evinde işyerinde kalabalıklar içinde tefekküre pek fırsat bulamaz.
Sokaklar, caddeler zaten dini hayata pek uygun düşmüyor.
Âcizane önerim şu ki, piknik ve efkâr dağıtmak için şehir dışına çıkanlar programlarına tefekkürü de eklesinler. Hem bedenen hem ruhen teneffüs etsinler.
Kur’an’la beraber kâinat kitabı üzerine zihin yormak halis bir ibadettir.
Yaratıklar üzerinde Allah’ın kudretini araştırmak samimi bir zikirdir.
Hak ve hakikat üzerine tefekkür edip hayır ve kurtuluşa götüren ilahi bir programa bağlanmış olanlara ne mutlu.
Rabbimiz dünyada iyi bir hal üzere yaşamayı, ölürken de iyiler zümresinden olarak ölmeyi nasip etsin. Amin.