banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

İnsanların iç dünyalarını, zihinlerini öğrenmek istiyorsanız kullandığı kelimelere bakacaksınız. Kelimelerimiz bu âlemleri ve oralarda olup bitenleri az çok yansıtan aynalara benzer. Hayata dönük, yaşamaya ve yaşatmaya ayarlı bir program mı seçmişiz yahut ölmeye ve öldürmeye endeksli bir yüzümüz mü var? Bunu anlamanın yollarından biri de gündelik hayatta en çok kullandığımız kelimelere bakmaktır.

        İddiam şundan ibarettir: Bu ülkede kolay ölünür; çünkü maliyeti sıfıra yakındır ölümün yani oldukça ucuzdur. Nedeni yaşarken yüzümüzün daha çok hayata değil de memata yani ölüme dönük olmasıdır. İspatı ise ifadeye çalıştığım gibi ‘ölüm’ kelimesinin dilimizde hangi sıklıkta kullanıldığıdır.

        Bakıyoruz:        

        Tehditlerde ölüm:

        Doğduğuna pişman ederim!

        Kemiklerini kırarım.

        Öldürürüm!

        Gebertirim seni!

        Bana bak, kanını içerim!

        Aşırı yorgunluklarda:

        Öf, öldüm!

        Yaşamaktan umut kesenlerin dilinde:

        Ben doğarken ölmüşüm!

        Aşırı sevgide:

        Senin için ölürüm be!

        Sevdiğine başka seçenek bırakmayan, tehdit cümlesi olarak:

        Ya benimsin, ya toprağın!

        …

        Belki bu yüzden kolayca ölüyor veya öldürüyoruz.

        Gerçekten de biz ne çok ölüyoruz! Ölme ve öldürmeye ne çok teşneyiz!

        Sanki hayata dönük olması gereken yüzlerimizi memata yani ölüme dönük olanla değiştirdik.

        Gün oluyor, yollarımızın kan gölüne dönüyor.

        Silahlı bıçaklı kavgalarla savaş provaları yapmadığımız gün var mı?

        Bazıları daha analarından doğmadan tanışırlar ölümlerle!

        Yazık!

        Yahya Kemal Beyatlı’nın ‘Eylül Sonu’ şiirinde ölümden şu şekilde söz edilir:

        “Ölmek kaderde var bize ürküntü vermiyor;

        Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor”

        Şairin ölümü büyük bir tevekkülle kabul edip de lakin bağlacıyla ifade ettiği ıstırabını anlayabiliyoruz. Biz de bu mantığa paralel şu kabil cümleler oluşturabiliriz:

        Evet, ölmek kaderde var; lakin Allah’ın verdiği canı bir can karşılığı olmadan almak yani öldürmek cinayettir; bütün dinlerde haramdır.

        Ölmek kaderde var; lakin Allah’ın arzında Allah’ın verdiği sayısız rızıklarla yaşamak ve şükreden bir kul olarak sorumluluk şuuruyla, varlığını iyilik ve güzellikleri çoğaltma çabasına bağlı yaşayacakken her şeyimizi Allah’ın lütfuna bağlı varlığımızı, yeryüzünde bozgunculuk ve fesat çıkararak, hoşlanmadıklarımızı yok ederek harcamak ne kötü!

        Ölmek kaderde var; lakin vazifemiz insanca yaşmak ve yaşatmaktır.

        Ölmek kaderde var; lakin yaşadığımız her anımızın hesabını ak alınla verebilme şuuru ile değerlendirebilmek belki hiç ölmemekten hayırlı.

        Ölmek kaderde var; lakin yalnızca Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlar için mahzun olmak yoktur.

        Ölmek kaderde var; lakin ölümün bir yok oluş, bitiş değil başka bir hayata doğuş olduğuna inanlar için şair Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Ölümden Sonra” şiirinde korkusunu yaşadığı keder yoktur; onların öldükten sonra da arayanları soranları olur, olacaktır.  

 

        “Öldük, ölümden bir şeyler umarak.

        Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.

        Nasıl hatırlamazsın o türküyü,

        Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü,

        Alıştığımız bir şeydi yaşamak..

        Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok;

Yok bizi arayan, soran kimsemiz.

        Öylesine karanlık ki gecemiz,

        Ha olmuş ha olmamış penceremiz;

        Akarsuda aksimizden eser yok.”          

        Ölmek kaderde var; lakin tek ve en önemli borcu yaşamak ve yaşatmak olanlar; anlık öfkeleri, geçici hevesleri ve ihtiraslarıyla bencillik ederek fani dünyayı başkalarına zindan etmezler, edemezler.

        Ortak sorunlarımız var, biliyoruz. Birçoğuna çare bulunabilir zamanla; lakin nihilizm (hiçlik) gibi akımların etkisiyle midir bilmiyorum, insanlığa hayat veren değerler manzumesinden koptukça ve hele şu en çok ihtiyaç duyduğumuz günlerde bana göre en önemli ortak sorunumuz hayatı ciddiye almayan sorumsuzluğumuz gibi görünüyor.    

        Selamların en güzeliyle…

        H. Halim Kartal 22 Ekim, 2020

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.