Prof. Wieland Huttner, 70 yaşlarında. Dresner Max Planck Enstitüsünde ekibiyle birlikte genler üzerine çalışıyor ve insan beyninin sırlarını araştırıyor.
İnsan geni 3 MİLYAR kimyasal elementten (bazlar) meydana geliyor. 3 milyar harften biri yanlış dizilse sakat, down sendromlu insan meydana gelir.
Prof. Huttner, 2 milyon sene önce DNA’daki guanin bazı stozinin yerine geçtiğini, beyindeki bu küçük değişim mucizevî bir beyin gelişimine yol açtığını tahmin ediyor. (Kemik bulgusu değil tahmin. 2 milyon sene öncesini kimse hatırlamaz zaten.)
Küçücük farklılığın yol açtığı çok büyük değişim inanılır gibi değil, diyor Prof. Huttner ve soruyor:
“Bilinçli insanın varlığını sadece tesadüfe mi borçluyuz?
Genlerdeki gelişimi ne sağlıyor?
Genlerin neresinde gelişim motoru var?
Beyin gelişimi anne karnındaki 2 ile 6 ay arasındaki kısa zaman diliminde meydana geliyor. Bu sürede patlama hızındaki büyüme sürecinde 16 milyar sinir hücresi doğuyor. Beyin gelişimi daha sonraki süreçte devam ediyor. Nöronlar arasında binlerce ağ örülüyor.
Evrim, mecburi istikamet bilinmeyen bir zamanda insan gibi zeki bir varlığı meydana getirmeye mecburdu. Guanin sitozinin yerini aldı. İnsan beyni, maymun beyninden ayrıldı, mükemmeliyete ulaştı. (11.07.2020, Der Spiegel, s.108-109)
Prof. Huttner tahmin yürütüyor, bilinçli insan beyninin varlığını evrime havale ediyor ama kendisi de ikna olmuş değil, guanin ve stozin akıllı ve bilinçli değiller. Açıklamaları kendisini bile ikna etmiş görünmüyor.
Fen dersleri kitapları DNA hücreyi yönetir, derken ne kadar doğacı ve materyalistler, Prof. Huttner, şüphe içinde. Çünkü insan beynindeki bilinç sıradan bir olay değil.
“Hücre bölünmesi, çok hücreli canlılarda eşey hücreleri olan yumurta ve spermin üretilmesini; büyüme, gelişme ve onarımı sağlar. Düştüğümüzde yaralanan derimizdeki hücreler bölünerek sayısını arttırır ve derimiz kendini onarır.
Hücre bölünmeye başlamadan önce DNA kendini eşler ve kalıtsal bilgiler iki katına çıkar.” (Fen bilimleri 7, s.35)
Fen bilimleri kitaplarının mantığını anlayan var mı? Arabam bozuldu, sanayie gittim, tamir ettirdim, bir sürü masraf çıktı.
Deri nasıl kendini onarıyor?
Üstelik deri canlı. Hayat sahibi. Deriye hayatı kim veriyor?
Ateizm insanı böyle saçma sapan fikirlere inanmaya zorluyor.
Malum Milli Eğitim Bakanlığı milli. Senelerdir milletimizin çocuğuna ateizm pazarlıyor.
DNA HER GÜN BİR MİLYON KERE HASAR
GÖRÜR VE TAMİR EDİLİR
Mühendis Raif Öztürk, DNA’lardaki muhteşem bilgi hazinesine dikkat çekiyor ve Prof. Huttner’in sorularını cevaplıyor anlatıyor:
“DNA’lar adenin, timin, guanin, sitozin denen nükleotidlerden meydana gelir. DNA’lardaki evrensel kodlar bütün canlılarda aynı.
İnsan DNA’sındaki diziliş 99.9 oranında birbirine benzer.
Yalnız 0.1’lik dizilim bizi diğer insanlardan ayırır.
Bu mucize diziliş sayesinde insan yüzü, göz retinası, parmak izi, avuç içi, beyni ve beyindeki her sinir hücresi öteki insanlardan ayrılır.
DNA muhteşem bilgi hazinesine sahip.
Hücremizdeki DNA zincirlerini açıp uç uca ekleyebilseydik Ay’a 6.000 defa gidip gelecek uzunluğa sahip olurdu. Ay’ın Dünya’ya uzaklığı 384.400 km.
Tek bir hücredeki DNA açılsa 3 metre uzar. Hücre çekirdeğinde 0.09 mm boyutunda sarılmış olarak bulunur. Saran sanatkârın ilmine ve kudretine milyon kere maşallah.
Böylesine uzun DNA sarmalı, hücre çekirdeğine nasıl sığdırılır? Doğru paketleme olmazsa hücre çekirdeğine sığmaz. Sığabilmesi için DNA, kromozom denilen yapılar inşa edilir ve katlanır.
DNA dizilerinin kopyalanması imkânsız.
Her gün hücre DNA’sı 1 milyon kez hasar görür, DNA’daki bu hasar, Allah’ın kurduğu mekanizmalar sayesinde her an ve sürekli tamir edilir.
DNA’lar bakteriler gibi canlı türü değil. Akıllı, bilgili, bilinçli değil.
2 gr DNA, dünyadaki kayıt altına alınmış bütün bilgileri bünyesine alabilir.
1 dakikada 60 kelime yazabilen bir kişi, günde 8 saat çalışsa 1 DNA’daki bilgiyi 50 senede bitirebilir.
Proteinleri kotlayan gen sayısı 20.687. İnsanda 210 farklı hücre var. Saniyede 50 milyon hücre ölür, 50 milyon hücre yaratılır. Her hücrede 80-90 trilyon atom var.“ (Evrenden Mesajlar, s.103-104)
Prof. Sefa Saygılı “TASARIMIN İHTİŞAMI EVRİMİN TUTARSIZLIĞI” adlı yeni eserinde 50 yıllık birikimle evrimin safsata ürettiğini ve hiçbir bilimsel veriye dayanmadığını ortaya koyuyor.
Milli Eğitim Bakanı Sayın Selçuk, Talim Terbiye Kurulu üyeleri acaba Prof. Saygılı’nın eserini okudular mı?
AYASOFYA FATİH’i, MAVİ VATAN FATİH’i, GÖNÜLLERİMİZİN FATİH’i Aziz Cumhurbaşkanım RECEP TAYYİP ERDOĞAN,
MEB ders kitapları Müslüman milletimizin çocuklarına akıl dışı hurafeleri, ateist fikirleri, materyalist inancı “bilim” kılıfıyla pazarlıyor. Fen bilgisi kitaplarındaki dinsizlik propagandasına son vermenizi istirham ederim.
Saygılarımla…