Malumunuz olduğu üzere, yaratılanlar içerisinde “Ahsen-i takvim” olaraken güzel şekilde yaratılan ve üstün vasıflarla donatılaninsan, o insanı varlık âleminde önemli ve anlamlı kılan husus,onun insan, eşya ve yüce Allah (c.c.) ile ilişkisinde sorumluluksahibi olmasıdır. Varlık âlemi içerisinde yüce Allah’ın sorumluluk teklifini Rabbimiz (c.c.) Ahzab 72’de “Biz emaneti göklere ve yere ve dağlara teklif ettik, onlar onu yüklenmeden hemen çekindiler ve ondan korkuya düştüler ve onu insan yüklendi. Şüphe yok ki o, çok zalim, çok bilgisiz oldu.”buyurulan fermanını maalesef kabul ederek bu zorlu emaneti yüklenen tek canlı insandır. Bu sorumluluk duygusunun son boyutu ise şu fani dünyada tüm yapıp etmelerimizin ilahi mahkemede hesabının ahiretle verileceği kesin ve mutlaktır. Buna göre, dünya hayatında ortaya konulan davranışlardan dolayı ceza gününde “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz…” (Ali İmran 110)
Dolayısıyla bu imtihan günlerimizde ne acı ki hata ve kusurlarımızdan, neme lazımcılığımızdan, verilen nimetlere gereği gibi şükür ve sena edemediğimizden, namazsızlık, adam kayırma, bozuk aile hayatları sonucu boşanma, yapılan zulümlere karşı sessiz ve tarafsızlık, içki, kumar, fuhuş, zina, evlilik dışı dünyaya getirilip ve çöplüğe atılan günahsız yavruların yüzsüz canı anne – baba virüslerindedolayı Rabbimiz (c.c.) görünmeyen bir virüsle bizleri camilere, cuma namazlarına, coşkulu teravihlere ve mukabelelere, kardeşane duygularla kucaklaşmaya, başta anne baba ve büyüklerin ellerini öpüp hayır dualarını almaya hasret bıraktı. İlahi ya rabbedeli cennet olan evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ateşten azad ve Kur’an’ın doğum ayı olan Ramazanı şerif ayına, mahcup, mahzun olarak idrak etmiş bulunmaktayız. Bizlerin bu zilletten bir an evvel şuurlanmamıza vesile olup halasımızla, içinde bin aydan daha hayırlı 83 yıllık ibadeti ihtiva eden Kadir Gecesineve akabinde Ramazan Bayramına ki;
Can bula cananını
Bayram o bayram ola
Kul bula sultanını
Bayram o bayram ola
Hüzn ü keder def ola
Dilde hicabref ola
Cümle günah af ola
Bayram o bayram ola. Vechinceneş’e ve bayram olarak kavuşmamıza, bizleri yoktan var eden, şekil veren, takvaca kimilerini kimilerinden üstün kılan Rabbimiz senden niyaz ve temenni ediyoruz. Ancak yüce Allah (c.c.) insanoğluna Âdem ismini vererek topraktan yaratmış ve kendisini akıl nimetiyle donatmış ve aklı ile baş başa bırakmamış, hayatını vahiy ışığında Kıyamet 36’da “İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?” korkusu içinde aklını kullanarak cenneti alaya revan kılmıştır. Bu nimetlerden, fırsatlardan biride garip, mahsun ve sadece Minareler arasında parlayan mahyalarla “ON BİR AYIN SULTANI ŞEHRİ RAMAZAN” diye haykırmakla karşıladığımız 11 ayın sultanı olan Ramazan ayıdır. Rabbimiz (c.c.) Bakara 183’de “Ey iman edenler! Sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılındı. Umulur ki, korunursunuz.”Biz müslümanların hayatında oldukça önemli bir yeri olan Ramazan ayı, her yıl ilkbaharıyla, yazıyla, sonbaharıyla, kışıyla periyodik olarak yenilenmeye tabi tutulduğu gibi müslümanlar da kutsal gün ve gecelerle ve özellikle de yılda bir kere gelen oruç ayı Ramazanla ruhen yenilenmeliyiz. Bakınız en emin beldenin en emini Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in (Buhari 9 ve Mülim 163’in Savm) bölümündeki ifadeleriyle, “Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.” Yüce Rabbimiz (c.c.); “İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim.” Peygamberi müjdesine nail olabilmek için gelin yine bu ramazanı hayatımızın dönüm noktası olarak hep beraber evimizde üç şeye çeki düzen verelim. Televizyona, İnternete,Telefona… Çünkü bu üç şeyi kontrol edemezsek gözümüzü haramdan, vaktimizi gafletten, kalbimizi kasvetten kurtaramayız.Televizyonu, İnterneti ve telefonu kontrol edemeyenlerin Ramazan gündemini televizyon, internet ve telefon belirler.
Gelin; evimizde üç şeyi yasaklayalım… Gıybeti,Tartışmayı,Küskünlüğü…Çünkü gıybet, yaptığımız salih amellerimizi yiyip bitirir. Tartışma, kavganın, gürültünün, kin ve nefretin kapılarını açar. Geride bizlere oruç ahlakından hiç bir şey kalmaz. Küskünlük, Ramazan’ı bize zehir eder. Bu üç hata Ramazanımızı mahvetmesi için şeytana sunulmuş en büyük fırsatlardır.
Gelin; evimizde üç şeye devam edelim.Cemaatle namaza,Kur’an tilavetine,Haftalık sohbete…Çünkü cemaatle namaz, evin düzenini sağlar, manevi atmosferi oluşturur. Kur’an tilaveti, kalplerimize şifa, evlerimize bereket olur. Sohbet, ruhumuza gıda, ailemize nasihat olur. Tüm bunları elde etmek için teravihimizi ailecek kılacağız. Mukabelemizi ailecek yapacağız.Haftada bir gün sohbet ve ders dinleyeceğiz.
Gelin; evimizde üç şeyi çoğaltalım. Duayı,İstiğfarı,Zikri…Çünkü dua ibadetin özüdür.Ailecek yapılan dualar aileyi birbirine bağlar. İstiğfar, bela ve musibetleri engeller ve Allah (c.c.)’ın rahmetine kapı açar. Zikir ise kalbimizi yumuşatır, yüzümüzü nurlandırır ve manevi derecelerimizi artırır.
Gelin; evimizde üç şeyi azaltalım.︎Çok yemeyi,Çok uyumayı,Çok konuşmayı...Çünkü çok yemek hastalığa, çok uyumak tembelliğe, çok konuşmak çok hataya sebep olur. İşte bu yüzden yemek israfından, uyku israfından ve söz israfından kaçınacağız.
Gelin; evimizde üç huyu terk edelim. Eleştiriyi,Kınamayı,İğnelemeyi…Çünkü sürekli eleştiri sevdiklerimizi bizden uzaklaştırır. Sürekli kınama aramızdaki muhabbeti öldürür.İğneleyici konuşmalar nefislerimizi harekete geçirir. Eğer bu huylardan vazgeçemezsek evimizde Ramazandan geriye bir şey kalmaz.
Gelin; evimizde üç huyu kazanalım. Yumuşak huyluluk,Kolaylaştırıcılık,Bağışlayıcılık…Çünkü yumuşak huyluluk, huzur ve mutluluğun kapısıdır. Dünya işlerinde kolaylaştırıcılık, ahiret işleri için bolca vakit bırakmak demektir. Bağışlayıcılık, başlı başına bir Ramazan ahlakıdır.
Gelin; evimizde üç şeyden kaçınalım.Kalp kırmaktan, ︎Ayıp araştırmaktan,Kul hakkına girmekten…Çünkü kalp kırmak evin huzurunu, ayıp araştırmak kalbin huzurunu, kul hakkına girmek ise dünya ve ahiret huzurunu kaçırır. Özellikle eşlerimizin kalbini kırıp, ayıp ve kusurlarını yüzlerine vurup, kul hakkına girmekten kaçınacağız.
Gelin; evimizde üç şeyi ihmal etmeyelim.Helalleşmeyi, Özür dilemeyi,Teşekkür etmeyi…Çünkü helalleşmek kalplerdeki kini bitirir. Özür dilemek, sevdiklerimize kıymet verdiğimizi gösterir. Teşekkür etmek, her türlü hayrı ve iyiliği teşvik eder.
Gelin; evimizde üç bağlantıyı kesmeyelim.Akrabayla olan ilişkilerimizi, Komşularla olan ilişkimizi,Gariplerle olan münasebetlerimiz…Çünkü akrabayla münasebet rızkın ve ömrün bereketidir. Komşularla güzel geçim, ahlakımızın gereğidir. Gariplerle münasebet rahmetin vesilesidir.
Gelin; evimize üç şeyi sokmayalım.Faizi,Haksız kazancı,Haram katkılı gıda maddelerini…Çünkü eve giren faiz, bela ve musibetleri de peşinden getirir. Haksız kazanç, huzuru ve bereketi kaçırır. Haram lokma dualarımızın kabulüne engel olur.
Gelin; evimize üç duanın girmesine gayret edelim.Anne-babamızın duasını,Gariplerin duasını, Salihlerin duasını…Çünkü anne-baba duası, huzurlu bir Ramazan için bulunmaz bir fırsattır. Gariplerin ve ihtiyaç sahiplerinin duası, bela ve musibetlere karşı kalkandır. Salihlerin duası evimiz, rızkımız ve ömrümüz için berekettir.
Gelin; evimizde üç şeyi teşvik edelim.Sabrı,Şükrü,Kanaati…Çünkü sabredene dayanma gücü verilir, şükredene nimetler artırılır, kanaat edene zenginlik kapıları açılırVESSELAM. EVİMİZ GÜL, GÖNLÜMÜZ GÜLŞEN OLSUN. SELAM VE DUA İLE KIYMETLİ DOSTLARIM…
Yusuf ÇAKICI
Yalıhüyük/KONYA