Üzülerek belirteyim ki, bu gün maalesef ülkemiz üzerinde oynanan oyunlara dikkat çekilecek olursa İdlib’de şehit olan 33 vatan evladımızın şehadetleri başta nefsim olmak üzere tüm vatanseverleri derinden üzmüştür. Öyle bir üzüntü ki; kapısına gelen Mehmetçiklere, bir de ambulansa bakıp biricik evladından önce topraklara sürünür. Kendisini yerden yere vururanne şefkatiyle. Öyle bir vurur ki sanki zelzele oluyor gibi bin feryat, bin figana karışır semalarda yükselmeye, bir de eşlik eden davudi selaları duyduğunda dersin ki kıyamet budur artık diyerek dizlerinin bağı çözülür, çöker dizleri üzerine döker kan revan gözyaşlarını. Babada fidan gibi evladını vatana feda edince sicim gibi gözyaşları dökülür gözünden ve acıya gark olmuş bir gururla, “Vatan sağ olsun, vatan sağ olsun şehit babasıyım ben” dediğini duyunca o anda kimi içine akıtır gözyaşlarını, kimi de donar kalır.Kimi dua eder, kimi beddua. Kimi kendi saçını, kimi de saçlarımızı yolar şehidin ardından. Bu Rabbani ve Peygamberi şuur ilk olmadığı gibi sonda olmayacaktır. Bu şahadet sonrası ülkemizdeki birlik ve beraberlik dünyada hiçbir ülkede görülmeyecek bir şekilde vatan için, bayrak için, millet için el ele gönül gönüle omuz omuza verilerek içimizdeki bazı hainlerin olmasına inat dana çok kenetlenmiştir hamd olsun.
Emin olunuz ki bu duygu sadece al Bayrağını, Vatanını, Milletini, Şehidini sevenlerde vardır.Aynı, Erzurumlu nene hatunun evladını vatan için şehit verip bağrına taş basarak; “hani üç aylık bebeğini emzirmiş üzerine battanyesini örtüp ey evladım seni bana Allah verdi ve ben şu anda seni O (c.c.)'na emanet ediyorum.”Diyerek cepheye koşup düşmanlara karşı dim dik durarak “VATAN SAĞ OLSUN” diyen başka bir milletin olmadığı gibi.
Dünyada maalesef zalim devletler olan ABD, İsrail ve Rusya sizlerde iyi biliyorsunuz ki şehit kanıyla yoğrulmuş olan bu aziz vatan toprağımızdan bir çakıl taşı dahi verilmesi ne mümkün. Almak isteyen olursa kolunu gövdesinden ayırır ve ibret için sahibine postalarız. Çünkü bizler “Allah yolunda öldürülenler ölü değildir.”Bu Rahmani mesajın ne olduğunu çok, ama çok iyi biliyoruz. Vatanseverlik hepimizin boynumuzun borcu. Hiç şüphesiz bu borcu öderken düzlüklere ulaşmak için yokuşların bazen kan ter içerisinde çıkılması gerektiğini iyi biliriz. Hatta o düzlüklere çıkmak için bazen de canlar, fidanlar feda ederiz. İşte Ülkemizin selameti için başlatılan “Bahar Hareketinin” Rabbim (c.c.)’den niyazımız bu hareketin zaferlerle sonuçlanmışı, bu harekete katılan tüm Mehmetçiklerimizin burnu kanamadan iç ve dış düşmanlarımızı zelil edecek bir şekilde sonuçlanması.
Ellerimizi semaya açıp kalbi duygularla;
Ya Rabbi! Zalimleri sevindirme, mazlumları ağlatma, görünen ve görünmeyen ordularınla ordumuza, askerimize, polisimize mazlumlara katından yardımını gönder Allah’ım.
Hilali devlet, yıldızı millet, yurduma dirlik orduma zaferler ihsan eyle Allah’ım. Diye dua ederken bu aziz vatanımız için tüm şehitlerimize Rahmet, yaralı gazilerimize şifalar, kederli ve bir o kadarda gururlu olan ailelerine, bu necip millete başsağlığı diler. Ordumuzun başlattığı bu hareketin dünya mazlumlarına, İslam coğrafyasına zaferler getirmesini Diyanet-Sen Yalıhüyük Şube Yönetimi olarak Yüce Rabbim (c.c.)’den niyaz ederim.
