banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Doğru soruyu sormayı ve eğer bunda muvaffak olmuşsak, sorunun nedenine dair kafa yorup çözümünün bir parçası olma iradesi gösterebilmeyi; nihayet, sorumluluk üstlenmeyi beceremediğimiz sürece sorunun bir paçası hatta kendisiyiz demektir.

        Haşmet Babaoğlu’nun pazar günleri Sabah gazetesindeki köşesinde yayımlamayı sürdürdüğü ‘Altını Çizdiği Satırlar’dasorunlarla ilişkimizin düzeyini kabak gibi ortaya koyan bir örnek vardı Bildiğimiz Dünyanın Sonu adlı bir eserden. Yazarı ErlendLoe. Durum şudur:

        “Bir televizyon programında ya da bir gazete röportajında iklimin dengesinde sorun olduğuna değinildiğinde, insan uzandığı divandaki yerini değiştirir ve bunun dünyanın başka bir yerinde yaşandığını düşünür. İnsanın sorunun bir parçası olduğunu görmemek için gösterdiği çaba muazzamdır.” 25.08.19

         Kimi zaman bazı arkadaşlarla birlikte haberleri izlerken genellikle şehit cenazeleri ile ilgili görüntülere ve şehit yakınlarının feryatlarına dayanamayacağını söyleyip kumanda elindeysekanal değiştiren, değilse değiştirme talebinde bulunanlara şahit oldunuz mu bilmem. Yukarıdaki örnekte uzandığı divanı değiştirmekle, haberi üzücü bulduğu için kanal değiştirmek arasında kayda değer bir fark olmadığını düşünüyorum.

        Kaç bakalım kaçabildiğin kadar! Kendinden de kaçabilecek misin?

        Şimdilik uzağında olduğunu düşünüyor yangının ve çekirdek çitlemeye devam ediyor.

        Açlıktan ölenler kara derili insanların ülkesi Afrika; orası bize çok uzak!

        Myanmar, Keşmir, Kerkük, Gazze, İdlib…

        Çocuğunun gözleri önünde boğazları kesilerek katledilen annelerle ilgili vahşet haberleri…

        Atıklarla kirletilen nehirler, denizler, kırlar, bayırlar…

        Bağrında yurt-yuva kurmuş binlerce mahlûkatla cayır cayır yanan ormanlar…

        Yangınlardan beter kazalar...

        Bu kazalarda yitip giden canlar…

        Uzandığımız divanlarda yer değiştirince veya ekranlarımızı kapatınca yok olacağı sanısıyla geçip gideceğini mi hesapediyoruz?

        Sorunlara gözlerimizi kapayarak yaptığımız her türlü hesabın yanlış hesap olduğunu söylüyor Allah!

        Üstad Necip Fazıl Kısakürek, nerede bir sorun varsa suçu birine atmak veya kanepedeki yerini değiştirmek yerine sorumluluk hissiyle acılara gözlerini kapamak yerine onlara sahipleniyor,  ‘Bendedir’ diyor:

        “Ne azap, ne sitem bu yalnızlıktan,
          Kime ne, aşılmaz duvar bendedir,
          Süslenmiş gemiler geçse açıktan,
          Sanırım gittiği diyar bendedir.

Yaram var, havanlar dövemez merhem;
Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem.
Ne çıkar, bir yola düşmemiş gölgem;
Yollar ki, Allah'a çıkar, bendedir.”

         Oturduğumuz köşelerde çoğu zaman şikâyetçi olduğumuz sorunların bir parçası olduğumuzu yok sayarak günah keçileri arar dururuz.

        Şimdilik belanın uzağındaysak, bunun semtimize hiç uğramayacağı avuntusuyla geçip gidiyoruz bir yerlerden bir yerlere, kenarından köşesinden sorunların. Oysa kaçtığımızı veya yok saymakla yok olduğunu sandığımız belalar kat be kat güçlenerek geliyor üstümüze.

        Bize ‘Bana ne!’ değil, ‘Bendedir’ diyen şairce bir duyarlılık lazım. Bu duyarlığı rahmetli şimdilerde pek hatırlamadığımız ünlü ‘Reis Bey’ adlı tiyatrosunda Reis Bey karakteriyle ne güzel anlatmıştı.

        “Göklerin merhamet dolu olduğuna inanıyorum. Bizse, umacı korkusuyla yorgan altına kaçan çocuk gibi, nefsimizin beton çatısını tepemize çekmiş, yaşamayı öldürüyoruz! Yağmurun yalnız suyunu toplayabiliyoruz; ruhundan uzağız! Hâlbuki ne güzel isim koymuşlar ona: Rahmet.”

         …

         “Merhamet…
         İnsanlara merhameti öğretmek, insandaki  kötülük iktidarını döve döve pekiştirmek yerine hohlaya hohlaya yumuşatmak…
         Merhamet…
Hava gibi su gibi muhtaç oluğumuz iksir. Baş aşağı bir cemiyeti başyukarı edecek bir kudret…”

        Sorunlarımız var; biriktikçe birikmiş her yerde, yığınla.   

        Gücümüzün yettiğine inandığımız herhangi biriyle mücadele edemiyorsak bir şekilde duyduğumuzda kanepe değiştirerek hiç olmazsa sorunun bir parçası olmayalım.

        Bir soru sormuştuk; sahi, sorun nerede?

        Selamların en güzeliyle…

        H. Halim Kartal28.08.19

       

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.