Ceza infaz yasaları; katilleri, tacizcileri, suçluları koruyor. Geçen hafta ceza yasalarındaki yetersizlikleri, eksikleri ve suçlular lehine yapılan ceza indirimlerini yazdım. Kanayan bir yaraya parmak basmışım. Okuyuculardan düzinelerce mail aldım. Mevcut ceza kanunlarına milletin tepkisi anlatılır gibi değil, mutlaka yeni düzenlemelerin yapılması lazım. Cezaların caydırıcı hâle getirilmesi şart. Mahkûmların ıslahı için projelerin yapılması zaruri. Suç işleyenin hapishanede pişman olması, kendisini ıslah edip iyi bir adam olmaya karar vermesi için ciddi bir eğitim programı yapılmalı ve uygulanmalı.
Kıymetli okuyucum ve değerli dostum Cemal İnan Bey, bir makale genişliğinde mail yazmış. Devletin adaletle ayakta durduğunu, adaleti sağlayacak yasal düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini anlatan maili iktibas etmek istiyorum.
Avrupa’dan kanun ithal etmekle adaletin sağlanamadığı ortada. Her milletin örf, âdet, gelenek, görenekleri, dini ayrıdır. Her milletin kendisine göre sosyal yapısı ve sosyolojisi vardır. Kendi sosyal yapımıza uyan kanunlar yapmak zorundayız.
Cemal İnan’ın maili şöyle:
“Devletlerin varlık sebebi nedir? Neden insanlar böyle bir yapıya, teşkilata ihtiyaç duyarlar ve bu teşkilatın, örgütün koyduğu kurallara itaat ederler?
Sebebi açık... Güvenlik ve adalet için. Asırlardır devlet denen mekanizma toplumun güvenliğini sağlar, adalet mekanizmasını işletir, böylece insanların can ve mal emniyeti güvenceye alınmış olur. Devletlerin günümüzdeki fonksiyonları olan eğitim, sağlık, sosyal yardımlar son yüzyılın politika araçlarıdır ve günümüz dünyasında ortaya çıkmış görevlerdir.
Vatandaş canının ve malının korunması için devlete, otoriteye boyun eğmektedir. Peki, devletimiz bugün bu fonksiyonunu ne kadar yerine getirebilmektedir?
Gazeteleri açtığımızda, haberleri izlediğimizde bu işlevini yerine getiremediği görülüyor. Her gün onlarca kişinin katledildiği, uyuşturucu kullanıcılarının ve satıcılarının sokaklarda caddelerde parklarda cirit attığı, bilmem kaçıncı hırsızlığı yaparken kişinin yakalandığı, cinsel tacizci ve sapığın infaz yasasından yararlanıp dışarı çıktıktan sonra bilmem kaç yaşındaki çocuğa istismarda bulunduğu, bilmem kaç tane kadının bıçaklanarak öldürüldüğü haberlerini içimiz parçalayarak okuruz veya bunlarla ilgili haberleri televizyonlardan seyrederiz.
Bir vatandaş olarak bu tür haberleri izleyince veya okuyunca dehşete kapılıyorum! Çocuğumla parkta gezerken, caddede yürürken ürküyorum ve tedirgin oluyorum.
Peki neden?
Her an bir balicinin, hapçının, uyuşturucu kullanıcısının veya hırsızın bıçaklı veya silahlı saldırına uğrayacağım diye.
Gazete ve televizyonlarda böyle haberleri görünce uykularım kaçıyor ve ürküyorum. Peki, devleti idare edenlerin, Meclis’teki vekillerimizin uykuları kaçmıyor mu?
Merak ediyorum ve şöyle düşünmeye başlıyorum: Bütün bunlar sorumlu mevkilerdekileri rahatsız etse herhalde tedbir alırlar. Demek ki benim gibi rahatsız olmuyorlar.
Mevcut infaz ve ceza yasasından hâkim, savcı, güvenlik kuvvetleri, masum vatandaşlar, basın rahatsız, mutsuz ve bu durumdan ıstırap duymaktalar.
- Peki, bu yasalardan kim memnun?
- Suçlular, sapıklar, bıçak ellerinde dolaşanlar, hırsızlar, baliciler, tinerciler, hapçılar, uyuşturucu tacirleri, dolandırıcılar...
Daha sayayım mı? Bunlar ceza yargılama ve ceza kanunundan memnun olmalılar.
Milletin vicdanı olan Meclis’teki vekillerimiz! Siz de hâlâ rahatsız değil misiniz? Rahatsızsanız harekete geçin. Rahatsız değilseniz maaşlarınızı almaya, şoför, danışman, sekreter imkânlarınızla mutlu yaşamaya devam edin.
Adliyeye gidip de “Allah devletime zeval vermesin, yargıda hakkımı aldım”diyen bir Allah’ın kuluna rastlamadım.
Bu sorun yargının kusuru değil, mevcut yasalar haksızlıkların kaynağı.
Yasalara göre suçlu; aldığın hapis cezasının üçte ikisini yatıyor.
Yasalara göre adam bıçaklama, adam yaralama (öldürmediğin sürece) suçlarınatutuklama verilmiyor. Bilmem kaçıncı defa hırsızlıkta yakalandı haberlerinin, yüz kişiyi dolandırdı haberlerinin sebebi bu kişilerin tutuksuz yargılanmaları.
Bu yasalar bizim toplumumuza, kültürüne uygun olmadığı gibi, caydırıcı ve önleyici değil. Biliyorsunuz ki devletler küfür ile yıkılmaz lakin zulüm ile yıkılır. Bu kadar mazlumun ahını almak zulümdür.”
Sözün özü, vatandaşlarımızı vekillerini adalet ve huzur için göreve çağırıyor.