banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Kasımpaşalı arkadaşım Recep Tayyip Erdoğan,

Bu yazıda senin ayağına, öğrencilerimizin kalbine batırılan doğa dikeninden söz edeceğim. 

AK Parti eğitim alanında cumhuriyet tarihi boyunca yapılamayan icraatlara imza attı. Seçmeli de olsa bütün okullara Kur’an, Siyer, Temel Dini Bilgiler dersi koydu. 28 Şubat sürecinde kapatılan İmam hatiplerin ortaokullarını açtı, din kültürü ve ahlak bilgisi ders sayısını liselerde iki saate çıkardı, başörtüsü yasağını kaldırdı, meslek liselilere uygulanan katsayı zulmüne son verdi. Milli güvenlik dersini kaldırdı ve okulları denetleyen subayları kışlalara gönderdi.

Anlatması güç ama Fen Bilimleri ders kitaplarını Müslüman bakış açısı ile yazdıramadı.

Geçen hafta ortaokul 8. sınıf kitaplarının ateist, tabiatçı, dinsiz, Darvinist bakış açısı ile yazıldığını örneklerle anlattım. 

Bu hafta imam hatip ortaokulları ve ortaokullarda okutulan 6. sınıf Fen Bilimlerikitabının “doğa”yı tanrı görenler tarafından yazıldığınıörnekler vererek yazacağım. 

Konu suyun üç hâli. Okuyalım:  

“Buz 0°C’ta erimeye başlar. Yeterince ısı aldığında yine 0°C’ta ve aynı kütlede suya dönüşür. Su 0°C’ta dışarıya yeterince ısı verirse katı hâle yani buz hâline geçer. Suyun bu şekilde hâl değişimi aşağıdaki fotoğrafta olduğu gibi su altındaki yaşamı etkilemez. Bunun nedeni, suyun buz hâline geçtiğinde yoğunluğunun azalmasıdır. Buz kütleleri, yoğunlukları suyun yoğunluğundan küçük olduğu için donma gerçekleştikçe su yüzeyine çıkar.

DOĞANIN CANLILARA YAPTIĞI BU GÜZEL SÜRPRİZ çok soğuk havalarda göl, akarsu, deniz gibi yaşam alanlarında su içinde ve altındaki canlılığın devam etmesini sağlar.” S.135 

Donan suyun çökmemesi tam bir mucize. Su, buza dönüştüğünde yoğunluğu azalmasa ve artsa dibe çökecek ve sudaki canlılar ölecek. Canlılara hayat veren Allah, donan suyun yoğunluğunu hafifletiyor ve bu sayede canlılar su altında hayatlarını sürdürüyor. 6. sınıf Fen Bilimleri kitabı yazarlarına göre doğanın sürprizi. 

Doğa deyince neyi kastediyorlar? Tabiatta bulunun hava, su, toprak, güneş, ağaçlar, hayvanlar, insanlar, taşlar, yosunlar… Bunların hepsi doğayı oluşturuyor?

Bu varlıklardan hangisi su altındaki canlılara sürpriz yapmış ve hayatlarını kurtarmış olabilir?

Doğadaki varlıklar içinde sudaki canlıların yaşaması için gereken sürpriz düzenlemeyi hangi varlık düşünmüş, hangi varlık bu düşünceyi hayata geçirmiştir?

Son derece akıllı, tasarımcı, güçlü, hikmet sahibi, bilgili ve bilinçli böyle bir varlık var mı?

Tabiatçı bakış açısını kitaptaki bütün konu anlatımlarda görmek mümkün. Örnekler vereyim:

“Kemiklerimiz vücudumuzun şeklini koruyarak ona destek olur. Vücudumuzun gereksinimi olan kalsiyum ve fosfor gibi mineralleri depolar. Yapısında bulunan kırmızı kemik iliği, kan hücrelerini üretir. Kaslar ve eklemlerle birlikte hareket etmemizi sağlar. Hayati önemi olan organlarımızı korur. Örneğin beynimizi kafatası, akciğerlerimizi ve kalbimizi göğüs kafesi, omuriliğimizi omurga kemikleri korur.”  S.39 

Bakar mısınız? Kemik iliği kan hücresi üretiyormuş.  

Kitap, ameliyat sırasında hastalara kan nakli yapıldığını anlatıyor. Akıllı, bilgili, bilim adamları kan yapamıyor; bilinçsiz, bilgisiz, akılsız kemik iliği kan üretiyor. 

Al sana bir tanrı daha. Kemik tanrısı.

SOLUK BORUSU 

NEDEN KEMİKLEŞMEZ?

“Anne karnındaki bir bebeğin iskeletinin büyük bir kısmı kıkırdak dokudan oluşur. Bebek büyüdükçe kıkırdak dokunun yerini kemik doku alır. Kemikleşme süreci yirmili yaşlara kadar devam eder. Ancak soluk borusu, kulak kepçesi, burun ucu gibi bazı bölgelerde kemikleşme olmaz.” S.40

Kıkırdaklı kısımlarının kemikleşmemesi sanki kendiliğinden oluyor? Bu hikmetli durumu yaratan Allah’ın adı anılmıyor. 

KARACİĞER 

SAFRA ÜRETİR 

“KARACİĞER, yağların sindirimi için gerekli olan safra (öd) salgısını üreterek sindirime yardımcı olur. Karaciğer tarafından üretilen safra salgısı, karaciğerin alt kısmında bulunan safra kesesinde toplanır ve buradan bir kanal yardımıyla ince bağırsağın ilk bölümü olan onikiparmak bağırsağına geçer.” S.51. 

Burada karaciğer Allah yerine konuyor. Tabiatçı bakış açısı.

“Pankreas, sindirimde görev yapan bazı enzimleri salgılar. Bu enzimler pankreas öz suyu denilen maddeyi oluşturur. Pankreas öz suyu, ince bağırsağa bir kanal yardımı ile aktarılır. Pankreas öz suyundaki enzimler sayesinde karbonhidrat, protein ve yağların kimyasal sindirimi gerçekleşir.”S.51. 

“Kan damarları, kanın vücutta taşınmasını sağlayan boru şeklindeki yapılara kan damarı denir. Kan damarları, vücudu bir ağ gibi sararak, oksijence zengin (temiz) kanın vücuttaki bütün hücrelere iletilmesini ve hücrelerde oksijence fakirleşen (kirlenen) kanın tekrar toplanmasını sağlar. S.60

“Kan; vücut ısısını ayarlar, vücudu mikroplara karşı korur. Dışarıdan alınan besin ve oksijeni hücrelere taşır. Hücrelerde oluşan karbondioksit gazını akciğerlere, zararlı atık maddeleri böbreklere getirir. Hormonları ilgili organlara taşımak da kanın görevleri arasındadır. “ S.62

“Kan pulcukları kandaki en küçük ve renksiz kan hücrelerine kan pulcukları denir. Kan pulcukları, kanama sırasında kanın pıhtılaşmasını sağlar, pıhtılaşma için gerekli olan proteinleri üretir. (Pıhtılaşan kan, damarı onarır ve kan kaybını önler.) S. 62

Böbreklerden geçen kan miktarı günlük neredeyse 1,5 tonu bulur. Bu da vücuttaki kanın tamamının günde yaklaşık 300 kere böbreklerden geçtiğianlamına gelmektedir. (Bilim ve Teknik dergisi, Nisan 2010, s 96)

“Karl Landsteiner, 1868-1943 yılları arasında yaşayan ABD’li immünolog ve patalogdur. Yaptığı çalışmalarla başlıca kan gruplarını bulmuş ve kan grupları sistemini geliştirerek kan naklinin basit bir işlem hâline gelmesini sağlamıştır. Bu çalışması ile 1930 yılında Nobel Tıp Ödülü’nü alan Landsteiner, 1940 yılında Rh proteinini de bularak kan gruplarını Rh (+) ve Rh (–) biçiminde adlandırmıştır.” S. 63.

Yazarlar, kandaki gruplarını keşfeden bilim adamı Karl Landsteiner hakkında bilgi veriyorlar ama kanı yaratan, kan gruplarını halk eden yaratıcıyı anmıyorlar. Doğa tanrısına inananlar, yaratıcıyı anmıyor.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan dindar nesil yetiştirmek istiyor. Milli Eğitim Bakanı Prof. Ziya Selçuk, eğitimin amacı kâmil insan yetiştirmektir, diyor.Tabiatçı, Darvinist, pozitivist bakış açısıyla yazılan kitaplarla bu mümkün mü?

Müslüman gözüyle Fen Bilimleri kitapları yazdırmak çok mu zor? 

Talim Terbiye Kurulundaki yetkililer, ders kitaplarındaki tabiatçılık propagandasını ne zaman düzeltecekler?

Ülkeyi sırtına almış, yedi düvele karşı savaşan arkadaşım selam ve hürmetlerimle…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.