Elimde Frankfurt Kitap Fuarı? giderken aldığım 14 Ekim 2008 Salı gününe ait Süddeusche Zeitung?un verdiği Literatur eki var. Von Christiane Schlötzer, politik kitaplar üzerine ?Bu Ülkede Güvercinler Hiçbir Şey Yapmaz? başlıklı bir yazı döktürmüş. 35. sayfanın alnına yerleştirilmiş yazı.
Schlötzer?in kaynakları; Türkiye?de uzun süre yaşamış ve Neuen Züricher Zeitung, Frankfurter Allgemeine Zeitung gibi gazetelerin muhabirliğini yapmış Amalia van Gent, Rainer Hermann gibi yazarlar, Türkiye üzerine araştırmalar yapan Sibylle Thelen ve Şişli?deki Halaskârgazi Caddesinde güpegündüz öldürülen Hrant Dink.
?Söz Devletinden? isimli kitabı Almanca?ya çevrilmiş Dink?in. Sibylle Thelen, kitabına ?İstanbul- Yağmur Altındaki Devlet- Yeni Türkiye?nin Hikâyesi? adını vermiş. ?Kırılgan Hayatlar: Türkiye Kendini Arama Yolunda? başlığını koymuş Amalia van Gent kitabına.
Türkiye?yi yönetenlerin, ülkemizde yaşayan ve bizi Batı?da anlatan yazarlar üzerinde bıraktığı imaj iyi değil. Ülkeyi baştanbaşa gezen Amalia van Gent, 1980 darbesinin halka karanlık ve acılı yıllar yaşattığını söylüyor. Arkasından PKK ile sürdürülen ve 24 senedir bitirilemeyen kavga sökün ediyor. Bir yanda Güneydoğu?da köyler boşaltılıyor, halk batıya sürükleniyor, İstanbul gibi şehirlerde kenar mahalleler şişiyor, sokaklarda dilinen çocuklar artıyor, öbür yanda İstiklal Caddesi gibi büyük caddelerde lüks lokantalar, alışveriş merkezleri, pahalı cafeler açılıyor. Zengin ve fakir arasındaki uçurum büyüyor, kırılgan hayat yaşayanlar çoğalıyor.
Amalia van Gent, analiz etmiyor, anlatıyor. Krize sürüklenen hükümferma devlet ideolojisi Kemalizm, acı verse de 21. yüzyıla uygun bir form bulmak için uğraşıyor. Cumhuriyetin kurulma zamanından kalma ?dogma?, çoktan din yerini almış. Türkiye, çok demokrasi yüzünden değil, az demokrasi yüzünde istikrarsızlık yaşıyor, diyor Tüsiad açıklamalarında.
Kürt sorununun ülkeye büyük acılar yaşattığını yazıyor Amalia van Gent. ?Hiçbir çatışmada ülke bu kadar çok insan, para ve itibar kaybına uğramadı, bu kadar acı çekmedi. Çok kimlikli bir hayat, Kürtlerin istediği.?
Acaba o kadar mı?
PKK?ya silah gönderen, birlikte uyuşturucu ticareti yapan, illegal örgütleri yönetmek için çırpınan bizim Ergenekoncuları hesaba katmamış Gent. PKK üzerinden Türkiye?nin büyümesini kontrol eden, Ortadoğu?da yeni haritalar çizen ABD?yi unutmuş; Türkiye?nin büyümesini engellemek isteyen ve bunu, bizi PKK ile savaştırarak yapan İsrail?in hesaplarına değinmemiş.
Gent, meslek hayatının yarısını Asaya ve Avrupa arasında seyahatla geçiren, genç yaşta İsviçre?ye göç eden bir Yunanlı. Türkiye, Avrupa Birliğine girmeli mi, girmemeli mi sorusuna cevap vermiyor.
Onun aksine 17 yılını Türkiye?de geçirmiş, İslambilimci, ekonomist ve Frankfurter Allgemeine Zeitung muhabiri Rainer Hermann hüküm veriyor. İzlenimlerini ?Türkiye Nereye Gidiyor? Türkiye?de Kültür Savaşı? isimli bir kitapta toplayan yazar, Arap ülkelerinde de sık sık seyahat etmiş. Kitabının özetini vermek gerekirse şöyle diyor Hermann:
?Muhafazakâr-Müslüman bir iktidar partisi altında Türkiye, Avrupa Birliği yolunda önemli adımlar attı. Türkiye?nin AB girme isteği desteklenmeli. Avrupa sınırı, Ortadoğu?da mı Mezapotamya?da mı olacak, sorusu sorulacak. Avrupa, Türkiye-Yunanistan sınırında kalırsa güvenlik problemi çözülemez. AB, Türkiye?yi birliğe dâhil ederse, petrol kaynakları bulunan Ortadoğu?da etki sahibi olabilir.?
Yazar, otoriter laiklik ile reform kabiliyetine güvendiği Türk Müslümanlığı arasındaki çatışmayı ele alıyor.
?Terörle süren lanetli savaşı Batı, ancak ölçülü ve itidalli Müslümanlarla birlikte çalışırsa kazanır. Kültürler arasında savaş var. Uçurum, Hıristiyan Batı ile Müslüman Doğu arasında değil, aksine İslam ülkeleri içinde derinleşiyor. Bu bağlamda İslam ve demokrasiyi birleştirebilen Türkiye, Müslümanlar için aydınlatıcı bir örnek.?
Rainer Hermann ve Amalia van Gent, şahsen tanıdıkları Hrant Dink?in 17 yaşındaki ırkçı bir fanatik (Ogün Samast) tarafından öldürülmesi karşısında hayal kırıklığı yaşıyor; ?Güvercinler bu ülkede bir şey yapamaz? diyorlar. Hırant Dink?in demokrasi mücadelesi verdiğini vurguluyorlar.
Sibylle Thelen, Türkiye?de tanıdığı çok renk ve ırktan insanları anlatarak ülkenin çok sesliliğine dikkat çekiyor. İstiklal Caddesinin tek sesliliğe mahkum olacağını düşünmenin mümkün olmadığını vurguluyor.
Der Spiegel dergisinin röportaj yaptığı ?Verlorene Worte? (Kaybedilmiş Sözler) romanını yazarı Oya Baydar, 1980 sonrası Türkiye?den neden kaçtığını, darbecilerin demokrasi katliamını ve Kürt sorununu anlatıyor. Baydar, sol bir aydın olarak Türkiye?de uzun zaman takip edilmiş, 1971 içeri atılmış, 1980?de ülkeyi terk etmiş, Frankfurt?ta yaşıyor. (Frankfurter Allgemeinne Zeitung, 13 Ekim 2008, s.172)
Darbeci generaller, dört darbe yaparak Batı?da bıraktığınız intiba bu: Demokrasisi topal, ülke geri kalmış, sorunlarını çözememiş, aydınını içeri atan, halkına eziyet eden bir yönetim. Üstelik adı, halk yönetimi anlamına gelen Cumhuriyet.
Darbeciler, ufka bakın, geleceğe görün, darbe kavramını kafanızdan çıkarın, milletin yakasından düşün. Demokrasiye darbe indirdiniz. Türkiye?yi Yunanistan?dan geri bıraktınız, Avrupa Birliği standartlarından uzaklaştırdı. İnsanımız mutlu değil. Sizin yüzünüzden.
Artık bu milletin yakasından düşün.
Not: Çalışkan bir yazar olan Doç. Sefa Saygılı, Sağlık Açıkından Sünnet isimli, Elit yayınları arasından çıkan çok güzel bir kitap kaleme almış, sünnetin sağlığa faydalarını bir güzel anlatmış. Niçin çocuğumu sünnet ettirmeliyim diye düşünün okuyucularıma tavsiye ederim. (Elit, 0212/ 511 61 62)